ADALET BAKANLIĞINDAN CMK AÇIKLAMASI ANKARA (A.A)

-ADALET BAKANLIĞINDAN CMK AÇIKLAMASI ANKARA (A.A) - 05.01.2011 - Adalet Bakanlığı, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (CMK) 102. maddesi kapsamındaki tahliyeler konusunda, bugün itibariyle, 5 ve 10 yıllık tutukluluk sürelerini dolduran ilk derece mahkemelerinde davaları devam eden 283 kişi ile hakkında mahkumiyet kararı verilip Yargıtay'da temyiz süreci devam eden 953 hükmen tutuklunun tahliye edilmesinin söz konusu olabileceğini bildirdi.  Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, son günlerde basın yayın organlarında tutukluluk süreleriyle ilgili haber ve yorumların geniş bir şekilde yer alması nedeniyle kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla açıklama yapılmasına gerek görüldüğü ifade edildi. Medyada yer verilen bazı haber ve yorumlarda tutukluluk süresinin uzun olmasının eleştirildiği, bu sürenin kısaltılması gerektiği görüşünün savunulduğu anımsatılan açıklamada, buna karşılık bazı yayınlarda ise davaları devam eden sanıkların tutukluluk süresini doldurup tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmalarına ''suçlular serbest bırakılıyor'' şeklinde tepki gösterildiğine ve bu durumun ''af'' gibi yansıtıldığına dikkati çekildi. Tutuklamanın, kuvvetli suç şüphesinin bulunması ve diğer bazı şartların gerçekleşmesi durumunda sadece hakim kararıyla uygulanan bir tedbir olduğu vurgulanan açıklamada, ancak davaların uzun sürmesi halinde bu tedbirin insan hakları ihlaline yol açabildiği belirtildi. Tutuklama süresinin makul olmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde öngörülen temel ilkelerden biri olduğuna yer verilen açıklamada, tutuklulukta geçen sürelerin uzunluğu sebebiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) açılan davalarda şimdiye kadar Türkiye aleyhine çok sayıda ihlal kararı çıktığı ifade edildi. Açıklamada, AİHM'de açılan davaların yüzde 14'ünün, özgürlük ve güvenlik hakkı başlığını taşıyan 5. maddenin ihlali niteliğindeki başvurulardan oluştuğu bildirildi.   Tutukluluk süresinin uzamasının insan hakları ihlaline yol açması nedeniyle 2004 yılında yapılan kanun değişikliğiyle tutukluluk sürelerine sınırlama getirildiği anımsatılan açıklamada, şunlar kaydedildi: ''2005 yılına kadar yürürlükte olan eski Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na göre alt sınırı 7 yılı geçen suçlarda tutuklama süresinin üst sınırı bulunmamaktaydı. 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Ceza Muhakemesi Kanunu'yla tutuklama süresine sınırlama getirilmiştir. Ancak devam eden davalarda sorun yaşanmaması için Ceza Muhakemesi Kanunu'nun tutuklama sürelerini düzenleyen 102. maddesinin ilgili bölümünün yürürlüğe girme tarihi önce 1 Nisan 2008'e ertelenmiş daha sonra bu tarih 31 Aralık 2010'a uzatılmıştır. Kanun koyucu, sanıkları tutuklu bulunan davaların sonuçlandırılması için 5 yılı aşkın bir süre öngörmüş olmasına rağmen özellikle yüksek yargıdaki iş yoğunluğu nedeniyle bu davalar sonuçlandırılamamış ve kanunda belirlenen süreyi dolduran sanıklar tahliye edilmeye başlanmıştır. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 102. maddesinin 31 Aralık 2010 tarihinde bütünüyle yürürlüğe girmesi sebebiyle bugün itibariyle, 5 ve 10 yıllık tutukluluk sürelerini dolduran ilk derece mahkemelerinde davaları devam eden 283 kişi ile hakkında mahkumiyet kararı verilip Yargıtay'da temyiz süreci devam eden 953 hükmen tutuklunun tahliye edilmesi söz konusu olabilecektir. Bu durum da göstermektedir ki, bazı basın ve yayın organlarında yer aldığı gibi 40 bin tutuklunun tahliye olacağı iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Öte yandan, bu şekilde tahliye edilenlerin yargılanmalarına tutuksuz olarak devam edileceği için bu durumun af olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.'' -YARGILAMA SÜRELERİ-  Davalar makul sürede sonuçlandırılamadığından sanıkların uzun süre tutuklu olarak yargılanmak durumunda kaldığı ifade edilen açıklamada, personel sayısının artırılması, Ulusal Yargı Ağı Projesi'nin tamamlanması, mevzuatın güncellenmesi ve fiziki altyapı sorunlarının ortadan kaldırılması gibi bakanlıkça yapılan çalışmalar sonucunda ceza davalarının ilk derece mahkemelerindeki yargılama süresinin yıllar itibariyle iş durumundaki artışa rağmen ortalama 250 gün olduğu bilgisine yer verildi.  Yargılamanın soruşturma süresiyle birlikte ortalama 580 günde sonuçlandığına işaret edilen açıklamada, ancak Yargıtay'daki dava sayısının çok fazla olması nedeniyle yüksek yargı mensupları ve personelinin özveriyle çalışmasına karşılık davaların kesin karara bağlanmasının geciktiği ve tutukluluk sürelerinin uzadığı belirtildi. Açıklamada, bu çerçevede, Yargıtay'da bir ceza dosyasının ortalama sonuçlandırma süresi Cumhuriyet Başsavcılığında 473 gün, ceza dairelerinde 399 gün, Ceza Genel Kurulu'nda ise 170 gün olduğu, bunların toplamının da bin 42 güne ulaştığı ifade edildi. Uzun yıllardır yargının biriken sorunlarına çözüm üretmek için bakanlıkça, günübirlik önlemler yerine ileriye dönük planlı ve kalıcı çözümler içeren çalışmalar yapıldığına yer verilen açıklamada, bu çerçevede Yargı Reformu Stratejisi ve Eylem Planı ile 2010-2014 yıllarını kapsayan Adalet Bakanlığı Stratejik Planında kapsamlı tedbirler ve projeler öngörüldüğü vurgulandı.  Açıklamada, bu proje ve çalışmalara ilişkin şu bilgiler verildi: ''-Her uyuşmazlığın mahkemelere gitmesini önlemek amacıyla, alternatif çözüm yollarından olan Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Tasarısı TBMM'ye sevk edilmiştir. -Ceza yargılamalarında uzlaşma yöntemi, 2005 yılında yürürlüğe girmiş olmakla birlikte daha da etkinleştirilmesi çalışmaları devam etmektedir. -Kamu Denetçiliği Kurumu (Ombudsmanlık) Kanunu Tasarısı hazırlanıp Başbakanlığa sevk edilmiştir. Bu kurumun faaliyete geçmesinin bir sonucu olarak yargıya gelen iş yükünün de azalacağı öngörülmektedir. -2002 yılından bu yana faaliyete geçen 130 adalet sarayı ile mevcut adliye hizmet alanı kapasitesi 4 kat artırılmıştır. Bunlara ek olarak yeni hizmet binalarının yapımları devam etmekte ve yargının fiziki alt yapısı güçlendirilmektedir. -Yargıyı hızlandırmak amacıyla son 8 yılda hakim ve Cumhuriyet savcısı sayısı yüzde 23, diğer yargı çalışanlarının sayıları ise yüzde 52 artırılmıştır. Bu sayıların AB üyesi ülkelerdeki standartlara getirilmesi yönündeki çalışmalar devam etmektedir. -Yüksek yargı organlarının talep ve ihtiyaçları da göz önünde bulundurularak yüksek mahkemelerin kapasitelerinin güçlendirilmesi için hazırlanan kanun tasarısı Başbakanlığa sevk edilmiştir. -İlk derece mahkemelerinde yargının hızlanmasında büyük rolü olan UYAP'ın yüksek yargı organlarında da yaygınlaştırılması yönündeki çalışmalar sürdürülmektedir. -İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi yönündeki çalışmalar büyük ölçüde tamamlanmıştır. Yargıtay'ın iş yükünü azaltması öngörülen bu mahkemelerin faaliyete geçirilmesi hususunda bakanlığımızca, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'ndan talepte bulunulmuş ve konu Yüksek Kurul tarafından değerlendirmeye alınmıştır. -Denetimli serbestlik etkinleştirilirken, elektronik izleme sisteminin uygulamaya geçirilmesi amacıyla kanun tasarısı hazırlanmaktadır.''  Yapılan tüm bu çalışmaların Adalet Bakanlığının yargılamanın hızlandırılması ve güven veren bir adalet sisteminin oluşturulması amacıyla üzerine düşeni yapmaya devam ettiğini gösterdiği belirtilen açıklamada, ''Söz konusu sorunların çözümü için yargılama faaliyetini yürüten bütün kurumların inisiyatif alması, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi ve etkili sonuçları hedefleyen yapıcı bir işbirliği içinde olması büyük bir önem arz etmektedir'' denildi.