*Rengin Arslan
Kilis'e Nisan ayının sonundan beri IŞİD tarafından neredeyse her gün roket atılıyor. Bugüne kadar 19 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı. Sınırın sıfır noktasında kurulu olan bu şehir, Suriye'de çatışmaların başkenti sayılabilecek Halep'ten sadece bir saat uzakta.
Kilis'e bir gün bomba atılacağını, huzurumuzun bozulacağını söyleseler inanmazdım. Son aylarda gittikçe artan roketlerden korunmanın yolu ise pek çokları için doğup büyüdükleri bu şehirden geçici de olsa göç etmek.
Onlardan biri olan İhsan Karataş, BBC Türkçe'ye Kilis'te roketler altında yaşamanın veya yaşayamamanın nasıl bir his olduğunu anlattı:
"10 gün önce Pazar günüydü, evimizin 100 metre üst tarafına bir de 100 metre arka tarafına iki tane roket düştü 10 dakika aralıkla. Çoluk çocuk ağlıyor. Dedim ki Antep'te akrabalarımız var, ben sizi onlara götüreceğim.
Onları götürdüm, ben kaldım. Üç gün önce Pazar günü 'Artık okula göndeririz, bundan sonra bir şey olmaz' diyerek çocukları Kilis'e getirdim ama Pazar günü de roket atılınca hep birlikte tekrar Antep'e geldik.
Yakın zamanda da dönmeyi düşünmüyorum. Buradan Bolu'daki kardeşimin yanına gideceğim. 60'a yakın roket atıldı. Tedirginliğimiz vardı, hâlâ da devam ediyor.
Sadece biz değil, başkaları da gidiyor Kilis'ten. Memur olan tanıdık arkadaşlarımız var. Tedirgin oldukları için orada küçük bir ev kiralayıp ailesini oraya yerleştirdi. Kendi de günübirlik Kilis'e gidip geliyor.
Benim biri 7 yaşında, biri 4 yaşında iki çocuğum var. Yedi yaşındaki okul çağında ama okullar da açık olmasına rağmen bu bombalardan ötürü bir süredir göndermiyorduk.
En ufak bir seste veya gürültüde, apartmanda bir kapının çarpması bile bomba yankısı gibi geliyor onlara. Evin kapısı hızlı bir şekilde çekilse ondan bile tedirgin oluyorlar. Yani psikolojik olarak çöküntü içindeler.
10 gün önce misafirlikteydik. Bir çocuk var evde. Bir buçuk yaşında. Çocuğun söylediği, çıkardığı ses şu: Bom, bom, bom... Düşünün.
Biz de etkileniyoruz ama elimizden geldiğince yansıtmamaya çalışıyoruz ailemize. Ama tedirginiz. Elimiz sürekli yüreğimizin üstünde. Şehrimizde bir yerden bir yere gidecek olduğumuzda, 'Acaba bomba nereden gelecek?' diye gözümüz sürekli gökyüzünde.
Ben bu Pazartesi çocuklarımı okula göndermeyi düşünüyordum. Cuma günü hastane tarafında yani sınır kapısına yakın yerde bomba atıldı. Biz dedik ki bombalar demek ki bizim tarafımıza yetişmiyor. Ama öyle değilmiş. Şehir merkezine de geldi roketler.
Normalde biriyle savaşsan, savaştığın insanı karşıdan görürsün. Halep tarafındakiler çakal gibi insanlar. Günde iki üç tane bomba atıyorlar. Halkı psikolojik olarak etkiliyorlar.
Benim yaşım 36. Kilis'te tek silah sesi duyamazsınız normalde. Herkes işinde gücündedir. Şu son dört-beş aylık bombalar haricinde Kilis'te ne bir silah sesi ne bir çatışma duyardınız.
Olabileceğin en fazlası sınırda belki bir senede bir, belki iki senede bir, asker sınır kaçakçılarına ateş açar oradan geçmemeleri için. Bunun haricinde Kilis'e bir gün bomba atılacağını, huzurumuzun bozulacağını söyleseler inanmazdım.
Image copyrightAFP
Bizim çocukluğumuz mahalle arasında gülle oynayarak, top oynayarak, sizde topaç derler bizde deremedir o, onu oynayarak koşarak, eğlenerek geçti. Şu an bırakın çocuğumuzu mahalleye, evin önüne çıkarmaya korkuyoruz.
Daha önce pek önemsenmiyordu. Geçen hafta şehrin içine, çok daha merkezi noktalara düşmesi tedirginliği arttırdı.
Bizim Kilis'in içine yerleşen, Suriye'den gelen Haleplilerin yüzde 30'u gitmiştir. Bunu nereden mi biliyorum, çünkü mahallem boşaldı.
10 gün önce misafirlikteydik. Bir çocuk var evde. Bir buçuk yaşında. Çocuğun söylediği, çıkardığı ses şu: Bom, bom, bom... Düşünün.
Bütün bunlar düzelir ümidindeyiz, düzelmesi de lazım."