Adalet Nöbeti ‘prova' yaptı: Özgürlüğü birlikte kutlayacağız

Adalet Nöbeti ‘prova' yaptı: Özgürlüğü birlikte kutlayacağız

Cumhuriyet gazetesi tutuklu İcra Kurulu Başkanı ve avukat Akın Atalay’ın 48 haftadır “Adalet Nöbeti” tutan meslektaşları ve dostları 9 Mart’taki duruşma öncesi bir araya geldi. Akın Atalay ve Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'nun mesajlarının da okunduğu gecede avukatlar, “Akın ve gazeteci arkadaşlarımızın tahliyesini de kutlayacağız. Bu provası” dediler.

33 yıllık avukat Akın Atalay, 25 yılı aşkın süredir Cumhuriyet gazetesinin avukatlığını üstleniyor. Atalay, 31 Ekim 2016’da başlayan Cumhuriyet operasyonu sırasında Tarık Akan’ı anma programına katılmak üzere yurtdışında bulunuyordu. Soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılmasının ardından Türkiye’ye döndü ve kaçma şüphesinin bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.

Atalay’ın meslektaşları onun nezdinde "haksız tutuklamalara" karşı durmak için 6 Nisan 2017’de “Adalet Nöbeti” tutmaya başladı. Her perşembe tutulan nöbet, farklı siyasi görüşlerde, farklı şehirlerdeki avukatlar bir araya gelirken, bu birliktelik “çoban ateşi” şeklinde nitelendirildi. 48 hafta önce başlayan nöbetin ilk zamanlarında avukatlar ellerinde Akın Atalay ve sonradan tahliye edilen avukatlar Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör’ün fotoğraflarını taşıyordu. Geçen süreçte bu fotoğrafların yanına diğer tutuklu avukatların fotoğrafları da eklendi. Avukatlar, geçen hafta cuma günü meslektaşalrının özgğrlüğü için bir araya geldi.

Cumhuriyet'ten Canan Coşkun'un haberine göre buluşmada tutuklu Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’nun mesajı okundu. Sabuncu mesajında, “Ferzan Özpetek’in filmlerinde yüzümde hep tebessümle aynı sahneleri seyrederim. Kalabalık sofralarda dostlar bir arada. Bu akşam siz yine bizim için, dostluk için, dayanışma için bir aradasınız. Siz benim avukat dostlarım değil, eğer kabul ederseniz benim kalabalık ailemsiniz” sözleri yer aldı.

Atalay’ın mesajının sonundaki, “Bir maniniz olmazsa, cuma günü Silivri’ye duruşmaya da bekleriz” cümlesi dikkatleri çekti.

"Doğum gününü birlikte kutlarız"

Yalçın Yardımcı: İstanbul’a tayin olduğumda hafta sonları Akın ile görüşebileceğim için sevinmiştim. Ben geldim, Akın tutuklandı. Bizim için çok acı bir şey. Akın okuldayken bizim idolümüzdü. Akademisyen olmasını çok istemiştim. Bu kadar zeki bir insanın 1.5 yılını heder ettiler. Dostumuzdan mahrumuz, en çok ona üzülüyorum. Bunu yapanlar da hiçbir suçu olmadığını biliyorlar ve bile bile içeride tutmak için saçma sapan gerekçeler buluyorlar. 9 Mart’ta Silivri’ye gideceğim. 10 Mart Akın’ın doğum günü. Umarım birlikte kutlarız.

"Tahliyesini de kutlayacağız"

Efsun Aytan Işıktaş: Akın’ı sık görmeye çalışıyorum cezaevinde. O çok özel ve değerli bir insan. Moralim bozuk bir şekilde “Ne zaman bitecek bu işler” dediğimde “Ne diye üzüyorsun kendini, boşver” diyerek moral veriyor. Tahliyesini de kutlayacağız. Bu provası. Hep beraber şarkılar söyleyeceğiz.

"Tutarlı ve mantıklı gerekçe yok"

Oktay Uygun: Ben avukat olmadığım için yanına hiç gidemedim. Eşim aracılığıyla haber alıyoruz. İçeride mi olmak dışarıda mı olmak üzücü diye düşünüyorum. Dışarıdakiler de özgür değil, büyük tehlikeler ve risklerle karşı karşıya. Hiçbir tutarlı, mantıklı bir gerekçe bulamıyorsunuz. Niye tutuklu yargılanıyorlar? Bir hukukçu olarak cevap veremiyoruz. Bir öfke de var buna. Hem kişisel üzüntü benimki hem de Türkiye’de demokrasi standartların bu kadar düşmesinin üzüntüsü.

"Nöbet aramızdaki dayanışmayı artırdı"

Evren İşler: Hepimiz onların emaneti olan davaları takip etmek zorundayız. Adalet Nöbeti’ne yol açtı bu tutukluluk. Adalet Nöbeti aramızdaki dayanışmayı, bir araya gelişi biraz daha artırdı. Adalete olan ihtiyacımızı her hafta söyleyerek bunun aslında ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu, avukatlar için olduğundan çok daha fazla halk için ne kadar önemli bir arayış ve talep olduğunu her hafta hatırlatıyoruz, hatırlıyoruz.

"Bir gün içeride oluşu 10 Akın’lık boşluk"

Cengiz Babalık: Akın benim 40 yıllık arkadaşım. 40 yıldır birçok şey paylaştığımız bir arkadaş. Asıl sıkıntılı olan biz değiliz. Akın’sız ne düşünüyoruz ne hissediyoruzun bir önemi yok. Biz dışarıda bir şekilde atlatıyoruz. Ancak Akın bizsiz ne yapıyor? Bunu daha çok düşünüyorum. Akın burada olmalıydı. Bu insanların arasında olmalıydı. Dışarıda bir gün kalabilmesi için onun yerine bir hafta içeride kalmayı çok isterdim. O şu anda dostlarından yoksun. Yanımızda olmayışı, onun her 1 gün içeride oluşu dışarıda 10 Akın’lık boşluk yaratıyor bizde.

"Adalet için mücadele azmimizi yükseltiyorlar"

Özgür Altun: Biz haftada bir nöbet tutuyoruz. Onlar 7 gün 24 saat nöbetteler orada. Tüm Türkiye’de yaşanan adaletsizliğin sembolü olarak oradalar. Hepimizden çok daha anlamlı bir nöbet tutuyorlar. Biz sadece onların tuttuğu nöbeti hatırlatmak için nöbet tutuyoruz. Bir kutupyıldızı gibi hem bizim adalet için mücadele azmimizi yükseltiyorlar hem de herkesin yüzüne bu ülkede nasıl adaletsiz bir sistem oluştuğunu en basit siyasal menfaatlar için en yüce adalet kavramlarının nasıl feda edildiğini insanların yüzüne çarparcasına gösteriyorlar.

"Değişik gruplardan meslektaşlar bir arada"

Uğur Yetimoğlu: Muhabbette biri eksik olunca tamamlanmaz ya öyle bir buruk eksiklik var. Bir yandan da çoğaldık. Bu da Akın’ın yanımızda olmayışının sıkıntısına katlanmayı kolaylaştırıyor. Vesile oldu bu birlikteliğe. Adalet Nöbeti birlikteliğinin çok önemli sonuçları var. İstanbul Barosu’nda değişik gruplarda birçok meslektaş aidiyetlerini bir kenara bırakarak bir araya geldi. 78 kuşağı yeniden canlandı, toparlandı.

"Hepimiz adına bedel ödüyor"

Taner Oğuzgiray: Akın bizim 40 yılı aşkın süredir dostumuz. Yaklaşık 1.5 yıldır tutuklu olması bizlerde kızgınlıkla karışık üzüntü hissettiriyor. Hepimiz adına bir bedel ödediğini biliyoruz. En kısa zamanda özgürlüğüne kavuşmasını diliyorum.

"Akıldışı suçlama öfke yaratıyor"

Cemal Polat: Ruh halim isyan ve öfkeyi barındırıyor. İsyanım böyle haksız bir şekilde içeride tutanlara. Onlara yöneltilecek en uzak suçlama FETÖ suçlaması. FETÖ ile 180 derece zıt fikirlere sahip insanlar. Akıldışı bir şekilde FETÖ’cü olmakla suçlanıyorlar. Öfke de bundan geliyor.