Adalet Bakanı Bozdağ: 7’li masa da 7 düvel de Türkiye’nin gelişmesine ve Tayyip Erdoğan’a karşı

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, “Türkiye büyüdükçe, geliştikçe 7’li masa da 7 düvel de Türkiye’nin gelişmesine ve Tayyip Erdoğan yürüyüşüne karşı" dedi.Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından yapımı tamamlanan Prof. Dr. Aziz Sancar Eğitim ve Sanat Merkezi'nin açılışı yapıldı. Açılış törenine konuşan Bozdağ, “Türkiye büyüdükçe, geliştikçe 7’li masada da 7 düvel de Türkiye’nin gelişmesini ve Tayyip Erdoğan yürüyüşüne karşı” diyerek "2023 öncesi Türkiye’nin hedef ülke haline getirilmeye çalışıldığını" öne sürdü.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, açılışta yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"En büyük güç, işin doğrusu bilgi, bilgiyi üretme, çoğaltma yayma ve bunu endüstriyel teknolojiye imkana dönüştürme başarısıdır. Tarihte de böyle, bugün de böyle, gelecekte de böyle büyük olmanın yolu buradan geçiyor. Sizin petrolümüz var işte Venezuela'da görüyorsunuz, satacak yer bulamıyorsunuz, fakirlik diz boyu. İşte başka ülkelerde görüyorsunuz. Huzur yok, güven yok, bir kıymeti var mı? Sizin refahınıza Irak'ta bir katkısı var mı? Libya'da bir katkısı var mı? Suriye'de bir katkısı var mı? Yok. Venezuela'da bir katkısı var mı? Orada da yok. Demek ki esas güç bilgide, onun için bu eğitim merkezlerinin bilim yuvalarının çoğaltılması, Türkiye'nin esas güç kaynağını keşfedip bunu güçlendirmek için büyük gayret ortaya koyduğunun da somut göstergesidir. AK Parti iktidarları olarak biz ilk besmele çektiğimiz günden bugüne hükümet bütçelerinde en büyük payı daima eğitime ayırdık. Bir numaralı payı eğitime verdik.

“Eğitimdeki haksızlığa biz son verdik, CHP koşa koşa anayasa mahkemesine gitti”

Ortaöğretimde, yükseköğretimde yine kadınlarımız aleyhine olan kıyafet tercihinden kaynaklı ayrımcılığa, eşitsizliğe, haksızlığa son verdik. Anayasamız kanun önünde herkes din, dil, ırk, renk, cinsiyet, felsefi, inanç, mezhep ayrımı gözetilmeksizin eşittir derken, kamu hizmetlerinin sunulmasında devlet organları ve idare makamları eşitlik ilkesine uygun davranmak zorundadır ifadesini kullanırken, hiçbir kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz diye çok net hükümler olmasına rağmen yıllar yılı Türkiye'de kadın öğrenciler arasında ayrım yapıldı. Başı örtülü olana ortaöğretimde de yükseköğretimde de eğitim-öğretim hakkından yararlanması, Anayasa ve yasalarımıza rağmen haksız idari kararlar ve tedbirlerle, bu kararları teyit eden haksız mahkeme kararlarıyla, zulmün adı adalet oldu, eşitsizliğin adı eşitlik oldu. Haksızlığın adı hak oldu, yıllar yılı bu uygulandı. Bu ülkede başörtüsü zulmüne son vereceğim diyen partilere kapatma davaları açıldı. Gerekçelerinde bunlara yer verildi. En sonunda 2008 yılında Milliyetçi Hareket Partisi ile AK Parti birlikte mecliste değişiklik yaptık. ‘Kamu hizmetlerinin yararlanılmasında da idare makamları eşitlik ilkesine uygun davranmak zorundadır’ Anayasa’nın 10’uncu maddesine bir ibare ekledik ve 42’nci maddesine de dedik ki kanunda açıkça yazılı olmadıkça hiç kimse eğitim öğretim hakkından yoksun bırakılamaz dedik. Kötü mü demişiz? Ama ertesi gün gazeteler 411 el kaosa kalktı dedi. CHP şimdi muhafazakarlarla da helalleşmek için dolanıyor ya onlar da koşa koşa Anayasa Mahkemesi’ne gitti ve Anayasa Mahkemesi yapılan düzenlemenin hem yürürlüğünü durdurdu hem de iptal etti ve arkasından 14 Mart 2008’de AK Parti'ye bu nedenlerle gerekçe gösterilerek kapatma davası açıldı. Türkiye nereden nereye geldiğini görmek için yaşanan değişimleri, yaşanan zorlukları birlikte değerlendirmek lazım. Ne yaptık şimdi soruyorum. Orta öğretimde bu haksızlığa son verdik mi? Verdik elhamdülillah. Üniversitede kadınlarımız arasındaki eşitsizliğe son verdik mi? Verdik. Bugün Türkiye'nin ortaöğretim kurumlarında da, yükseköğretim kurumlarında da, başı açık, başı örtülü bütün kadın öğrencilerimiz birlikte eğitim görüyorlar, birbirlerinden memnunlar. Aralarında herhangi bir ayrım gayrım yok. Ayrım gayrımı yapan o köhnemiş zihniyeti de siyasetin çöplüğüne attık. Allah'ın izniyle yeniden bunların dirilmesi neden imkan gözükmüyor. Tabii sadece burada değil, çalışma hayatında da aynı şeyler söz konusu. Kadın birisi, ebe, öğretmen, doktor, hakim, savcı, herhangi bir kamu görevlisi kamuda herhangi bir yerde işçi olma hakkı var mıydı? Yoktu. Şimdi herkese eşit çalışma hakkını da biz sağladık. Hukuk devletinin, Anayasa’nın eşitlik ilkesini hayata tam anlamıyla biz soktuk.

“7’li masada da 7 düvel de Türkiye’nin gelişmesine ve Tayyip Erdoğan’a karşı”

Türkiye, bilgiye hükmettikçe ve buradan yerli üretimi çoğalttıkça, savunma sanayindeki yerlilik oranı 20’den, yüzde 80’e çıkarıp ihracatta da 5 milyar dolarlık bir rakamı sadece bu alanda yakalayınca herkes Tayyip Erdoğan düşmanı kesildi. Eğer Tayyip Erdoğan'ı durduramazsak Türkiye'yi durduramayız. Türkiye'yi durdurmanın yolunun Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı durdurmaktan geçtiğini çok iyi biliyorlar. Onun için dikkat buyurun, Biden'ından, Macron’una 7 düvel bir araya geldi. 2023’e kilitlendi. Terör örgütleri bir araya geldi, 2023’e kilitlendi. Yedili masa bir araya geldi, 2023’e kilitlendi. Hepsinin ortak hedefi Cumhurbaşkanımızın yürüyüşünü durdurmak. Ben buradan Güzelvadi’nin yerli hanımlarına, beylerine soruyorum. Biden da aynı şeyi istiyor. Macron da aynı şeyi istiyor, diğerleri de aynı şeyi istiyor. Türkiye'nin düşmanlarının istediği bir hedefe doğru yönelmek mi bu milletin hayrına yoksa bu milletin istikametini görüp, o istikameti tahkim etmek mi bu milletin hayrına”