Adalet Yürüyüşü ne kadar destek buldu?

Adalet Yürüyüşü ne kadar destek buldu?

Hürriyet gazetesi yazarı Deniz Zeyrek,  İstanbul Ekonomi Araştırma ekibinin yaptığı ankette CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 432 kilometre yol yürüyerek 25 günde bitirdiği Adalet Yürüyüşü'nün  yüzde 43 evet ile desteklendiğini söyledi. Zeyrek ankette yüzde 53.5 hayır oyunun çıktığını da ifade etti. Zeyrek, yürüyüşün 'Hayır' cephesini "Diri" tuttuğu görüşünü de dile getirdi.

Zeyrek'in Hürriyet gazetesindeki yazısı ( 10 Temmuz 2017) şöyle:

Ne yalan söyleyeyim...

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Haziran günü CNN Türk’te Şirin Payzın’a “Yarın, 11.00’de Güvenpark’tayım. İstanbul’a yürüyeceğim” dediğinde “Zor iş, yapamaz, yalnız kalır” demiştim.

Yaptı.

69 yaşında, ortalama 30 derece sıcaklıkta (bazı günler 40’ı buldu, bazı günler yağmur altında kaldı) tam 432 kilometre yürüdü.

Yalnız da kalmadı. Sadece yürüyüşün 24’üncü gününde kendisine 40 bine yakın insan eşlik etti.

9 Temmuz 2017 günü de (dün) Maltepe’de yüzbinlerce insan tarafından karşılandı.

Türkiye ve dünya siyasi tarihine de önemli bir rekorla adını yazdırdı.

HAYIR CEPHESİNİ DİRİ TUTTU

Peki yürüyüş ve miting neye yaradı?

Bu soruya bir araştırmanın somut verilerini paylaşarak yanıt vereyim.

Kaynağı, Sinan Ülgen’in yönetim kurulu başkanı olduğu İstanbul Ekonomi Araştırma ekibi.

Soru şu: “Adalet yürüyüşüne destek veriyor musunuz?”

Ankete katılanların yüzde 43’ü “Evet, destekliyorum”, yüzde 53.5’i “Hayır, desteklemiyorum” demiş. Yüzde 3.5 cevap vermemiş.

Deneklerin oy verdiği partilere göre sonuçlar şöyle:

AK Parti: Yüzde 88 “hayır”, yüzde 10 “evet”.

CHP: Yüzde 87 “evet”, yüzde 8 “hayır”. (CHP’de yüzde 4’lük bir ‘fikrim/cevabım yok’ kitlesi var.)

HDP: Yüzde 83“evet”, yüzde 14 “hayır”.

MHP: Yüzde 50 “hayır”, yüzde 43  “evet”. (MHP’de fikri ya da cevabı olmayanların oranı yüzde 7)

16 Nisan referandumda “evet” ya da “hayır” diyenlerin bütün partiler içindeki oranı ile yürüyüşe destek verenlerin oranı birbirine çok yakın. AK Parti seçmeninin yüzde 10’unun referandumda “hayır” dediği iddia edilmişti. Şimdi de yüzde 10’unun yürüyüşe destek verdiği söyleniyor. MHP’de ise durum biraz değişmiş. Referandumda “hayır” diyenlerin oranı yüzde 60’ın üzerindeyken, yürüyüşe destek yüzde 43’te kalmış. Bunun iki muhtemel gerekçesi var:

Birincisi, referandum sonrasında kamuya eleman alımlarında ve terfi, atama işlerinde MHP’lilere de yer verilmesi. Son valiler kararnamesinde ülkücü kökenli kamu yöneticilerin atanması, HSK oluşumunda, son yargı kararnamelerinin hazırlanmasında MHP yönetiminin isteklerinin yerine getirilmesi dikkat çekmişti.

İkincisi, yürüyüşe HDP’nin açık destek vermesi, bazı ünlü HDP’lilerin kortejde boy göstermesi.

CHP’nin oyu yüzde 25 civarındayken Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne halkın yüzde 43’ünden destek alması, 16 Nisan’da ortaya çıkan “hayır”cephesini de diri tutmayı başardığını gösteriyor.

MAKUL TALEP DESTEĞİ ARTIRDI

Peki, Cumhurbaşkanı, Başbakan, AK Partinin önde gelenleri  ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yürüyüşe destek veren herkesi FETÖ ve PKK ile yan yana gösterirken, hain ilan ederken yürüyüşün bu kadar destek görmesi neye bağlı?

Ankara’da Tunalı Hilmi Caddesi’nde yürürken AK Parti’de bakanlık da yapmış ünlü bir siyasetçiyle karşılaşmıştım. Sohbet sırasında, Türkiye’de adalet talebinin karşılığı olduğuna dikkat çekmiş ve Kılıçdaroğlu’na destek vermişti. Üstelik AK Parti içinde yalnız olmadığını da söylemişti. Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşüne karşı çıkan AK Partililer bile “Türkiye’de adalet sorunu yoktur” diyemiyorlardı. 

Ankara’da kiminle konuşsam, Kılıçdaroğlu’nun yürüyüşün meşruluğunu korumak için gösterdiği çabayı takdir ediyordu. Bir başka unsur, eylem boyunca “hak, hukuk, adalet” dışında bir talebin dile getirilmemesiydi. Kılıçdaroğlu’nun dünkü mitingde sadece “adalet” yazan pankart, bayrak ve Atatürk posterine izin vermesi de bu çabasının bir parçasıydı.

Martin Luther King, “adalet gibi bir amaca yönelik her adım, fedakârlık, cefa ve mücadele gerektirir. Bir de adanmış bireylerin bitmek bilmeyen çabası ile tutkulu girişimini” demiş.

69 yaşında bir insanın, çöl sıcaklarında Ankara’dan İstanbul’a 600 bin adım atması gibi “makul  görünmeyen” bir eylem biçimi, ancak ve ancak “adalet” gibi “makul bir amaç” ile uğruna ortaya konulmuş büyük fedakârlık ve çaba sayesinde geniş kitlelerin gözünde “makul” görülebilirdi.

Öyle de oldu.