Abdurrahman Dilipak: Yasamada ‘hak’ esas olmalıydı; güç, etnik kimlik ya da para değil

Abdurrahman Dilipak: Yasamada ‘hak’ esas olmalıydı; güç, etnik kimlik ya da para değil

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, bugünkü “Siber çağda egemenlik sorunu” başlıklı yazısında geleceğin geçmişten çok farklı olacağını, tarihin en önemli kırılma noktalarından birinin yaşandığını yazdı.

Bugünkü ‘ulus’, ‘vatan’ ve ‘iktidar’ tanımının çelişkili olduğunu yazan Dilipak, şöyle devam etti: “Bugüne kadar bir uzlaşı zemini bulunamadı. Tabii din konusunda da dinler kendi içinde mezhep sorununu da çözemediler. Daha da saflaşalım dediler; tarikatlar bile uzlaşamadı... Yasama, yürütme, yargı uzlaşamadı... ideolojiler, bilim uzlaşamadı... Uzlaşamamalarını kabul edelim, birbirlerine karşı tahammülleri yoktu, sabredemediler. Dünya ‘kan gölü’ne döndü. “

İnsanın, dini, etnik, ideolojik, politik, biyolojik felsefi, vicdani kanaat farklılıklarına sahip olduğunu ifade eden Dilipak, “Yasamada ‘hak’ esas olmalıydı. Hakkın üstün tutulduğu bir düzen kurulmalı idi. Güç, etnik kimlik ya da para değil. Sanırım asıl sorun bu. İktidarın görevi ‘Hakkı ikame’ olmalı idi. Aksi halde zulüm kaçınılmazdı” diye yazdı.

Ulus devletin ortaya çıkışını yazan Dilipak özetle yazısına şöyle devam etti: “Kültür, aslında “Bitki ve hayvan ıslahı” için kullanılan bir kelimeyken, sömürge toplumu daha sonra tüm toplumun yeni ‘ulus kimliğine göre’ yeniden tanımlanması ve üretilmesi konusunda, din yerine ikame edilecek, bir ortak tarih, gelenek ve gelecek tasavvuru içeren bir değere dönüştürüldü. Eğitim bu ‘kültür ırkı’nın yetiştirildiği “insan harasına ya da serası”na dönüştürülecektir.

İşte vatan da o ulusun ‘seküler kutsal’ı olan, kendinden olanı önceleyenlerin ortak mülküne dönüşecekti. Oysa insan ne doğduğu ana babayı, ne toprağı, ne zamanı, ne derisinin rengini ve ne de cinsiyetini kendisi seçmişti. Bundan dolayı üstün ya da geri olamazdı.”

Yazının tamamını okumak için tıklayın