Ankara Tabip Odası, KHK ile ihraç edildikten sonra "İşimi geri istiyorum" talebiyle açlık grevine başlayan ve eylemlerinde 317. güne giren akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça'nın sağlık durumlarına ilişkin açıklamada bulundu. Gülmen'in 59’dan 33 kiloya, Özakça'nın da 85'den 45 kiloya düştüğünü söyledi. Ayrıca, Esra Özakça'nın ve Mehmet Güvel'in sağlık durumuna ilişkin de bilgi paylaşıldı.
Eğitimcilerin uyku bozukluğu, özellikle ayak ve bacaklarda ağrı ve yanma hissi, denge kaybı, kas-iskelet sistemine ait problemler, tansiyon düzensizlikleri, sindirim sistemi rahatsızlıkları çektiklerini belirten hekimler, açlık grevinin 241. gününde olan Esra Özakça’nın 57 kilodan 37 kiloya, 316 gündür açlık grevi yapan Semih Özakça’nın 86 kilodan 45 kiloya, Nuriye Gülmen’in ise 59 kilodan 33 kiloya düştüğü bilgisini verdi.
Üç eğitimcinin de sıvı alımını engelleyen ağız içi yaraları olduğunu son bir haftadır sıvı alımında ciddi azalma olduğunu aktaran hekimler, “Sağlık durumlarının kritikliği ve anlık değişimlere açık olması nedeniyle; açlık grevcilerini her gün farklı uzmanlık alanlarından, en az iki hekim muayene etmektedir. Derin kaygılar çerçevesinde, bireylerin özerkliğine saygı duyarak yaşamdan yana tavır almanın herkesin insani sorumluluğu olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz” dedi.
Toplantıda konuşan Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Sekreteri Metin Bakkalcı, hiçbir soruşturma ve kovuşturma geçirmeden ihraç edilen açlık grevcilerinin sesini duymayan OHAL Komisyonu’nu eleştirdi. Komisyonun etkin değerlendirme yapabilmesinin öznel ve nesnel zemininin olmadığını belirten Bakkalcı, “Nuriye ve Semih başta olmak üzere direnenler, aslında bu ülkede bu kadar kötücüllerin baskın olduğu bir ortamda umut ışığı oldu. Büyük kazanım yarattılar. Bizim tahmin edemeyeceğimiz kadar kötücüllermiş. ‘Vicdanı olan var mıdır’ diyerek onlara bir şans verildi. Ancak hiçbir karar alamıyorlar. Asıl yok olan bu kötücüllerdir” dedi.
Açlık grevcilerin sivil ölüme direnip yaşamı savunduklarını vurgulayan Bakkalcı, “Bu yaşama olan inanç ve çabadır. Hepimize çok şey öğrettiler. Tıp ortamının bilgi birikiminin yeniden gözden geçirmemizi sağladı bu süreç. Bütün bu süreçte yaşama olan inançlarıyla çok özel bir örnek oluşturdular. ‘Aslolan onurlu yaşamdır’ deriz. Bir kez daha hepimize öğrettiler. Onlar aslında kazandılar” dedi.