Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İngilizce yayın yapan Daily Sabah gazetesinin Avrupa Parlamentosu'nda (AP) dağıtımının durdurulmasına ilişkin olarak "Daily Sabah'ın yasaklanmasının ardında mutlaka FETÖ vardır. Çünkü Daily Sabah onların maskesini düşürüyor. Farklı bir görüşün dile getirilmesine tahammül edemeyen bir AP Başkanı var" dedi. "FETÖ ve PKK terör örgütlerinin telkinleriyle hareket ediyorlar. Sonra hep beraber Türkiye aleyhinde faaliyet gösteriyorlar" diyerek AP'ye tepki göteren Bozdağ, "FETÖ bazı siyasetçilere para vererek Türkiye'yi suçlamalarını sağlıyorlar" görüşünü savundu.
Bozdağ, vatandaşlıktan çıkarılma yasasıyla ilgili olarak "Şu anda Türkiye'de bunların büyük bir kısmıyla ilgili adli soruşturma var. Vatandaşlıktan çıkarılmasıyla ilgili kanun çıkarıldı. Bu konuda süreç ilerliyor" diye konuştu.
Bekir Bozdağ'ın Sabah gazetesinden İsa Tatlıcan'a vediği söyleşi şöyle:
- Teröristbaşı Gülen'in iadesi konusunda son gelişmeler nedir? Trump yönetiminde ilerleme kaydedildi mi?
FETÖ terör örgütü lideri hakkındaki iade dosyası geniş bir şekilde ABD Adalet Bakanlığına iletildi. Trump'ın seçimi kazanmasının ardından Türkiye kamuoyunda bir olumlu beklenti vardı. Yeni Adalet Bakanı göreve başladıktan sonra kendisine bir tebrik mektubu gönderdim ve teröristbaşı Gülen'in iadesi konusundaki beklentimizi tekrarladım. Geçtiğimiz Salı günü de kendisiyle bu konuda bir telefon görüşmemiz oldu. "ABD halkı için Usame bin Ladin ne anlam ifade ediyorsa terörist Gülen bizim için aynı anlamı ifade ediyor" dedim. ABD'de hiçbir kısıtlamada olmadan Türkiye aleyhinde faaliyetlerine devam etmesinin bizim tarafımızdan rahatsızlıkla karşılandığını söyledim.
- Bizim bu konuda ABD yönetiminden talebimiz nedir?
Bizim öncelikli hedefimiz geçici olarak tutuklanması ve faaliyetlerine sınırlama getirilmesidir. İki yönetim arasında ne fark var derseniz öncelikle üslup farkı var. Obama yönetiminin meseleye alış tarzı ile yeni yönetimin ele alış tarzı çok farklı. Trump yönetiminin tavrı daha olumlu. Ancak iade ile ilgili dosyalar hala adli makamlara gönderilmedi. Bizim talebimiz acil bir şekilde geçici olarak tutuklanması ve örgütün faaliyetlerinin sınırlandırılması. Umarız bu konu Türkiye-ABD dostluğuna zarar vermeden sonuçlandırılır.
- Kanada'ya kaçacağı yönündeki iddialar gerçeği yansıtıyor mu?
İstihbarat örgütümüzün bu konuda ciddi bilgileri var. Biz bu bilgileri ABD Adalet Bakanlığı'na ilettik. Kanada'da büyük bir çiftlik arazisi aldıklarını ve buraya geçiş için hazırlıklara başladığını biliyoruz. Trump yönetimi işbaşına geldikten sonra Kanada'da hazırlıklar hızlandırıldı. Nereye giderse gitsin Türkiye peşini bırakmayacaktır.
- Avrupa'da son dönemde yayılan Türkiye düşmanlığı ve islamofobiyi neye bağlıyorsunuz?
Avrupa'da son günlerde zirve yapan Türkiye düşmanlığı ve islamofobi uzun zamandır yayılan bir veba hastalığı gibi. AB ülkeleri bu hastalığa karşı tedavi uygulamalıdır. Bugün yabancılara yönelik şiddete dönüşen bu hastalık yakında kendi yöneticilerine yönelecektir. Türk bakanları konuşturmadıkları gibi yakında kendi ülkelerinde konuşamayacaklar. Bunlar AB değerlerini imha etmektedir. Yarın Merkel'i konuşturmazlarsa biz onları Türkiye'de istedikleri yerde konuşması için zemin hazırlarız. Özgürlükler noktasında Türkiye AB ülkelerinden daha ileridedir.
- Basın özgürlüğü konusunda Türkiye'yi sürekli suçlayan Avrupa Parlamentosu'nun Daily Sabah'a yönelik yasaklayıcı tavrı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Avrupa Parlamentosu Başkanı'nın talimatıyla Daily Sabah Gazetesi'nin dağıtımının engellenmesi, ifade hürriyetini, basın hürriyetini, hukuk devletini katletmiştir. AP'nin görevi bu mudur? Bir gazetenin orada dağıtımının engellenmesi Avrupa'nın hangi değeri ile örtüşüyor. Daily Sabah hangi suçu işlediği için dağıtımını engelliyorsunuz? Avrupa'daki meslektaşlarımız Türkiye'yi doğru yöntemlerle takip etmiyor. FETÖ ve PKK terör örgütlerinin telkinleriyle hareket ediyorlar. Sonra hep beraber Türkiye aleyhinde faaliyet gösteriyorlar. Bazı siyasetçilere para vererek Türkiye'yi suçlamalarını sağlıyorlar.
- Avrupa'daki bu Türkiye karşıtı söylemin yükselmesini neye bağlıyorsunuz?
Fetullahçı örgütün Avrupa'daki uzantıları bazı gazetecilere para vererek Türkiye'yi karalayıcı yazılar yazdırıyorlar. Türkiye ile ilgili kanaatlerini FETÖ oluşturuyor. 102 senatörün 90'ı FETÖ lehinde bir metine imza atıyor. Bu kadar senatör ABD lehinde bir yazıya imza atmış mıdır? Bu insanlara yapılan yardımlar incelensin. FETÖ'den ne kadar bağış aldıklarını göreceklerdir. Daily Sabah'ın yasaklanmasının ardında mutlaka FETÖ vardır. Çünkü Daily Sabah onların maskesini düşürüyor. Farklı bir görüşün dile getirilmesine tahammül edemeyen bir AP Başkanı var.
-Avrupa'da Türkiye düşmanlığını örgütleyen Fetullahçı hainlerle ilgili yasal olarak neler yapılabilir?
Şu anda Türkiye'de bunların büyük bir kısmıyla ilgili adli soruşturma var. Vatandaşlıktan çıkarılmasıyla ilgili kanun çıkarıldı. Bu konuda süreç ilerliyor.
- Türkiye'de yapılacak referandum Avrupa'yı neden bu kadar ilgilendiriyor?
16 Nisan'da Almanya'nın, Avusturya'nın, Hollanda'nın, İsviçre'nin siyasal sistemini oylamayacağız. Peki neden bu kadar Türkiye'nin bir referandumu ile bu kadar yakından ilgileniyorlar. Neden bütün imkanları ile 'Hayır' propagandasına katkıda bulunuyorlar. Devlet televizyonlarında HDP'li ve CHP'li siyasetçilere kapılarını açarken Türkiye'den gelen Bakanları neden engelliyorlar? Bu korku neden? Çünkü onlar mevcut parlamenter sistemin kalmasını istiyorlar. İstikrarsızlıklar ve kaos dönemlerinin sürekli Türkiye'yi tehdit etmesini istiyorlar. Türkiye sürekli bedel ödesin, Avrupa'ya ve ABD'ye muhtaç olsun istiyorlar. Ekonomik kriz ve siyasi kaoslarla mücadele edebilecek güce kavuşmasını istemiyorlar. Sermaye ve medyanın operasyonları ile iktidar devirmek ve iktidar kurmak mümkün olmayacak.
- Terör örgütleri 'Hayır' diyor denilince bazı çevreler kızıyor. Gerçek bu değil mi?
Kızıyorlar ama gerçek bu. Türkiye düşmanlarının tavrına bakarsanız bu sistem değişikliğinin ne kadar doğru olduğunu anlayabilirsiniz? Aziz milletimiz 'Hayır' çıksın diye propaganda yapanlara baksın. PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C Türkiye lehine bugüne kadar ne yapmışlar? Halkımız bunları görüyor ve 16 Nisan'da güçlü bir evet çıkacağına yürekten inanıyorum.
- Anayasa değişikliğinin yargı bağımsızlığı ayağı çok tartışılıyor. Yeni sistemde yargıyı hangi değişiklikler bekliyor?
Yargı ile ilgili ayakta alkışlanacak çok önemli değişiklikler yapıyoruz. Türkiye'de sivillere ayrı, askerlere ayrı yargı var. Böyle bir şey olabilir mi? Askerlere tanınan bu ayrıcalık ve imtiyaz ortadan kaldırılıyor. Türkiye'de yargı birliği sağlanıyor. Bu konu yıllarca konuşuldu ve kaldırılması bize nasip oldu.
- Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimi de çok tartışıldı. Bu kadar tartışılacak bir değişiklik yapıldı mı?
Cumhurbaşkanı'nın imzaladığı emir ve kararlar ne kadar bilmiyoruz. Şimdi bunların tamamına yargı denetimi geliyor. Danıştay ve Yargıtay'da bir değişiklik yok. Anayasa Mahkemesi'nde 17 olan üye sayısı 15'e düşüyor. Anayasa değişikliğinde Anayasa Mahkemesi üye seçimi konusunda herhangi bir düzenleme yoktur. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi'ni üye seçebiliyor. Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde neden seçemesin? Bu çifte standart değil mi? AYM üyesinin görev süresi 12 yıl. Cumhurbaşkanı'nın ise 5 yıl. Belki bir Cumhurbaşkanı görev süresi içinde hiçbir AYM üyesi seçemeyecek. Cumhurbaşkanı sanki bütün AYM üyelerini değiştirecekmiş gibi bir algı oluşturmanın çok yanlış olduğunu düşünüyorum.
- HSYK'da ya da yeni adıyla HSK üzerinden büyük bir tartışma yaşandı. Gerçekten HSK'da her şey değişiyor mu?
Bakın 22 üyeli bir HSYK'mız var. 22 üye 13'e iniyor. 3 daire de 2'ye iniyor ve kurulun adındaki "Yüksek" kelimesi çıkıyor. Mevcut sistemde Cumhurbaşkanı 4 üye seçiyordu. Yeni sistemde de 4 üye seçiyor. 7 üyeyi meclis seçecek. İlk turda 600 vekilin 400'ünün oyuyla. Uzlaşamadınız ikinci turda 600 vekilin 360'ının oyuyla seçiliyor. Yine uzlaşamadılar kura çekiliyor. Hiçbir kurulun üye seçimi bu kadar itibara kavuşturulmamıştır. Parlamento seçmesin deniliyor. Bugüne kadar yargı bürokrasisi seçiyordu. Yargı bürokrasisi seçerse doğru, meclis seçerse yanlıştır demek millete saygısızlıktır. Yargı görevini yapanlar millet adına bu görevi yapıyor. Şu anda demokratik meşruiyeti daha da güçlenmektedir.
- Yeni sistemde Meclis'in gücü ve etkisi azalıyor şeklinde bir eleştiriye katılıyor musunuz?
Önce bugünkü sisteme bakmak lazım. Bugün yasama ve yürütme tam bağımsız mı? Hükümete rağmen bir karar almak mümkün değildir. Alınan kararların %99'u kanun tasarısıdır. Şu anda hükümetin sevk ve idaresi altında bir parlamento var. Bütün iktidarlar döneminde bu vardı. Yani kuvvetler ayrılığı yoktur. Şimdi ise yasama ve yürütme birbirinden tam ayrılıyor. Birbirinden bağımsız hale getiriliyor. Halk yürütmeyi ayrı, yasamayı ayrı seçecek. Güvenoyunu artık halk verecek. Bu da son derece önemlidir.
MECLİS BAKANLARI DENETLEYECEK -Bakanlar artık Milletvekili olamayacak mı? Hükümette görev alan yasamada görev alamayacak.Yeni sistemde parlamentoda kanun görüşülürken genel kurul ve komisyonda Bakan bulunamayacak. Yürütme ve yasamanın tam olarak ayrılmasını sağlayan bir sonuç doğuracak. Hükümet kanun tasarısı hazırlamayacak. Sadece bütçe kanun teklifi sunacak. Görüşmeleri milletvekilleri yapacak. Yasamanın denetimi çok daha sağlıklı işleyecek. Yazılı soru sorulan Bakan 15 günde cevap verecek. Bu da yasamayı güçlendiren bir fonksiyondur. CUMHURBAŞKANI'NIN KARARNAME YETKİSİ SINIRSIZ DEĞİL -Cumhurbaşkanı'nın kararnamelerle sınırsız bir yetkiye kavuştuğu iddiasına ne diyeceksiniz? Muhalefet, Cumhurbaşkanı'nın kararnamesi ile bütün domatesleri salatalık yapılabilir gibi bir mantıkla hareket ediyor. Akla ziyan yalanlarla kurulu bir saçmalıklar silsilesi ile karşı karşıyayız. Cumhurbaşkanı kanunla düzenlenmiş hiçbir konuda kararname çıkaramaz. Bunlar Anayasa'da belirtilmiştir. Cumhurbaşkanı sistemin tıkanmadan işlemesi için bazı konularda kararname çıkarması elbette kaçınılmazdır. Nedir bunlar? Mesela üst düzey kamu personelinin atanması ve görevden alınması konusunda. Bu doğru bir şeydir. Her gelen Cumhurbaşkanı kendi ekibi ile çalışması gerekir. Yürütme ile ilgili kriz ve kaos anlarında hızlı karar almayı kolaylaştıracak bazı düzenlemeler yapabilir. Ayrıca Cumhurbaşkanı'nın kararnameleri 3 ay içinde Mecliste görüşülmek zorunda. Görüşülmezse yürürlükten kalkıyor. Şu anda çıkan kararnamelerde böyle bir zorunluluk yok. Bu da önemli bir adımdır. SON ÇARELERİ SEÇİM ERTELENECEK YALANI! -CHP çevresi ve MHP'den ihraç edilen isimler "seçimler ertelenecek" iddiasını gündemde tutmaya çalışıyor. Buradaki amaç nedir sizce? Bir karamsarlık havası pompalanmaya başlandı. Bunlar çok nafile çabalar. CHP Anayasa Mahkemesi'ne gitmekten vazgeçince "CHP anket yaptırdı Hayır önde çıkınca AYM'ye gitmekten vazgeçti" gibi bir söylentiyi piyasaya sürdüler. Sonra Venedik Komisyonu'ndan çıkan " referandum ertelenecek" yalanı da sık sık CHP ve medyası tarafından gündeme getirildi. Bunların tamamı yalan ve psikolojik operasyonun parçasıdır. 28 Şubat'ın motor gücü CHP, mağduru da Erbakan'dır. Kılıçdaroğlu'nun oya ihtiyacı olmasa merhum Erbakan'ın anma törenine gider miydi? Bu sistem aslında Kılıçdaroğlu'nu buna zorluyor. Yeni sistem en çok CHP'yi değiştirecek. Çünkü sizin mahalleniz sizi iktidar yapmaya yetmeyecek. Herkesi merkeze, orta yola, ortak akla getirecek. Kutuplaşma ve ayrışmayı azaltacak. Bu sistemin adı bile CHP'yi değiştirmeye yetti. HALK BENCE KARARINI VERDİ -Cuma günü FETÖ'nün etkisindeki bir gazetede AK Parti içindeki kararsızlarla ilgili bir haberi manşetine taşımış. AK Parti seçmeninde hala kararsız kaldı mı? Ben meydanlardayım, halkın arasındayım. Vatandaşlarda bir kararsızlık yok. Ben çevremde kararsız görmüyorum, nerede bu kararsızlar. Benim gördüğüm evet oyları çok yüksek bir düzeyde. Kararsızların sayısının çok azaldığını düşünüyorum. Psikolojik operasyonlar sipariş kamuoyu araştırması yapanlar. 16 Nisan'da neyin ne olduğunu göreceklerdir. PENSİLVANYA MHP'DE OPERASYON ÇEKİYOR -MHP tabanını çok fire vereceğini düşünüyor musunuz? Pensilvanya'nın sevk ve idaresinde MHP'ye karşı bir operasyon yürütülüyor. Ben MHP'nin çok fire vereceğini düşünmüyorum. "Bahçeli giderse MHP'de bize yer açılır" diye düşünenler olabilir. Bunları Pensilvanya etkisi altına almış da olabilir. Ama MHP tabanının bu oyuna geleceğini düşünmüyorum. SAADET TABANI EVET DİYOR -Saadet Partisi 'Hayır' açıklaması yaptı. Taban da aynı görüşte mi? Saadet tabanının neredeyse tamamı 'Evet' diyor. Saadet tabanından genel başkan Temel Karamollaoğlu gibi düşünen tek bir kişi rastlamadım. Bazı ilçe başkanlarına "seni görevden alacağız" demişler. Onlar da buyrun gelin emanetiniz burada demiş. Merhum Erbakan bugün hayatta olsa terör örgütleriyle aynı kulvarda Hayır propagandası yapan Saadet Partisi yönetiminin yakasına yapışır "Ben sizi böyle mi yetiştirdim" derdi. Saadet tabanı onların değil Erbakan Hoca'nın izinden gidecektir. GÜÇLÜ BİR EVET BEKLİYORUM -Bir referandum tahmininiz var mı? Ben güçlü bir Evet çıkacağını düşünüyorum. Bir oran vermeyi doğru bulmuyorum. Verilen her oran vatandaşın iradesine ipotek koymaktır.