HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş, cezaevlerinde açlık grevinde bulunanların sağlık sorunlarının yanı sıra açlık grevinde olanların yaşadığı hak ihlallerine ilişkin ı’TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanlığna başvuruda bulundu.
Evrensel'de yer alan habere göre, Beştaş’ın Meclis İnceleme Komisyonu’na yaptığı başvuru metninde, başta “Abdullah Öcalan’a dönük tecridin sonlandırılması” talebiyle 153 gündür açlık grevi yapan HDP Hakkâri Milletvekili Leyla Güven olmak üzere cezaevlerinde açlık grevinde olanların çoğunun kritik aşamaya geldiğini belirterek, açlık grevindekilerin taleplerinin karşılanması noktasında hükümetin adım atmamakta ısrar ettiğini ifade etti. Beştaş, “Türkiye’de geçmişte de benzerleri gerçekleştirilen açlık grevlerinde dile getirilen talepler, cezaevlerinde tecrit, tek tip elbise, savunma hakkının engellenmesi, kötü muamelenin önlenmesi gibi son derece insani talepler olmuştur. Kuşkusuz Leyla Güven ile birlikte açlık grevinde olanların talebi de İmralı Cezaevindeki olumsuz koşulların sonlandırılması amacını taşımaktadır. Açlık grevlerinde, devletin yaşatma sorumluluğu birinci planda olduğundan; açlık grevlerinde dile getirilen talepleri değerlendirmek ve buna göre koşulları iyileştirmek de devletin görev ve sorumluluk alanına girmektedir. Bu konuda devlet hiçbir adım atmadığı için yaşatma sorumluluğunu yerine getirmemektedir” dedi.
Hükümetin tecridin kaldırılmasına karşı adım atmamasından kaynaklı son bir ayda 8 kişinin yaşamına son verdiğine dikkat çeken Beştaş, açlık grevinde bulunanlar için gerekli vitamin verilmediğini ve sağlıklı ortamın sağlanmadığını hatta kimi mahpusların hücre cezasına çarptırıldığını ekledi.
Toplam 92 cezaevinde devam eden açlık grevinde tutuklulara yönelik hak ihlalleri ise şöyle sıralandı:
Ağırlaştırılmış müebbet cezası alan mahpusların açlık grevinde oldukları halde tekli hücrelere konulmuş olması
Açlık grevcileri için elzem olan sıvı gıdaların kantinlerde satılmaması yahut satılan cezaevlerinde yüksek fiyatlarla satılıyor oluşu
Cezaevlerinde gerekli hijyen koşullarının sağlanmaması ve başta Sincan Cezaevi olmak üzere musluk sularının kirli ve paslı olması, ayrıca hijyen için gerekli malzemelerin satışının pek çok cezaevinde kaldırılmış olması
Açlık grevine başlayanla hakkında soruşturma açılmış olması, disiplin ve iletişim cezalarının uygulanması, sosyal etkinliklerden yasaklanmış olmaları
Elazığ, Amasya, Gümüşhane, Giresun cezaevlerinde grevin başladığı ilk haftalarda, grevcileri hücrelere koyma, tuz, şeker, karbonat, B kompleks vermeme gibi keyfi uygulamalar
İki kolu olmayan ve Adli Tıp Kurumu’nun yaşamını tek başına idame ettiremeyeceğini ifade ettiği Ergin Aktaş’ın 39 gündür açlık grevinde olup Metris R Tipi İdaresinin, açlık grevindeki Aktaş’ı yalnız başına tutması, grev süresince tüketmesi gereken limonu kesilmemiş olarak vermesi, KOAH hastası Aktaş’ın, yaklaşık olarak 1 aydır kan kustuğu halde cezaevindeki ihlallerin devam ediyor oluşu
Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevinde bulunan Zerdeşt Oduncu, 114 gündür açlık grevinde. Sıvı almakta dahi zorlanan Oduncu, kan kusmakta, sol bacağını hiç hissetmezken sağ bacağında his kaybı yaşamaktadır. Buna karşın Zerdeşt Oduncu tek başına tutulmakta
Kandıra 1 No’lu Kapalı Cezaevi’nde 16 Aralık 2018 tarihinden beri açlık grevinde olan Rıdvan Güven’in durumu gittikçe kötüleşmekte. Güven sıvı tüketiminde dahi zorlanmaktadır.
Kayseri Kadın Cezaevi’nde 5 Ocak 2019 tarihinden beri açlık grevinde olan Berivan Bitmen yürümekte zorluk yaşamakta. Bitmen’in sağ bacağının altında bir kitle oluşmuş ayrıca baş dönmesi, göz kararması, çarpıntı gibi sorunlar yaşamakta
Kayseri T2 Kapalı Cezaevi’nde, açlık grevinde kritik aşamayı geçen Mehmet Aydın Söğüt ve Sakıp Hazman tekli hücrelerde tutulmakta, refakatçi talepleri kabul edilmemekte
Amasya E Tipi Kapalı Cezaevi’nde Kadir Kaplan, Fethi Yaşa ve Tugay Üstüntaş 1 Mart 2019 tarihinde açlık grevine başlar başlamaz ayrı ve tekli hücrelere konulmuşlardır ve vitamin verilmediği, kantinden alışveriş yapma haklarının ve aile ile telefon görüş hakları engellendiği aktarılmıştır
Tarsus Kadın Kapalı Cezaevi’nde 15 Ocak 2019 tarihinden beri açlık grevinde olan Dilbirin Turgut sıklıkla kan kusmakta
Van F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 17 Aralık 2018 tarihinden beri açlık grevinde olan İranlı Bahtiyar Kemal Hasan tekli hücrede tutulmakta avukat ve diğer mahpuslarla görüşü engellenmekte olup 16 kilodan fazla kilo kaybı yaşamıştır. Aynı cezaevinde açlık grevinde olan Cihan Tamur’un ağzında, burnunda ve bağırsaklarında kanamalar olup, kronik kalp hastasıdır
Kırıkkale F Tipi Kapalı Cezaevi’nde 26 Aralık 2018 tarihinden beri açlık grevinde olan İsmet Akın’ın açık yarasında akıntı söz konusu olup; önemli derecede hafıza kaybı, gözlerde aşırı kararma, uyuyamama, ani ve şiddetli baş ağrıları, ses ve koku hassasiyetinin artması gibi belirgin ve ciddi sağlık problemleri yaşamaktadır
Ankara Sincan Kapalı Kadın Cezaevi’nde 26 Aralık 2018 tarihinden bu yana açlık grevinde olan 3 mahpus kadının, kilo kaybı, baş ağrısı, halsizlik, mide krampları, sese hassasiyet gibi sağlık problemleri yaşadığı ifade edilmekte
Ankara Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi’nde 2018 yılının haziran ayından bu yana, koğuşlara günlük 30 litre sıcak su, 120 litre soğuk su kotası getirildiği için hijyen önemli bir sorun. Cezaevinin eskiyen su tesisatından kaynaklı olarak su; kahverengi-kızıl renkli, yağlı, beklediğinde dibine kum biriken, boyalı, yoğun pas kokulu ve kirli. Kota uygulaması nedeniyle sınırlı olarak verilen bu suyun akıtılarak temizlenmesi mümkün olamadığından kişisel temizlik, banyo, genel koğuş temizliği ve çamaşır yıkamak, bu kirli ve sağlığa zararlı su ile gerçekleştirilmekte. Kirli su nedeniyle mahpusların, vücutlarında çeşitli hastalıklar söz konusu olup; özellikle deride kızarıklık, kaşıntı, döküntü, sivilce, ciltte kuruma, idrar yolu enfeksiyonu, göz enfeksiyonu, gözlerinde bulanık görme, kaşınma ve kitle oluşması, saç-kaş-kirpik dökülmesi, kıyafetlerin yıpranması/yırtılması ve koğuşun pas kokması gibi sorunlar aktarılmakta
Açlık grevlerinin başlamasında bu yana yüzlerce insanın hayati tehlikesi olduğunu belirten Beştaş, 8 kişinin yaşamına son vermesinin ardından iktidarın hala sessiz kalmakta ısrar ettiğini belirterek sürecin daha ağır sonuçlara yol açması durumunda yaşanacakların iktidarın sorumluluğunda olduğunu ifade etti. Beştaş, komisyonun derhal cezaevlerinde durum tespiti yapması ve yaşanan sorunların çözülmesi noktasında sorumluluk alması gerektiğini belirtti.