AB'nin İngiltere seferberliği

AB'nin İngiltere seferberliği

Konu devlet ve hükümet başkanlarının iştahını kaçırabilir. İngiltere'nin Avrupa Birliği'nde (AB) yapılmasını talep ettiği reformlar akşam yemeğinde enlemesine tartışılacak. İngiltere başbakanı David Cameron'un, ülkesindeki üyelik referandumunda AB'de kalınması yönünde propaganda yapabilmesi için önemli görünen Birlik reformlarına ihtiyacı var. Ancak isteseler bile, hükümet başkanları ona hemen destek verebilecek durumda değiller. Reform kararları şubat ayındaki AB zirvesinden önce alınamayacak.

Cameron'un açmazı

Avrupa aleyhtarı İngiliz medyası Başbakan Cameron'a oldukça yükleniyor. ‘Sun' gazetesi başbakanın ‘korkak ve zavallı' olduğunu yazarken ‘Daily Mail' Cameron'dan taviz vermemesini, yoksa maskara olacağını dile getirmişti. Muhalifleri, ‘uzlaşma ile vazgeçme arasında bocaladığı' için başbakanın utanılacak duruma düşeceğini söylüyorlar. Sol liberal ‘Guardian' gazetesi ‘İngiltere'deki AB vatandaşlarına yapılan sosyal yardımların makaslanması' şeklindeki talebin ‘ancak şaşkın bir hükümetin biçare başından' gelebileceği gerekçesiyle Başbakan Cameron'u eleştiriyor. Partisindeki Avrupa aleyhtarları da, Brüksel'in yetki ve egemenliği iade etmesini talep etmekle Cameron'u zor duruma düşürüyorlar.

Başbakan ne istiyor?

David Cameron'un reform taleplerinin büyük bölümü aslında yerine getirilebilir. AB rekabetçiliği güçlendirici formüller icat edebilir. Ortak para bölgesinde yer almayan ülkeleri de Euro Bölgesi kararlarından daha fazla koruyabilir. Milli parlamentoların söz hakkının genişletilmesi için birtakım düzenlemeler yapılabilir. AB aynı zamanda antlaşmalardaki ‘daha sıkı bütünleşme' zorunluluğundan İngiltere'yi azat edebilir. Birtakım hukuki burkulmalarla Cameron'un talepleri yerine getirilebilir. Ancak, sadece AB antlaşmalarının değiştirilmesini gerektirmeyen düzeltmelerin yapılabileceği de unutulmamalı. Antlaşmalara el sürülemeyeceğini bütün üyeler kabul ediyor.

Püf noktası ise, David Cameron'un ülkesinde çalışan AB vatandaşlarını ilk dört yıl sosyal yardımdan mahrum edebilmeyi istemesi. Bu isteği ayrımcılık yasağıyla bağdaştırmak mümkün değil. Doğu Avrupalı liderler bunu yapamayacağını Cameron'a açıkça söylediler. AB Komisyonunun diğer ülkelerdeki AB vatandaşlarının haklarıyla ilgili olarak yapacağı reform önerileri çıkış yolu olabilir. Ancak Komisyonun taslağı sosyal yardımsızlığa altı aylık sınırlama getiriyor. Bu süre Cameron'a yeter mi, bilinmez.

Güçlü siyasi irade

Almanya Başbakanı Angela Merkel Berlin'deki hükümet açıklaması sırasında, “İngiltere hükümetinin referandumda AB'de kalınmasını tavsiye edebilmesi için uzlaşma sağlanabilir. Ancak serbest dolaşım ve ayrımcılık yasağı tartışma konusu edilemez”, dedi. Almanya İngiltere'nin Birlikte kalmasını arzuluyor ve bunun için elinden geleni yapmaya da hazır. Tek istediği, Cameron kadar AB'yi de tatmin edecek bir reform paketi üzerinde anlaşılması.

Alman Avrupa Parlamentosu üyesi David MacAllister 27 üyenin İngiltere'yi Birlikte tutma azminde olduğunu, İngiltere'nin ayrılmasının kimsenin çıkarına olamayacağını söylüyor. Londra ile Berlin arasındaki diyaloga aracılık eden MacAllister, “İstenirse, olur”, diyor. Şimdi Brüksel'deki hukukçulara yaratıcılıklarını göstermek düşüyor. Sosyal yardım anlaşmazlığının can alıcı bir konu olduğunu teslim eden eski Aşağı Saksonya eyalet başbakanı, “esneklik ile, herkesin dilediği gibi değiştiremeyeceği kurallar arasındaki nazik dengenin korunması gerektiğini”, söylüyor.

İngiltere'nin ayrılması önlenebilir

Brüksel'deki Avrupa Siyasi Etütler Merkezi'nden (Center for European Policy Studies) Fabian Zuleeg, Cameron'un sorunlarının İngiltere'deki anlaşmazlıklardan kaynaklandığı, zaman darlığının çözümü zorlaştırdığı, AB vatandaşlarının sosyal yardım hakkının temel bir konu olması bakımından hukuki ve siyasi uzlaşmaya varmanın kolay olmayacağı ve tek çözümün aynı uygulamanın İngilizler için de geçerli kılınması olabileceği, görüşünde.

Siyaset araştırmacısı Zuleeg, “Brüksel zirvesinden hangi sonuç çıkarsa çıksın, İngiltere'deki Avrupa aleyhtarları Cameron'un altını oymaktan vazgeçmezler”, diyor. İskandinav ülkeleri ve İrlanda AB'nin İngilteresiz kalmasını istemiyor. Fabian Zuleeg, “Reform paketine nasıl şekil verileceği önemli, İngiliz kamuoyunun, başbakanın kazandığını hissetmesi lazım” diyor ve ekliyor: “Muhafazakar Parti'nin Cameron karşıtları da bilmelidirler ki, Büyük Britanya'yı AB'den kopartan, Birleşik Krallığın geleceğini de tehlikeye atmış olur.”

İskoçlar, AB'den ayrılma durumunda Londra'dan bağımsızlıklarını kazanabilmek için yeniden referandum yapacaklarını, söylüyorlar. Bu oyunun bütün taraflar için tehlikeli olabileceği anlaşılıyor.