Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle siyasi yasak ve 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesini değerlendirdi. Bozdağ, ''Verilen ilk derece mahkeme kararıdır. Kesinleşmiş mahkeme kararı ortada yoktur. Bu karara kanun yolunda istinaf yolu açıktır. Sayın İmamoğlu hakkında verilmiş kesinleşmiş ne hapis ne de siyasi yasak vardır. Algı oluşturmak doğru değildir'' dedi.
"Kadına Yönelik Şiddet İzleme Komitesi 2022 Yılı Toplantısı''na katılan Adalet Bakanı Bozdağ'ın gündeminde 6 yaşındaki kız çocuğunun evlilik kisvesi altında yıllarca cinsel istismara maruz kalması konusuna da vardı.
''Hem kadınların hem erkeklerin hem çocukların cinsel saldırıya uğraması bizim ceza kanunumuzda suç olduğu gibi ahlakımız bakımında da kabul edilemez iğrenç suçlardan biri. Çocuklarımızın örselenmemesi için her türlü tedbiri en üst düzeyde alıp uygulamak hepimizin görevidir" diyen Bozdağ, "Son günlerde yaşanan hadise nedeniyle hepimizin vicdanı sızladı. Bütün vatandaşlarımız emin olsun. Hukuk işliyor. Yargılama sürüyor. Bunu ortaya çıkaran yargımızdır. Yargımızın kararını herkesin beklemesinde fayda var. Eninde sonunda hak adalet yerini bulacak. Çocukları korumak yargı hassasiyetidir" sözlerini kaydetti.
Adalet Bakanı olarak yürüyen soruşturmalar, görülen davalar hakkında konuşmamayı prensip edindiğini belirten Bakan Bozdağ şunları kaydetti:
“Türkiye'nin gündemi çok hızlı akıyor, hızlı değişiyor. Ben Adalet Bakanı olarak görülen davalar hakkında konuşmamayı hep prensip edindim. Yürüyen soruşturmalar hakkında konuşmamayı hep prensip edindim. Çünkü anayasada yasalarda Adalet Bakanı'nın yürüyen soruşturmalar, görülen davalar hakkında konuşmasına izin vermez. Yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili değerlendirme yapmasına izin vermez. Hatta meclisin de ‘görülmekte olan bir dava hakkında soru sorulamaz, görüşme yapılamaz, herhangi bir beyanda bulunamaz’ diye anayasanın 138. maddesinde hüküm vardır.
O yüzden zaman zaman eleştirilere muhatap oluyoruz. Bir dava oluyor, Adalet Bakanı nerede? Öbürünü niye görmüyor? Berikini niye duymuyor diye eleştiriler alıyor. Ben Adalet Bakanı'yım. Görülen davalarla ilgili her davanın tarafı var. Adalet Bakanı olarak ben her davada bir açıklama yaparsam o zaman adaletin terazisi nasıl dosdoğru tartışacak? Kürsüde olan hakimler, savcılar, değerlendirme yaparken kurul başkanı, Adalet Bakanı böyle demiş diye onun tesiri altında kalmayacak ben adalet yerini bulsun diye konuşmuyorum. Ben hukuk devleti gereği gibi işlesin diye konuşmuyorum. Ben adalet terazisi dosdoğru tartsın diye konuşmuyorum. Yargı bağımsız ve tarafsız karar versin diye konuşmuyorum. Yoksa benim de her konuda söyleyecek bir sürü sözüm var. Ama bulunduğum konum itibariyle adalet terazisinin ayarı bozulmasın. Yargının bağımsız ve tarafsız işleyişi halel görmesin. Adalet yerini bulsun. Hak yerini bulsun diye ben konuşmuyorum.
Hukuk devletinin gereği olarak da konuşmuyorum. Herhangi bir vatandaşımız iki kişinin taraf olduğu bir davada kurul başkanı, adalet bakanı olarak ben birini suçlayan birini aklayan, birinin aleyhinde imada veyahut da ithamda bulunan, beyanda bulunan doğru olur mu? Ben şimdi buradan herkese söylüyorum, sustuğumuz konular kabul ettiğimizde içimize sindiğinden değil gereği hukuku korumak, hukukun üstünlüğünü ayakta tutmak, yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına riayet etmek, hukuk terazisinin doğru tartmasını temin etmek maksadıyla bizim almamız gereken doğru pozisyon bu.”
Her türlü kınamaya, her türlü suçlamaya rağmen Adalet Bakanı olarak doğru yerde de durmaya devam edeceğini söyleyen Bozdağ, “Haksız, hukuksuz her işin hesabı elbette yargıda görülecektir. Herhangi bir suç işlendiği zaman hukuk sağlıklı bir şekilde işlediğinde onun gereği hukuk tarafından elbette yapılacaktır. O nedenle de biz konuşmuyor, hukukun sağlıklı işlemesi ve usul ve yasaya uygun hareket etmesi bizim her konuda temel arzumuzdur” şeklinde konuştu.
Çocukların cinsel istismarının bir insanlık suçu olduğunu da vurgulayan Bakan Bozdağ, şöyle konuştu:
“Çocukların cinsel istismarı; dil, ahlak, hukuk, kültür dahil bizim mukaddes saydığımız her değeri ayaklar altına almak, çiğnemektir. Çocukların cinsel istismarı bir insanlık suçudur. Bunun karşılığı da elbette bizim hukukumuzda vardır. Hukuk böyle bir iddia gündeme geldiği zaman dosya delil, taraflar iddia, savunma, her şeyi değerlendirir. Kararını ona göre verir. Ben hakim değilim. Ben savcı değilim.
Kararı verecek yargıdır. Cumhuriyet savcısı mağdur şikâyette bulunmuş. Cumhuriyet savcısı soruşturma yapmış iddianamesini düzenlemiş, davasını açmış mahkeme iddianameyi kabul etmiş, duruşma gününü vermiş, hukuk işliyor. Yargılama sonunda da maddi hakikat bütün yönleriyle ortaya çıkacaktır. Hukuka, güvenmek, hukukun sağlıklı işleyişine güvenmek bizim için önemlidir. Önemli olan hukukun işlenmesidir. Üzeri örtülen kapatılan bir şey yok, bu iş ortaya çıkaran zaten yargıdır. Yargı bu konuda gereğini takdir edip değerlendiriyor. Onu yargının yerine geçerek yargıya emir ve talimat verecek bir pozisyon bende yok. Hiç kimse de yok olmaması lazım. Önemli olan hukukun sağlıklı ve usule, yasaya uygun işlemesidir. Ben diyorum ki yargılama ve yargı yapan hakim ve savcılarımıza lütfen güvenin. Yargı işlediğinde hak da adalet de eninde sonunda yerini bulacaktır.”