Zaria Gorvett / BBC Türkçe
Rakibinin insanı bayılttığı, kalp krizine ve hatta ölüme yol açtığı biliniyordu. Ama Jason McNabb oldukça sakin görünüyordu. Düdük çaldı. Saldırı hızlı ve yoğundu. Gözler yaşardı, dudaklar şişti ve terleme baş gösterdi.
Bu basit bir yarış değildi. McNabb dünya rekorunu elinde tutuyordu: İki dakika içinde en fazla sayıda acı biber yiyen kişi unvanını taşıyor. Hem de bildiğimiz acı biber değil, Hindistan’da yetişen ve dünyanın en acı biberi olarak bilinen (Bhut Jolokia) biberi.
Daha sonra hislerini şöyle açıklıyor McNabb: “Ağzım sanki hepsi aynı anda sokan eşek arılarıyla doluydu. Tam bir cehennem ateşiydi.”
Bu biber, Meksika (jalepen) biberinden 200 ila 400 kat daha acı. Azıcık ısırmak bile dayanılmaz bir sızıya neden oluyor. Peki, insanlar bunu neden yiyor?
Sağduyusu insanı zevk arayışına girmeye, acıdan kaçınmaya yöneltir. Ama her zaman bunu yapmaz. Koşma, sıcak masaj, dövme, vücut deldirme ve sado-mazoşist cinsel etkinlikler gibi birçok aktiviteyi acı içerdiği halde yapmaya devam eder.
Acı ile zevk arasındaki bağlantı insan biyolojisinin kökeninde vardır. Acı hissi merkezi sinir sisteminde endorfin salgılanmasına neden olur. Bunlar mutluluk ve zindelik hissi veren morfin türü afyonlu ilaçlara benzer şekilde çalışan ve acıyı bloke eden proteinlerdir.
Koşanlar bu bağlantıyı iyi bilir. Vücut yoğun efor gösterdiğinde laktik asit salgılanır. Bu, oksijen azlığında glikozun parçalanması sonucu oluşan bir yan üründür. Asit, kaslardaki ağrı alıcılarını rahatsız eder ve bu alıcılar bu hissi omurgadan elektrik mesajları yoluyla beyne iletir. Bu sinyaller bacaklarda yanma hissi olarak yorumlanır ve koşan kişiyi durmaya veya yavaşlamaya yöneltir.
Sonra sinir sisteminin kontrol merkezi olan hipokampüs harekete geçer. Beynin denizatı şeklindeki bu kısmı, ağrı sinyallerine endorfin salgılanması emriyle cevap verir. Bu proteinler beyindeki opioyid reseptörlere tutunarak ağrı sinyallerinin aktarılması ile ilgili kimyasalların salgılanmasını engeller. Böylece ağrı bloke edilir. Fakat endorfin daha da ileri giderek beynin limbik ve prefrontal bölgelerini harekete geçirir. Bu bölgeler aşık olunduğunda ve müzik dinlerken aktif hale gelen bölgelerdir. Yani aynı şekilde beyindeki opioid reseptörleri saran morfin ve eroin gibi uyuşturucuların sağladığı türden bir ağrı ve acı sonrası iyi his hali yaratır.
Bu arada yoğun egzersiz de vücudun diğer ağrı kesicisi olan anandamidi harekete geçirir. “Mutluluk kimyasalı” olarak da bilinen bu madde ağrı sinyallerini bloke etmek için beyindeki kanbinoid reseptörlerini sarar ve esrar türü uyuşturucular gibi hoş bir his yaratır. Acıya karşı salgılanan adrenalin de atletin kalp atışını artırarak ayrı bir heyecan katar.
Bacaklardaki yanma hissinin insanı vücudu aşırı zorlamaktan alıkoyduğu sanılıyor. Öte yandan atletlerin duyduğu mutluluk hissi de atalarımızın uzun av maratonlarındaki ağrıya dayanmasını sağlıyordu. Ağrı sonrası rahatlama hissinin ise insanları yaralanma anında sorunla baş etmek üzere evrilmiş bir özellik olduğu sanılıyor.
Fakat neden bazı tür ağrılar zevk verir de bazıları tam bir acı kaynağıdır?
Bir teoriye göre bunun nedeni “iyicil mazoşizm” olabilir; yani sonucun ciddi zarar vermeyeceği bilgisiyle acı arayışı. Bu insana özgü bir özelliktir.
Bunun bir örneği acı biberdir. Bu biberin aktif maddesi kapsaisin zararsızdır. Dildeki ısıya hassas, vücudu zararlı derecede sıcaktan ve soğuktan koruyan TRPV1 reseptörlerine tutundukları için acı verirler.
Küçük çocuklar da zamanla acı biberin zarar vermediğini öğrenerek onu sevmeye başlar. Bu biberleri severek yiyen insanların dilleri de herkes gibi kapsaisin maddesine karşı duyarlıdır.
Bilim insanları sıçanlara da acı biber yeme alışkanlığı kazandırmaya çalışmış, ancak başarılı olamamıştır.
Zararsız türden sado-mazoşist cinsel eğilimleri olan kişiler de acı vermekten ve acı çekmekten zevk alır. Ancak bu kişiler iyi ve kötü acı arasında ayrım yaptıklarını, kötü acıdan kaçınılması gerekirken iyi acının zevk verdiğini ifade ediyor.
Bu teori lunaparklardaki bazı araçlara rahatsızlık verdiği halde binmeye devam edilmesini ya da acıklı filmlerin seyredilmesini de açıklıyor. Uzmanlar, hayvanların kendilerine korku veren şeylerin yanına bir daha asla gitmeyeceğini söylüyor.
Cinsellik ile acı arasındaki bağlantı sadece sado-mazoşist eylemlerle sınırlı değil. Manyetik rezönanslı görüntüleme (emar) yoluyla kadınların beynini inceleyen bir araştırmada, orgazm sırasında beynin 30 bölgesinin aktif hale geldiği ve bunlar arasında ağrıyla ilgili bölgelerin de olduğu görüldü. Başka bir araştırmada ise kronik karın ağrısını gidermek amacıyla omurgasında bazı sinirleri kesilen kanser hastalarının orgazm kabiliyetini de yitirdiği, acı geri döndüğünde orgazmın da geri geldiği anlaşıldı.
Rutgers Üniversitesi’nde görüntülemeli araştırmayı yürüten Barry Komisaruk ağrı ile orgazm arasında önemli bir bağlantı olduğu kanısında. İnsanların orgazm sırasında yüzlerinin aldığı şekli acı sırasındaki halinden ayırmanın zor olduğunu belirtiyor Komisaruk.
Parasetamol içeren ağrı kesicilerin duyguları nasıl etkilediğine yönelik yapılan bir araştırmada da bu ilaçların sadece ağrıyı kesmediği, aynı zamanda zevk duygusunu da körelttiği görüldü.
Kısacası, bütün bunlardan, insan için acı ve zevkin her zaman iç içe geçmiş olduğu sonucunu çıkarabiliriz.