T24- Yeni Şafak gazetesinde “Yasin Doğan” takma adıyla yazan AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, Demokratik Açılım çalışmalarını bu dönemde de İçişleri Bakanlığı'ndan Başbakan Yardımcılığına atanan Beşir Atalay'ın yürüteceğini yazdı.
Akdoğan'ın köşesinde yayımlanan (8 Temmuz 2011) yazısı şöyle:Açılım'ın aktörlüğü...61. Hükümet'te en çok merak edilen konu, Demokratik Açılım çalışmasını hangi bakanın üstleneceğiydi. Açılım'ın muhtevası ve yöntemi kadar 'aktörü' de önem arzediyor. Onlarca yıldır kangren hale gelen Kürt meselesi gerçekten bir çok sorunu içinde barındırıyor. Bu sorunlara vakıf olmak, tarihi sürecini, aktörlerini, sıkıntılarını, imkan ve fırsatlarını bilmek anlamına geliyor. Sorunu anlamak kadar psikolojileri de bilmek, algıları da yönetmek gerekiyor. Kürt meselesini çözmeye soyunmak için genel kültür bilgisi yetmiyor, can yakıcı bu sorunun bir çok boyutuyla yüzleşmek, bir çok boyunu sindirmek, en önemlisi de meseleyi dert edinmek gerekiyor.
Bu yüzden Demokratik Açılım meselesini koordine eden aktör olmak, ateşten gömlek giymek anlamına geliyor. Önceki dönemde Açılım sürecinin sorumluluğu İçişleri Bakanı olarak Beşir Atalay'a verilmişti. Atalay, süreçte önemli mesafeler aldı, ama harici faktörlerin de etkisiyle amaçlarını tam olarak gerçekleştiremedi. Zor bir süreci en az hatayla götürmeye çalıştı, ancak engeller, tuzaklar, sabotajlar süreci olumsuz etkiledi, bir kısım eleştirilerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Meselenin devamını kendi varlık sebepleri olarak gören sorunun tarafları, çözümün önünde en önemli engel oldu. Atalay, tüm taraflarla diyalog içinde olmaya, herkesin düşüncesini sürece katmaya çalıştı. Sadece çözüme karşı çıkanlar değil, çözüm istiyormuş gibi görünüp ileri taleplerde veya toplumu ajite eden söylemlerde bulunanlar da çözümsüzlüğe çanak tuttular. Çözüm istediğini söyleyen BDP, çözümün değil, sorunun parçası olma konumunu değiştiremedi. BDP, toplumsal kabul edilebilirliği düşük olan kendi (örgütsel) çözüm projesini kabul ettirmek için dayatmacı tavrını sürdürdü, 'terör', şantaj aracı olarak hep gündemde tutuldu. Öcalan'ın kurtarılması ve PKK'nın meşrulaştırılması BDP'nin çözüm projesinin ana eksenini oluşturdu. Hükümet, BDP ve MHP'nin provoke ettiği toplumsal algıyı yönetmeye çalışarak, Açılım sürecini devam ettirdi.
12 Haziran seçimlerinden sonra Demokratik Açılım konusunda da yeni bir sayfa açılmış oldu. Yeni Anayasa meselesi, köklü ve kronik sorunların çözümü için tarihi bir fırsat önümüze koyuyordu. Yemin krizi, yeni dönem heyecanını azaltan, yeniden kutuplaşmaya sebep olan yeni bir psikolojik bariyer oluşturdu. Böyle hassas bir dönemde bu zor konuyu kimin üstleneceği önem taşıyordu. Anlaşılan yeni kabinede bu işi yine Başbakan Yardımcısı konumuyla Beşir Atalay üstlenecek. Süreci yakından bilen bir ismin devrede olması, bence olumlu bir durumdur. Geçmişten dersler çıkararak yeni döneme taze umutlarla, yeni hedeflerle girmeliyiz.
Beşir Atalay, bu zor süreci götürebilecek bir bilgi birikimine ve inanca sahip. Sorunun çözümünde bilgi ve uzmanlık kadar inanç, dert edinme ve samimiyet de önem taşıyor. İnanmadığınız bir sorunu, dert edinmediğiniz, acısını yüreğinizde hissetmediğiniz bir sorunu çözmek için samimi bir gayret ortaya koyamazsınız. Beşir Hoca, anlayış ve zihniyet olarak, bu meseleyi önemseyen ve dert edinen birisidir. Hoca'nın dengeci ve ihtiyatlı karakteri bir olumsuzluk değildir. Toplum kesimlerinin çok farklı hissiyata sahip olduğu böyle bir konuda dengeyi gözetmek kaçınılmazdır. Sağduyu olmadan uzlaşı ve diyalog olamaz. Sürecin içinde aslında herkes sağduyulu olmak durumundadır ve süreci zorlaştıran da sağduyu eksikliğidir. Hükümetin veya sorumlu aktör olarak Beşir Bey'in çözüm iradesi, kararlılığı, samimiyeti çözüm istediğini vurgulayan bir çok kişi ve kesimden daha yüksektir. Çözümle ilgili farklı yol ve yöntemler, farklı çözüm projeleri olabilir. Asıl olan, herhangi bir dayatmaya gitmeden, gerilim ve kriz oluşturmadan, samimiyetle sürece katkıda bulunmaktır. Çözüm isteyen herkesin her konuda aynı düşünmesi de gerekmiyor. Farklı düşünceler elbette olabilir, ama hiçbir düşünce kendisini dayatmamalıdır.
Atalay'ın İçişleri Bakanlığı'ndan daha üst bir konum olan Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Açılım'ı yürütecek olması da sürece olumlu katkı yapacaktır. Temennimiz, sürecin engellemelere ve sabotajlara takılmadan aklı selimle sürdürülmesidir.