Yılda 10 milyonun üzerinde dosyanın mahkemelerin, savcıların elinden geçtiğini belirten Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "Doğru olmayan icabında 10 karar, 100 karar olabilir. Bunları elbette bir başka merciye itiraz etme imkanı var. Türkiye'de hukuk sistemi var, işliyor" dedi.
Çeşitli programlara katılmak üzere gittiği Adana'da gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Gül, "CHP'lilerin mahkeme kararlarını eleştirmesine ilişkin" bir soru üzerine, birilerinin sistematik bir şekilde hakim ve savcı olma hevesinin bulunduğunu söyledi.
Gül, hakim ve savcıların, mahkemelerin, bağımsız ve tarafsız bir şekilde kendi hallerine bırakılması gerektiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Elbette mahkeme kararları eleştirilebilir, mahkeme kararlarına itiraz yolları var. Bu itiraz yolları denenebilir ama kalkıp da bütün hakimleri 'şöyle hakimler, böyle hakimler' diye töhmet altında bırakmak büyük bir haksızlık. Bugün darbe girişiminden beri, darbecileri yargılayan, büyük bir fedakarlık içerisinde gayret eden hakim ve savcılara kimsenin haksızlık yapmasına asla izin veremeyiz. Hakim ve savcılar kararıyla konuşuyor, çıkıp bir mikrofon karşısında bir grup toplantısında ya da başka bir yerde, bir kürsüde bir mikrofona konuşabilen meslek grupları değil. Ama hakim ve savcılarımız kararıyla konuşur, kararı hatalıysa bu karara karşı itiraz yolları vardır. Elbette ben bir avukat olarak, bakan olarak katılmadığım, eleştirdiğim kararlar var, olur. Bunlar normaldir.
Yılda, 10 milyonun üzerinde dosya mahkemelerin, savcıların elinden geçiyor. Doğru olmayan icabında 10 karar, 100 karar olabilir. Bunları elbette bir başka merciye itiraz etme imkanı var. Türkiye'de hukuk sistemi var, işliyor. Bütün hakimleri savcıları, yargılamaları töhmet altında bırakmak büyük bir haksızlık olur. Böyle bir şeye asla müsaade edemeyiz. Çünkü yargı bir grubun, bir kesimin değil, bütün Türk milletinin yargısı. Yargıya bir leke gelirse, elbette bu konuda yargı, adalet duygusu gibi, bu konuda herkesin özenli bir dil kullanması gerekir. Aksi taktirde haksızlık, yargıya bu anlamda bir yargısız infaz doğru değil."
Yanlış bir durumda HSK'ye şikayet yapılabileceğinin altını çizen Gül "Suistimal edildiği, yanlış yapıldığı düşünülen konuyu HSK, müfettişler marifetiyle inceler. Yanlış yapıldığı düşünülüyorsa başsavcılığa, savcılığa şikayet edilir. 'Şu şunu yaptı, bu bunu yaptı.' Varsa elinde bir bilgi, belge gidersin savcılığa yazarsın. Kalkıp da genel, 'hakimler şöyle yapıyor, bu mahkemeler bunu yapıyor' diye orada haksızlık yapmak… Varsa yanlış yapan bir hakim, savcı onun da hesabını elbette vermesi lazım. Ama belgenizi, bilginizi savcılığa vereceksiniz, öyle kalkıp konuşmayla olmaz. Belge, bilgi, delille savcılığa müracaat edersiniz, HSK'ya müracaat edersiniz, onlar da gereğini yapar. Yapmazlarsa elbette bunun hesabı da sorulur" değerlendirmesinde bulundu.
Gül, Çiftlik Bank'ın kurucusu Mehmet Aydın'ın yurt dışına kaçmasıyla ilgili gelişmelere yönelik soruyu da şöyle yanıtladı:
"Bu konuda hukuken, yargı mercileri ellerinde hangi imkan varsa bu konuda gerekli tedbirler, tutuklamalar, gözaltılar yaptılar ve konunun başsavcılık marifetiyle gerekli titizlikle takibi yapılıyor. Bu kişiyle ilgili kaçtıysa da başka bir şey olduysa da kırmızı bülten kararı çıkmıştır. Nerede olursa olsun, uluslar arası sözleşmeden kaynaklı olarak her türlü hukuki yollara müracaat edilmiştir. Yargı makamları titizce konuyu takip etmektedirler ve umuyoruz adalet yerini bulacaktır. Bizler de konuyu takip ediyoruz ama yargı makamları kendilerine intikal eden konuyla ilgili titizlikle bu yargılamayı yapmaktadırlar."