'Acun Show TV'den neden ayrıldı?'

'Acun Show TV'den neden ayrıldı?'

Reha Muhtar (Vatan, 3 Ağustos 2012)

Show TV’nin Acun’dan ayrılma nedeni… Acun Show’dan neden ayrıldı?.. Ayrılışın gizli kodları…

Televizyonların bugün en başarılı starlarından biri Acun...

Bana bağlı çalışmadı...

Ancak onca yıl yanıbaşımdaki spor-magazin servisinde görev yaptı...

Ünlü ve başarılı insanlar üzerinden “elimizde büyüdü” türünden kendisine paye vermeye çalışan anlamsız böbürlenmelerden ve o böbürlenmelerde bulunan hırtlardan hiç haz etmem...

Bu anlamda Acun’la ilgili böbürleneceğim bir konu da yok...

Ancak şunu söyleyebilirim...

Televizyonculukta büyümesine adım adım şahit olduğum bir televizyoncu Acun...

Ne sempatikliğinden vazgeçti ne de bir günden bir güne bir saygısızlık yaptı...

Onu seviyorum ve onun yeni kanalında yine başarılı işler yapmasını can-ı gönülden arzu ediyorum...

Sonuçta bizim televizyona getirdiğimiz ekolün devamıdır Acun ve onun devamı bizim televizyonculuk anlayışımızın devamı demektir...

***

O kadar çok konuşuldu, o kadar çok gazeteye manşet oldu ki Star’a transferi...

Ona Show’dan ayrılmasıyla ilgili bazı gerçekleri söylemem lazım...

Bunu aramızdaki bir konuşmada da kendisine söyleyebilirdim...

Fakat manşetleri bu derece işgal eden bir konuda, kamuoyunun bilgi edinme hakkına ve olaydaki tutumunu bildiğim SHOW TV’nin pozisyonuna açıklık kazandırmanın doğru olduğunu düşündüm...

Biliyorum, çünkü orada çalıştım, o grubun kimyasını gözledim ve yaşadım...

Acun’a söyleyeceklerim ona bitmeyecek sevgimin ve sempatimin ürünü...

***

Konu şu;

Acun’un son yıllarda serveti ve hayatı kamuoyuna çok yansımaya başladı...

Uçağı, yatı, katı, yazlığı, evinin dekorasyonu, eşinin ayrılma dönemi gazetelere yansıyan mal varlığı dökümleri, onu her gün kamuoyunda hayatını didiklenir bir hale getirdi...

***

“Show’dan alacağı 45-50 milyon liralık miktarlar”, “alacağı paralara karşı televizyona ortak olacağı söylentileri”, Show’un yavaş yavaş sahibi olacağı gazlamaları, Acun’la Çukurova Grubu arasında gittikçe açılan bir mentalite makasının doğmasına yol açtı...

Çukurova Grubu, Turkcell, Digiturk, Show gibi markaları elinde tutmasına, petrol çıkarma şirketleri gibi, uluslararası büyük operasyonlarda uktesinde tutmasına karşın, “kamuoyunun projektörleri altına hiçbir zaman ‘şatafat’ kültürüyle” çıkmaz...

Tersine tahmin edilemeyecek ölçüde mütevazı bir hayat tarzını benimser...

Örneğin, düyanın sayılı zenginleri arasında gösterilen grubun patronu Mehmet Emin Karamehmet’in ne kendisinin, ne eşinin, ne kızının, kamuoyuna hiçbir lüksün içinde yansımamaya özen gösteren bir tarzları bulunur...

Elbette Acun çapında bir televizyon yıldızı “kamuoyundan saklanarak yaşamayacak”, fakat ‘şatafat’ o grubun hiç istemediği bir yaşam tarzıdır...

***

Yıllar önce, grubun patronu ve en tepe hissedar yöneticileri, SHOW TV’yi aldıklarında, ilk icra kurulu toplantısı için televizyona gelmişlerdi...

Televizyonun önünde duran BMW ve Mercedes arabalara bakıp hayret etmişler “bu arabalara kim biniyor” diye sormuşlardı...

O zamanki bir yönetici bana, “Bu grupta şatafat hiç sevilmez... Grubun yöneticileri televizyonun önünde duran arabalara şaşırıp kaldılar...” demişti...

Şaşırıp kaldıkları olay, sanatçıların, işadamlarının ve televizyon ünlülerinin gelip gittiği televizyon binasının önünde park etmiş BMW ve Mercedes arabalardı...

Çukurova grubunun, sahibi ve hissedar yöneticilerinin şatafattan uzak kalmaya çabalayan bir tutumları vardı...

Hatta bu tutum, hayret uyandıracak kadar “sadeliği” içinde barındırıyordu...

***

O kadar ki grupta lüks bir restoranda toplanılıp yemek yenmezdi...

Mehmet Emin Karamehmet televizyonun yemekhanesinde kendisine verilen tabildottan yemek yerdi...

Kulaktan kulağa bir şehir efsanesi anlatılırdı:

“Mehmet Emin, sayısız şirketlerinden birinin yemekhanesine gitmiş, yemek kuyruğuna girmiş... Tanımayan personel ‘siz kimsiniz’ diye sormuş, Mehmet Emin Karamehmet de utangaç bir ifadeyle ‘Ben patronum’ demiş...”

Onu yakından tanıyanlar, bu olaya hiç şaşırmazlar...

Arabasında şoförü yoktur...

Kendi kullanır arabayı...

Sahibi olduğu kurumlara kendi başına gelir, kendi başına gider...

Yemekhaneye iner yemek yer...

Dışarda bir restoranda toplanılmasına karşı çıkar...

***

Kendi böyle yaşadığı için, şatafatlı hiçbir şeyden hoşlanmaz...

Acun’un neye sahip olduğu değil, fakat son zamanlarda biraz da kendi elinde olmadan kamuoyuna yansıyan servet ve şatafatlı yaşam portresi, grubun ve Mehmet Emin’in tarzına uymaz...

Acun’un televizyonculuğu elbette ki tartışılmaz...

Televizyonların bu “en başarılı” yapımcısının, kazandığı parayla nasıl bir hayat yaşayacağı da kendi tercihi elbette...

“Dünya starları farklı yaşamıyorlar ki Türkiye’deki işini iyi yapan bir star farklı yaşasın” diyenler çıkacaktır ve kendilerine göre haklıdırlar...

Ancak...

Acun Show TV’nin bir numaralı ekran yüzü idi...

En önemli ekran yüzünün tarzı grubun tarzını belirler diye düşünmesi doğaldır televizyon yönetiminin...

Mehmet Emin Karamehmet’in hayatına çok benzeyen bir öyküyü, Vehbi Koç için de dinlemiştim...

Vehbi Koç, grubun kendi ürettiği mütevazı arabaların dışında hiçbir zaman bir BMW, Mercedes ya da Jeep’e binmiyordu...

İşe giderken grubun yerli malı üretimi arabaları kullandığını anlatmışlardı...

Vehbi Koç’un da, yöneticilerinin kendisi gibi davranmasını istediğini yanında çalışmış olan Erol Aksoy bana anlatmıştı...

***

Acun’a sevgimle harmanlanan kalbi bir şeyler söylemek geliyor içimden...

Bu özel uçak işleri falan Türkiye’de hiç sevilmez...

Çukurova ya da Show grubundaki profesyonel yaşantısı bir yana, milletin kıskançlığını ve hasetini üzerine çeker...

Türkiye’de bazı köklü zenginlerin, istedikleri lüks hayatı sadece yurt dışında yaşadıklarını öğrendiğimde, ağzım bir karış açık kalmıştı...

Türkiye’de mütevazı bir hayat yaşamaya özen gösteriyorlardı haset ve kıskançlık çekmesin diye...

Bu yaşam tarzı makası oluşmasa, Show ve Çukurova, Acun’la maddi meseleyi bir şekilde muhakkak çözerdi...

Çözülmemesinin nedeni, bu tarz farklılığıdır...

Yoksa Acun’un mükemmel televizyonculuk başarısı tartışma konusu değil...

Alın teriyle bugünlere gelmiş, sempatik, sevecen, saygılı tertemiz bir çocuktur...

Bundan sonraki hayatında da bunlara dikkat ederse başarıları daim olur...