Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, ABD'ye “Hristiyan FETÖ'cü” uyarısı yaptı. 'FETÖ’nün ABD için de büyük bir ulusal tehdit olduğunu ve ilerde Türkiye’ye yapılan darbe girişiminin aynısının ABD’de yapılacağını öne süren Bozdağ, “ABD’de FETÖ'cüler, Türkçe olan isimlerini değiştiriyorlar. Hıristiyan isimleri alıyorlar, oradaki tarikatlara hıristiyan grupların içerisine, hıristiyan olmuş o gruba girmiş kişiler olarak giriyorlar ve orada yer alıyorlar. Oralarda itibar kazanarak oralardan güç alarak kendi örgütlerine aktarmak istiyorlar. Bunun son zamanlarda sayısı bayağı arttı" dedi. "Ben şimdi diyorum ki bu örgüte karşı siz Türkiye’nin yaşadığı tecrübelerden edindiği haklı uyarılarını dikkate almazsanız bu örgüt kendi milletine yaptığı ihanetin aynısını çok daha rahatlıkla size yapar" açıklaması yapabn Bozdağ, "Kendi devletine kendi milletine ihanet edenler, Amerika’ya başka ülkelere niye ihanet etmesinler" diye sordu.
Bozdağ, "Yani adam kendi özü kendinden olana yapıyor ihaneti, sana niye yapmasın. Senin ne ayrıcalığın var? ‘Yaa ben kontrol ediyorum’ diyorlar. Kontrol edemezsiniz. Bunlar da ‘biz Amerika’yı, Avrupa kontrol ediyoruz’ diye etrafta bunu anlatıyor. ABD tedbir almazsa, Türkiye’nin dediklerine uymazlarsa, şimdi tebessüm edebilirler, bakan ne diyor diye, ama 15-20 sene sonra bugün Türkiye’nin aldığı tedbirlerden aynısını belki daha ağırını onlar almak zorunda kalacaklar” şeklinde konuştu.
Milliyet’ten Abdullah Karakuş'a konuşan Bozdağ'ın yanıtları şöyle:
- 15 Temmuz davalarıyla ilgili gelinen nokta nedir? Sanıkların ifadeleri de çıkıyor...
Örgüt kontrollü bir savunma yapıyor. Terörist başı Fetullah Gülen talimatıyla her şeyi reddediyorlar. Savunmalarda bu talimatın hem darbeciler, hem örgüt üyeleri tarafından büyük bir çoğunlukla yerine getirildiğini görüyoruz. Bu talimatın savunma sırasında aynen uygulanması da örgütün varlığını gösteren diğer bir somut delildir. Kendilerince milletin aklıyla alay ediyorlar. Bu darbe 80 milyonun şahitliğinde yapılmak istendi ve darbeciler suçüstü yakalandı. Meclisi bombalıyor, bombalayan adam reddediyor. Genelkurmayın önünde görüntüler var, önce reddediyor, görüntüler ortaya çıkınca da tam örgüt liderinin söylediği gibi elimdeki telefondu diyor. Yani yargı organlarının, mahkemelerinin de aklıyla alay ediyorlar. Adam tankın içinde yakalanmış vatandaş tarafından teslim alınmış, suçüstü. Kuleden konuşmalar var. Şuraya bombaya at, 3 oraya 2 buraya at. o da reddediyor. Görmedik, duymadık, bilmiyoruz yapıyorlar. Adam gibi biz yaptık, başarılı olamadık diyemiyorlar. Yiğitse cesursa yaptık demesi lazım. Ya sen yaparken yakalandın suç üstü. Yani kıvırmanın, o yana bu yana yatmanın sana bir faydası yok. Örgüt, içerde olanların, darbecilerin konuşmasından korkuyor. İpliği pazara çıktı ama örgüt içinde olanlar konuşursa bu çirkinlik, çirkeflik ortaya çıkacak. Bunun çıkmasını önlemek için örgüt ne yapıyor bunları sürekli kontrollü savunmayla, bunlara sürekli umutlar vererek, yarın çıkacaksız, yeniden darbe olacak, AİHM’de şöyle olacak şu kadar paranız olacak, bunları tarih ve rüyalarla aldatarak motive ediyor. Beklentileri çoğaltarak motive ediyor. Tek derdi çözülmeyi önlemek. Bu davalar bittikten sonra örgüt bunları yüzüne dönüp bakmaz bile. Çünkü artık konuşmalarının kendilerine zarar verme kapasitesi ortadan kalkacak. Örgütün onlarla işi bitmiş olacak.
- CHP’nin İstanbul yürüyüşünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu hesaplı bir yürüyüş. Kurmaca yürüyüş, planlanmış. Enis Berberoğlu hakkında mahkemenin tutuklama kararı bu planın devreye sokulması için bir fırsat olarak görüldü. Baktığınızda araç giydirmeleri, şapkalar, tişörtler, bir sürü malzeme var. Karar öğleden sonra çıktı. Sabah 10’da yürüyüşe başladılar. Bu kadar kısa sürede bunlar hemen tasarlanıp adalet nasıl yazılacak Bu gerçekten samimi bir adalet arayışı ve yürüyüşü değil. Hesaplardan biriCHP’nin iç tartışmalarını sonlandırmaktır. Kılıçdaroğlu 16 Nisan’dan sonra sıkıştı. Kongre sesleri yükseldi. Bu yürüyüşten sonra birinci hesabını tutturdu. Kongre tartışmaları bitti. Kılıçdaroğlu cephe siyasetinin alasını yapıyor. Şu yürüyüş toplumu ayrıştıran cepheleştiren bir yürüyüştür. Böylece arkasındakileri sorgusuz sualsiz CHP’nin ardında tutmaya çalışıyor. 2019’a bir yatırım yapıyor. Yüzde 49’a yakın hayır verenleri Kılıçdaroğlu’nun arkasında bundan sonrada yürümesini sağlamak için çaba gösteriyor. Kılıçdaroğlu, Türkiye aleyhine olan kirli algılara destek vermiş oluyor. FETÖ terör örgütünden içerde olan ve yargılananlara da moral ve motivasyon oluyor bu yürüyüş. Onlara da bilerek veya bilmeyerek bir destek verdiği çok açık. Toplumun büyük bölümü bu yürüyüşe karşıdır. Toplumun karıştırılmasından rahatsızdır. Sayın Kılıçdaroğlu da yaptığı bu yürüyüşün Türkiye’ye zarar verdiğini görmesi ve bunu sonlandırması doğru olandır. Yargı ilk defa darbecilere biat etmedi, hukuk kılıcını kuşandı, darbecilere gözaltı tutuklama kararı verdi.
Bu yargı ayakta alkışlanmaz mı? 15 Temmuz darbesinin ardından 167 bin kişi hakkında işlem yapıldı. Cumhuriyet Başsavcılıklarında 3 milyon 656 dosya işlem görüyor. Kamuoyunun gündemine ise bir-iki karar getirilerek yargıya hakaret etmek doğru bir yaklaşım değildir.
- Adil Öksüz yakalanmasıyla ilgili yeni gelişme var mı?
Şimdi Adil Öksüz konusu, Türkiye’nin ana gündem konularından biri. Adil Öksüz olayının içindeki kast ya da kusur eksenli her husus detaylı bir şekilde değerlendiriyor. Bunlarla ilgili hukuk önünde gerekli hesap sorulacak. Tabi Adil Öksüz ile ilgili nerede olduğuna ilişkin kesin bilgi yok. Adil Öksüz Türkiye içinde bir yerde birileri tarafından saklanıyor olabilir ya da yurtdışına kaçırılmış olabilir. Ya da infaz edilmiş olabilir, konuşmasın diye. Bu ihtimallerin hangisi şuan için doğrudur şuanda ölçecek kesin bilgiye sahip değiliz. Devlet tüm imkanlarıyla bu kişiyi aramak için seferber olmuş durumda. Ülke içinde hareket etme ihtimali çok zayıf. Yurtdışına kaçmamış diyebilir miyiz, yüzde 100 diyemeyiz.
- Almanya’nın, Erdoğan’ın Türklerle toplantı yapmamasına yönelik mesajlarına nasıl bakıyorsunuz?
Türkiye’nin cumhurbaşkanı Almanya’ya gittiğinde, oradaki Türk toplumu ile buluşmuş olsa Almanya ne kaybeder. Demokratik bir ülkede o ülkede de 3 milyondan fazla Türk vatandaşı yaşıyorsa Türkiye’nin cumhurbaşkanı geldiğinde vatandaşlarıyla buluşmasının neresi yanlış. Almanya’nın diplomatik nezaket gereği de bir ülkenin cumhurbaşkanı ben vatandaşlarımla bir araya gelmek istiyorum dediğinde ona yardımcı olması büyük bir devlet olmanın gereğidir. Görüyoruz ki Almanya büyük bir devlet olmanın gereğini de tam yapmıyor, diplomatik nezaketin gereğini de tam yapmıyor. Bu Almanya adına da çok üzücüdür. Almanya’nın Cumhurbaşkanı Türkiye’ye buyursunlar gelsinler, nerede, hangi salonda, açık alanda nerede istiyorsa biz onlara istedikleri toplantıyı yapma imkanı veririz.
Kandil’den teröristler Almanya’daki toplantılara telekonferans usulü ile katılıyorlar, siz objektifseniz, adilseniz, demokratik bir ülkeyseniz hukuk devletine inanıyorsanız, terör örgütleri listesinde yer alan terör örgütünün kandilden gelen teröristlerine kapalı salonlarında açık alanlarda toplantı yapma imkanı veriyorsunuz, yetmiyor telekonferans usulü ile eli kanlı terörist katillerle görüştürüyorsunuz, ama bir devletin cumhurbaşkanını orada bulunan vatandaşlarıyla bir arada toplantı yapmasından rahatsızlık duyuyorsunuz. Bunun aklen bir izahı var mı?
Maalesef büyük bir yanlış yapılıyor. Almanya’daki bu seçimler de tabiî ki Türkiye üzerinden yürüyor, yürütülüyor. Bundan Almanya kaybediyor. Türkiye kaybetmiyor.
- FETÖ konusunda batının tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Batı gerçekleri öğrendikçe FETÖ ile ilgili algısını değiştirecektir. Tam istediğimiz yerde değiller ama 2013’de durdukları yerde de hiçbiri değil. FETÖ, medyada yazanlara hem yazılı hem görsel, çok ciddi paralar aktarıyor, STK’lara düşünce kulüplerine, lobi şirketlerine, senatörlere, vekillere, uluslararası örgütlerin bazı çalışanlarına milyonlarca dolar değişik kılıflar arasında para aktarıyor, bana göre rüşvet veriyor. Ne için Türkiye aleyhine açıklama FETÖ lehine bir değerlendirme yapması için. Bunlara raporlar hazırlatıyor, makale yazdırıyor, haber yaptırıyor sonra da Türkiye aleyhine oluşan bu malzemeyi uluslararası örgütlere parlamentolara, senatörlere meclislere gönderiyor. İkincisi de Türkiye’ye düşmanlık yapan çevreler var. Avrupa’da da Amerika’da var. Bunlar Türkiye’nin aleyhine ne gelirse sorgusuz inanıyorlar. Yani mal bulmuş magribi gibi alıp Türkiye’nin aleyhine kullanıyorlar. Üçüncüsü de batıda yükselen İslam düşmanlığı ve Türkiye karşıtlığının, Türkiye, yabancı düşmanlığının siyasal alana ve akademya alanına yansımış olmasıdır.
- ABD yönetiminin tavrı nasıl uyarılarınıza?
Amerika yönetimi bizim gönderdiğimiz evrakları mahkemelere de göndermedi. Delil standardı, bizim için şöyledir böyledir değerlendirmesini yapıyorlar. Bu delil standardı konusunda, bizim gönderdiğimiz dosyaların standardı Türkiye Amerika arasındaki anlaşmanın aradığı standarda tam da uygundur. Eğer Türkiye’nin sunduğu bu dosyadaki delillerle Türkiye’ye bir iade yapılmayacaksa hiçbir dosyada yapılamaz. Bundan daha güçlü bir dosyayı Amerika’ya bugüne kadar kimsenin ilettiğini biz zannetmiyoruz. İade etme zamanı geldi de geçti bile. Yani Türkiye’ye dost olan bir ülke, Türkiye’ye bu kadar büyük bir kötülüğü yapan kişiyi kendi ülkesinde tutmaması lazım. Biran önce Türkiye’ye göndermesi lazım. Türkiye-Amerikanın kadim dostluğuna ve gelecekteki büyük çıkarlarına göre hareket etmesini beklerdik, ama Amerika bu kadim dostluğa ve gelecekteki büyük çıkarlara uygun hareketi ortaya koymadı. Umarım bundan sonra bir değişiklik olur. Onlar bize ‘efendim biz gönderirsek reddeder mahkeme’ diyor, biz de onlara diyoruz ki ‘siz gönderin reddediyorsa mahkeme reddetsin’. Adalet bakanlığı bu dosyaları karar verecek adli makamlara göndermiyor. Bu konuda bizi fevkalade rahatsız ediyor.
- ABD’nin Gülen’in iadesi ile ilgili yavaş tavrını bakışınız nedir, yeni gelişme var mı?
Geçici tutuklama talebi, iade talebimiz ve diğer yazışmalar ABD ile yapıldı. İade dosyaları da gitti. 8 bin sayfa civarında. ABD Türkiye ilişkilerinin ana gündemi bu. Bundan sonra Türkiye ABD ilişkilerinin sağlıklı yürümesinde bunun mutlaka etkisi olacaktır. ABD’nin empati yapması lazım. ABD’nin Fetullah Gülen hakkında bugüne kadar bir adım atmamış olması, Türk halkının ABD’ye ve ABD yönetimine bakışını olumsuz etkiliyor.
FETÖ terör örgütü, Türkiye aleyhine kullanılan bir maşa idi. FETÖ artık Türkiye aleyhine kullanışlı bir maşa olma vasfını kaybetmiştir. Bu Amerika için de başka ülkeler için de geçerlidir. Çünkü bu örgütün Türkiye ve Türk halkı nezdinde hiçbir karşılığı yoktur. O yüzden Türkiye üzerinden hesap yapanlar, hesaplarını bu örgüt vasıtasıyla ulaşacaklarını düşünüyorlarsa yanlış hesap yapıyorlar. Bu örgütün bütün ABD için de Avrupa ve başka ülkeler için de Türkiye’ye dönük kullanışlı bir maşa olma vasfı yoktur. Bundan sonra kullanmak isterlerse de kendi ellerini yakarlar, çünkü bu örgütün böyle bir şeyi var. Bu örgüt, Türkiye için sadece ulusal güvenlik tehdidi değil, bulunduğu tüm ülkeler için de ulusal güvenlik tehdididir. Amerika için de Avrupa için de. Amerikalıları okullarında eğiterek, onlara kendi ideolojisini vererek, onların Amerikan kamu yönetiminde görev almasını sağlayarak ve Türkiye’de 40 senede yaptığı devlet içine sızma ve o devletin sahibi olma politikasını bütün faaliyette bulunduğu ülkelerin hepsinde aynen uyguluyorlar. Yani ABD’de bu okullar vasıtasıyla aynı şeyi yapıyor başka ülkelerde de aynı şeyi yapıyor. Biz diyoruz ki bizim için büyük bir ulusal güvenlik tehdidi olan bu terör örgütü sizin için de aynen ulusal güvenlik tehdididir. ABD’de FETÖCÜLER, Türkçe olan isimlerini değiştiriyorlar. Hıristiyan isimleri alıyorlar, başka isimler alıyorlar, oradaki tarikatlara hıristiyan grupların içerisine, hıristiyan olmuş o gruba girmiş kişiler olarak giriyorlar ve orada yer alıyorlar. Oralarda itibar kazanarak oralardan güç alarak kendi örgütlerine aktarmak istiyorlar. Bunun son zamanlarda sayısı bayağı arttı. Ben şimdi diyorum ki bu örgüte karşı siz Türkiye’nin yaşadığı tecrübelerden edindiği haklı uyarılarını dikkate almazsanız bu örgüt kendi milletine yaptığı ihanetin aynısını çok daha rahatlıkla size yapar. Kendi devletine kendi milletine ihanet edenler, Amerika’ya başka ülkelere niye ihanet etmesinler. ‘Yaa ben kontrol ediyorum’ Kontrol edemezsiniz. Bunlar da biz Amerika’yı kontrol ediyoruz, Avrupa kontrol ediyoruz diye etrafta bunu anlatıyor. O zaman da tedbir almak Amerika için de Avrupa için kendi ulusal güvenlikleri için şarttır. Türkiye’nin dediklerine uymazlarsa, şimdi tebessüm edebilirler, bakan ne diyor diye, ama 15-20 sene sonra bugün Türkiye’nin aldığı tedbirlerden aynısını belki daha ağırını onlar almak zorunda kalacaklar.