Adalet Bakanı Gül açıkladı; Çiftlikbank mağdurlarına paraları ödenecek mi?

Adalet Bakanı Gül açıkladı; Çiftlikbank mağdurlarına paraları ödenecek mi?

On binlerce insanın mağdur olduğu Çiftlikbank ile ilgili olarak konuşan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, "Bizim çok uyanık olmamız lazım. Kandırılmaya hazır olursanız kandıracak kişiler çıkabilir" dedi. Mağduruyetlerin giderilmesi için adalet makamlarının çalışma yaptığını söyleyen Gül, Çiftlikbank'il ilgili kişilerin Türkiye'ye iade konusunda savcıların gerekli takibatı yaptığını kaydetti.

Son günlerde artan cinsel istismar ve kadına yönelik şiddet olaylarına da değinen Gül, "Adalet Bakanı: Şiddet ve istismar suçunda tolerans gösterilmemeli; kanunda değil ama uygulamada eksiklik var" ifadesini kullandı.

Gül, Eski Zaman yazarı, gazeteci Şahin Alpay, Anayasa Mahkemesi’nin ikinci kez ‘hak ihlali kararı’ vermesinin ardından tahliye edilmesine ilişkin de konuştu. Gül, "İhlalin ortadan kalkmasına yönelik mahkeme uymuştur. AYM nihai karar vermiyor, tutukluluğa dair durum tespiti yapıyor. Sanığın suçluluğuna dair kararı görevli mahkeme, istinaf ve Yargıtay erecektir. Türkiye’de hukuk sistemi işlemektedir, bu nedenle de mahkeme kararının gereği yerine getirilmiştir" diye konuştu.

Eski Zaman yazarı, gazeteci Şahin Alpay, Anayasa Mahkemesi’nin ikinci kez ‘hak ihlali kararı’ vermesinin ardından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, ev hapsi kararıyla tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. 30 Temmuz 2016 tarihinde tutuklanan Alpay yaklaşık 20 aydır cezaevinde bulunuyordu.

TIKLAYIN - Anayasa Mahkemesi'nin ikinci kez 'hak ihlali' kararı verdiği Şahin Alpay'a tahliye

 

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, CNN TÜRK'te Hakan Çelik ile Hafta Sonu programının konuğu oldu. Bakan Gül, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Adalet Bakanı Abdülhamit Gül'ün açıklamaları satır başlarıyla şöyle:

Çiftlikbank

Yargı bu Çiftlik Bank vakası üzerine titizlikle gitmektedir. Bu hususta vatandaşlarımızın daha duyarlı olması, özellikle sanal ortamlardan dolandırıcılığa bir takım kişilerin tevessül ettiğini görüyoruz. İstanbul Anadolu Başsavcılığı, bu Çiftlik Bank'ın bulunduğu yerlerin yaptığı soruşturmalar da var ama merkezi İstanbul'da olduğu için Anadolu Savcılığı soruşturmayı yürütüyor. Her türlü çalışmalar yapılıyor. Öncelikle bizim çok uyanık, titiz olmamız gerekiyor. Bu tip sanal ortamlar, bir anda türeyip de vatandaşlarımızın iyi niyetlerini sömürenlere izin vermemek lazım. Burada hukuken kayyum boyutu, uluslararası hukuk boyutunda neler yapılabilir yargı makamlarımız gereğini yapıyor. Şikayete konu olunca, çıkış yasağı konuldu. Şikayetler olunca konu yargıya intikal etti. Yurt dışı yasağı konulunca da ilgili kişinin dışarıda olduğu anlaşıldı. İlgili bakanlıkların çalışmaları sürüyor. Yargı mensuplarımız, savcılarımız konuyu titizlikle takip ediyor. İlgili kişinin Türkiye'ye iade konusunda da ne gibi imkân varsa savcılarımız gerekli takibatı yapıyorlar.

Cezaevlerinin yarısı hırsızlık ve uyuşturucu suçlularıyla dolu

Türkiye'de 5 bin 469 kişi dolandırıcılıktan, hırsızlıktan 41 bin 434 kişi cezaevinde olan kişi sayısı. Uyuşturucuda çok yoğun bir şekilde hem cezaları hem de uygulamaları artırdık. Uyuşturucu suçlarından dolayı cezaevlerinde 51 bin 359 kişi var. Cezaevinin neredeyse dörtte biri uyuşturucudan, hırsızlık ve yağmayı koyduğumuzda yarısı bu suçlardan dolayı cezaevinde. 

Hiçbir hükümet cezaevlerinin dolu olmasını arzu etmez. Biz isteriz ki hiç kimse tutuklu olmasın, mahkum olmasın. Ama bir realite var. 

"Gündemimizde af yok"

Hiçbir hükümet cezaevlerinin dolu olmasını arzu etmez. Biz isteriz ki hiç kimse tutuklu olmasın, mahkum olmasın. Ama bir realite var. Bizim cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayılarının artmasının temel nedeni, AKP hükümetlerinin öncesinde aflar ve bir takım uygulamalar nedeniyle farklı infazlar vardı. Daha önce bir cezanın infazıyla ilgili, 2005'ten sonra AKP hükümeti, daha önce yüzde 40'ını yatınca çıkabiliyordu, bu yüzde 66'ya çıkarıldı. Dolayısıyla bunun getirmiş olduğu, iki cezalar çok artırıldı. Vatandaşımızın malına, canına, hayat hakkına kim kastediyorsa cezaların artırılması, uyuşturucu, hırsızlık gibi vatandaşımızı mahallede hangi konu rahatsız ediyorsa, bunlara tahammül gösterilmiyor. Bunlardan dolayı cezaevlerinde bir artış var. Hükümetimizin gündeminde her hangi bir şekilde af bulunmamaktadır. 

Sarı taksi - Uber tartışması

Öncelikle şunu ifade etmem lazım. Adalet bir lütuf değildir, yargı organları ve bu mekanizmada bulunan herkesin neyi hak ediyorsa vermesi, görevidir. Vatandaşların ve tüzel kişiliklerin de hukuk sistemine uyması bir lütuf değildir. Bir hukuk sistemine tabiyseniz bunun gereğini yapacaksınız. Aksi takdirde hukuk devleti olmaz, anarşi, keyfilik olur. Bir başka vatandaşın hakkına tehdit oluşturur. 'Şöyle yaparım, böyle yaparım' gibi açıklamalar hukuk devletinde tasvip edilemez. O beyanlardan çok bilgim yok, genel ifadeyle söylüyorum. bu konuda suç teşkil eden husus varsa, savcılarımız gerekli çalışmayı yapmışlar ya da yapacaklardır. Bu konu yargının kendi takdirinde. Diğer husustaki tartışmalar da (Uber-Sarı taksi) çok yoğun bir şekilde arttı. İlgili bakanlıklarımız, hem ulaştırma hem Ticaret bakanlığımız takip ediyor. Açılan bir dava devam ediyor, benim bir şey söylemem de nezaket olarak etik olarak uygun olmaz. Dolayısıyla hükümetimiz, ilgili bakanlarımızla, vatandaşlarımızın hayatını ilgilendiren boyutuyla ilgileneceğiz. İstenmeyen görüntüler oluşuyor, hukuk dışı görüntüler kabul edilemez. Bir haksızlık varsa, yasa dışılık varsa gereğini yapacak ilgili mercilerdir. Bir haksızlık varsa ilgili makamlara şikayet edilir, kimse kendiliğinden 'Ben bir haksızlık gördüm, elimle düzelteyim' şeyine giremez. Ben akıllı telefonla bu tip ulaşım hizmetini kullanmadım ama etrafımda kullananlar oldu. 

"Magandalarla ilgili bir düzenleme çalışması yapılıyor"

Bazı görüntüleri trafikte görüyoruz, yolu kesiyor, silahını gösteriyor ya da düğünlerde bir takım maganda görüntüleri görüyoruz. Bir kadın sürücü, magandalar makas atıyor, yeri geliyor el freni çekip önünde duruyor; bunlar hayatı tehlikeye atacak davranışlar. Bu tür uygulamalarla ilgili de bir düzenleme düşünüyor, çalışıyoruz. Magandalara, vatandaşlara havai fişek veya kuru sıkı tabancayla vatandaşlarımızı rahatsız eden, yaşam tarzını tehdit edenlerle gili hem akademisyen görüşleri hem de ilgili birimlerimiz bir çalışma içerisinde. Ek tedbirler ve daha caydırıcı hükümler üzerine arkadaşlarımız çalışıyor.  

"Tutuklama şartları ağırlaştırıldı"

Tutuklama şartları ağırlaştırıldı. Eskiden toplumda infial yaratan fiiller tutuklama sebebiydi, bunlar kaldırıldı, tutuklama zorlaştı. Bazı vakalar meydana geliyor ve gerçekten toplumda infial yaratıyor. Bu sefer de 'Niye tutuklanmıyor?' Bu elbette bir iradedir, bu konuda eskiye dönüş, gerçekten tutuklama daha da kolaylaştırılabilir. Ama orada da 'Tutuklamalar artırıldı, herkes tutuklanıyor'. Eskiden toplumda infial oluşturan olaylar tutuklama nedeni oluşturuyordu, AB kapsamında 'tutuklama istisnadır' diye düzenleme yapıldı. Böyle olunca savcıların istemleri ve mahkemelerin tutuklama kararları daha farklı olabiliyor. Bu konuda da vatandaşların talepleri ve uygulamalar gözden geçiriliyor. 

Booking.com ve internet siteleri

Ekonomi Bakanlığımız konuyu yakınen takip ediyor, yargı süreci de devam ediyor. Elbette ticari hayatın, rekabetin önemli olduğunu düşünüyoruz. Turizme de canlılık katan bir konuydu. İlgili bakanlığımız konuyu takip ediyor, serbest rekabet ortamı önemlidir, doğrudur ama hukuk çerçevesinde de rekabetin haksızlığa uğramaması gerekiyor. 

Vikipedia gibi kapatılan internet siteleri

Elbette enformasyon, erişim, ulaşım herkesin temel hakkı aynı zamanda. Ama burada haberleşmeyle, devletin ya da ülkenin ulusal çıkarlarını da dikkate alan bir çalışma yapmak lazım. Bu bir mahkeme kararıyla yapıldı. Biz de hükümet olarak bu meselelerle gündeme gelmek istemeyiz. Ama, ilgili kurumların da Türkiye'yi töhmet altında bırakan, tanımayan bir algı oluşturacak fiilere girince de her ülkenin egemenlik hakkıdır, bunu da yargı makamları kullanıyor. Dolayısıyla şirketler bunu telafi ederse, bizim de ümidimiz odur, bunun mahkemelere yeniden müracaat ederek erişime açılması mümkündür. 

Cinsel istismar

Adana'da yaşanan hadise sonrasında gerçekten bu menfur fiille ilgili nasıl daha caydırıcı önlemler alınır bu konuda çalışma yapıyoruz. Bu arada dün Adana'daki o fiile ilgili o sanığa 51 yıl ceza verildi mahkemece ve ilk celsede karar verildi. Ben yargı mensuplarımıza da bu konuda gösterdikleri titizlik için teşekkür ediyorum. Çünkü geç gelen adalet adalet değildir... Mahkeme takdiri indirim de kullanmadı. Bu da önemli. Takdiri indirim, 62. maddedeki bu indirimlerle ilgili mahkemelerce de uygulamada aslında bazı istisnai yanlış uygulamalar var. Dünyanın her yerinde buna benzer hükümler var. Biz de istismar ve kadına şiddet hususunda asla bir tolerans gösterilmemesini bekliyoruz.

Hakim ve savcıların iyi hal indirimi konusunda bilgilendirilmesi

Türkiye'de Yargıtay içtihatları mahkemelerin genel içtihatlarına yön veren kararlardır. Burada da Yargıtay'ın ilgili dairesinin nasıl davranılmasına gerektiğine dair içtihatları bellidir. 'Kravat taktı indirim'... Böyle bir yaklaşım doğru değil, asla bir hakim de böyle karar vermez, kanunda da böyle bir ifade yazmaz. Milyonlarca dosya, mahkeme var; elbette yanlış bulduğumuz kararlar var ama ben hukuk sistemimize, mahkemelerimize güveniyorum. Mahkemede bir eksiklik olursa Yargıtay'dan, İstinaftan döner. Ama  denetimleri eksik bırakmayacağız, Akademi Merkezinde,  Yargıtay içtihatları konusunda sürekli hakim savcılarımızı eğitiyoruz. Hem meslek içi hem de meslek öncesi eğitimveriyoruz. Her türlü farkındalığı oluşturmaya gayret ediyoruz. 

Küçük yaşta evliliğe zorlanan çocuklar

Bu konuda da asla böyle bir şeyin kabulü mümkün değil. Bu çocuğa yönelik şiddet bir saldırıdır. Böyle şeylerin tasvibi mümkün değil. Hem hukuken hem de idari olarak gerekli çalışmalar yapılıyor. Aile Bakanlığımız da ilgili hususta hala müeyyide anlamında ihtiyaç varsa o konuda masamızdadır. Tolerans gösterilecek bir husus değil, en ağır şekilde üzerine gidilecek bir husustur. Aile Bakanlığı hükümetimiz adına davaya da müdahil oluyor, bir eksiklik varsa temyiz ediyor. Hükümet olarak mağdurun bir daha mağdur olmasını ortadan kaldıracak şekilde çalışmalarımız sürüyor. 

'FETÖ' davaları

'FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğu Yargıtay kararıyla sabittir. Ceza Genel Kurulu da 'FETÖ'nün silahlı terör örgütü olduğu, amacının anayasal düzeni değiştirmek olduğu, devleti ele geçirmeye dönük bir örgüt olduğu kararını verdi ve bu kesinleşti. Yargı sisteminin bakış açısı bu şekildedir. Türkiye'de hem 15 Temmuz darbe girişimini yapanlar hem de örgüt üyesi olanlarla ilgili iki ana başlık içinde yargılamalar devam ediyor. Bir fiilen katılmış darbeciler, iki bu örgütün üyeleri, yardım edenleri. Bu konularda yargı makamları taviz vermeksizin mücadeleyi sürdürüyor. Buradaki temel referans da anayasa, hukuk, adalet. 'Bu şunu yapmamıştı'... Bunun kararını biz veremeyiz, ben bile bilemem. Kararını verecek olan ilgili mahkeme, dosya kendilerinde. Mahkemeler beraat etmesi gerekene beraat, mahkum olacaklara da mahkumiyet kararı veriyor. Yanlış olduğunu düşünüyorsak da kamunun adına savcılar itiraz ediyor. Yargılamalar bitene kadar 'Herkes suçludur' diyemeyiz. O gece orada bulunanlardan, mesela erlermiş, öğrencilermiş alınmış. Ama bakıyorsunuz hiçbir şekilde fiil yoksa beraat da ediyor.

Maocu hakim örneğini anlattı

Mağduriyetler şimdi azaldı. Mahkemeler olaya karışmamışsa beraat kararı veriyor. Ama ister er, öğrenci hangi mevkide olursa olsun, darbeye fiilen iştirak etmiş, vatandaşımızı şehit etmişse de cezasını alıyor. Bizim yapmamız gereken hukuka, yargıya güven. Çok olağanüstü bir darbe girişiminden geliyorsunuz, atipik bir terör örgütü, kendini gizleyen, gizlilik içinde çalışan bir örgüt. Bakın bu konuda bir örnek; yargı içinde Maocu diye bilinen bir hakim, daha sonrasında FETÖ'cü olduğu ortaya çıkıyor. FETÖ dini kullanan bir örgüt, sorsanız yargı camiasında herkes 'Bu adam Maocu, Leninci' der, FETÖ'cü çıkıyor. Bu konuda da yargı temizlik yapıyor. Eksiklik olduğunda da bir üst mahkeme değerlendiriyor. Şu anda FETÖ'den 35 bin dolayında tutuklu var, ilk derece mahkemelerinde davalar hızla sürüyor.

Şahin Alpay'ın tahliyesi

Öncelile şunu ifade etmek lazım. Hem Anayasa Mahkemesi hem ilk derece mahkemeleri, anayasa ve kanunlarca kurulan görev ve yetkileri belirlenen mahkemeler. Dolayısıyla tüm mahkemelerin ve vatandaşların hukukun itibarını korumak görevidir. Burada anayasanın 153. maddesi gayet açık: 'Anayasa Mahkemesi kararları, yasama, yürütme, yargıyı bağlar'. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi'nin kararının bağlayıcılığı konusunda hiçbir  tereddüt bulunmamaktadır. Bu kararda iki noktayı tespit etti Anayasa Mahkemesi. Birincisi; bir hak ihlali tespit ettiğinde, sadece tahliyeyle sonuç ortadan kalkar diye bir tespite gitmiyor. Yerel mahkeme tutukluluğun devamına karar verdi ama ihlalin ortadan kalkmadığı yönünde bir karar verdi. Yani diyor ki: 'Sen tahliye ederek bu ihlali ortadan kaldırırsın'. Dolayısıyla mahkeme de tahliye ederek bu karara uymuştur.

AYM nihai karar vermiyor, tutukluluğa dair durum tespiti yapıyor. Sanığın suçluluğuna dair kararı görevli mahkeme, istinaf ve Yargıtay erecektir. Türkiye’de hukuk sistemi işlemektedir, bu nedenle de mahkeme kararının gereği yerine getirilmiştir. 

Türkiye’de bireysel başvuru hakkı aktif bir şekilde kullanılabilen etkin bir yoldur. Bireysel başvuru hakkı işlemektedir. AYM de bu konudaki kararlarını uluslararası hukuk ve anayasa çerçevesinde vermektedir. Son kararı da AYM vermiştir. Bir ihlal tespit etmiştir, yerel mahkeme de buna uymuştur. AYM gibi bir mekanizma aktif işler vaziyettedir. Böyle bir şeyin gündem olacağını düşünmüyorum. Türkiye’de hukuk mekanizması işlemektedir. 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'ye bir yaptırım uygular mı?

Türkiye'de bireysel başvuru hakkı aktif bir şekilde kullanılabilen, etkin bir yoldur. Hükümetimizin de önemli bir reform olarak getirdiği bireysel başvuru hakkı işlemektedir. Anayasa Mahkemesi de bu konuda kararlarını vermektedir. Son kararı da Anayasa Mahkemesi vermiştir. Tespitin nasıl giderileceğine ilişkin bir karar vermiştir, yerel mahkemede buna uymuştur. Türkiye'de bu mekanizma aktif işlemektedir. 

'FETÖ' tamamen temizlendi mi?

Elbette FETÖ ile mücadele konusunda her şey bitti, hepsini deşifre ettik gibi bir rahatlık asla olmamalı. Dün yapılan bir soruşturmada bir hakim adayının, hakim ve savcı sınavına çalışmak için bir araya geliyorlar, sızmaya çalışıyorlar. Ama soruşturmayla gözaltına alındılar. Her şey deşifre edildi, FETÖ'yü içeriye aldık, bitirdik diye bir rahatlığa düşmemek lazım. 40 yıllık bir örgütten bahsediyoruz, 40 günlük bir mücadeleyle bunlar sona erdirilemez. Bu konuda hukuk çerçevesinde, vatandaşına, bürokrasisine şüpheyle bakan bir yaklaşımla da değil, mücadele sürdürülecektir. 

Fetullah Gülen'in iadesi

Hukuk adına eğer gerçekten uluslararası hukuk, terörle mücadele kapsamında ilkeler dikkate alınacaksa umutluyum. Dikkate alınmasını da bekliyorum. Ama gördüğümüz tablo, Afrin'deki meseleler hususunda bakılınca meseleye hukuk değil, siyasi açıdan bakılıyor. Bu tutum devam ederse de bir terör örgütünü koruma, işbirliği görüntüsü içinde bir devlet görüntüsü oluşacaktır. Bu devlet için en istenmeyen durumdur diye düşünüyorum. Dışişleri Bakanlığımızın moderasyonunda bir heyet geldi Türkiye'ye, Adalet Bakanlığımızın da katılımıyla 'Daha nasıl bir delil, neye ihtiyaç duyuyorsunuz' diye çalışmalar yapıldı, sürdüreceğiz. Uluslararası iadelerde bir  suçu kesin olarak kanıtlamak diye bir şey yoktur. İade edilecek kişiyi alacak, yargılayacak, karar vereceksiniz. ABD-Türkiye arasındaki ilişkide de olası ve makul şüphe iade için yeterli. Türkiye'de darbe girişiminin FETÖ tarafından yapıldığı, yüzlerce binlerce itiraflar, deliller olan bir durumu yaşıyor, biliyoruz. Dolayısıyla bu konuda hukukun ve sözleşmelerin gereği iadesini bekliyoruz.

Cezaevlerinde tektip kıyafet

Bir kanun çıktı, KHK'lar Meclis'te de onaylandı. Teknik hazırlıklar devam ediyor. 

Adil Öksüz'ün iadesi

Mahkemelerimizin bir talebi oldu. Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Almanya'ya iletildi. Orada da uluslararası hukukun gereği iadesini bekliyoruz. Oradan da bize verilmeyeceğine dair bir şey söylenmedi. İadesini bekliyoruz.

Eski PYD Başkanı Salih Müslim 

Ülkeler arasında geziyor. Brüksel'deyken iade talebi olmuştu, bildirdik; Çekya'da olduğu öğrenilince hemen iade talebini bildirdik. Mahkemenin orada 'AB ülkeleri içinde gezmek koşuluyla' gibi bir kararı oldu. Bizim Güvenpark'ta çok canımızı yakan bir olayın faili bu kişiyle ilgili uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı kullanıyoruz, iadesini, bağımsız mahkemelerimizde hesap vermesini istiyoruz. Nerede olursa olsun, hangi ülkede olursa olsun... Danimarka, Almanya, Finlandiya'ya da yazıldı, Interpol'e de yazıldı. Henüz olumlu bir şey gelmedi ama hükümetimiz gerekli takibi yapıyor. Biz en son Almanya'daydı, oradan da istedik.

Arabulucu sistemi

14 bin 355 anlaşma, 6 bin 600  anlaşamama gerçekleşmiş. Bu önemli bir rakam. Birçok mahkemede davalar artık daha erken bitecek. Çalışma barışını da olumlu etkileyen bir süreç. 

Hayvan hakları ve hayvanlara şiddetle ilgili süreç

Bu konuda daha önce açıklamıştık, bir süreç var. Ete kemiğe büründürdük, barolara, üniversite ve akademisyenlere taslağı gönderdik. Kanunlar bir günlük konjonktürel değil. Bir çok boyutuyla arkadaşlarımız değerlendiriyor. Esas itibariyle daha önce hayvanlar bir mal gibi görülüyor, 'mala karşı suçlar' çerçevesinde değerlendiriliyordu. Sahipli hayvana karşı bir suç işlenirse, suç sayılıyordu. Biz bunu ister sahipli olsun, ister sahipsiz olsun, bir candır; cana karşı işlenen suç olarak düşünüyoruz. Farklı düşünen hukukçular da var ama biz burada bir farkındalık, bir can taşıyan ve insana emanet edilen varlığın korunması hususunda para cezalarını artıran, para cezaları olanların hapis cezasına dönüştürülmesini düzenleyen bir çalışma var. Kamuoyundaki değerlendirmeleri de alacağız, tam bir olgunlaşma olduğunda açıklayacağız. 

Sosyal medyada işlenen suçlar

Sosyal medyada belli kişilerin, trol diye ifade edildi, Cumhurbaşkanımız da rahatsızlıklarını ifade etti, siyaseten ya da sosyal konularda çok yanlış sözler söyleyen, paylaşanlar vra. Ama bu hukukun değil de ahlakın sorunu, biraz da hukukun sorunu. Paylaşanlardan dolayı yola çıkıp da genele şamil kılmak da yanlış olur. Nasıl olur da bir insan sevdiğini kaybeder, bundan birileri memnun olur. Bunlar insan değil zaten. Buradan kalkıp da bizim Türk milletine bunu teşmil etmek yaklaşımını da doğru buldurmuyorum. İran'daki elim kazada hayatını kaybedenlerin ailelerine de bu vesileyle başsağlığı diliyorum. Adana'daki olayda o çocuğun sağlık raporunu sosyal medyada yayınlayanlar oldu. Bu bir çocuk, büyüyecek, eğitim görecek, sosyal hayata kavuşacak. Bunları gerçekten sorumsuzca paylaşanlar var. Ama özgürlükleri koruyacak, bu gibi şeyleri de disipline edecek şekilde çalışma yapılması lazım.

Fenerbahçe-Galatasaray derbisi tahmini

Benim tahminim yine Fenerbahçe maçı alır diye düşünüyorum. Güzel, keyifli bir maç olsun diliyorum. Fenerbahçeliyim. 

Seçim ittifakı yasası

İttifak çok iyi çalışacak. Seçim daha güvenli, serbest, demokratik katılımı sağlayan çok önemli düzenlemeler geldi. Türk siyasi hayatımıza hayırlı olmasını diliyorum.