HaberTürk yazarı Muharrem Sarıkaya, ABD'nin Adana Konsolosluğunda politik işler danışmanı ve tercüman olarak görev yaparken, "silahlı terör örgütüne üye olmak" iddiasıyla tutuklanan Hamza Uluçay'ın durumunu hakkında bir yazı kaleme aldı. Sarıkaya ABD'nin Türkiye hakkındaki tutumuna dikkati çekerek, "Uluçay hakkındaki gelişme bana Rahip Brunson davasını anımsattı" diye yazdı.
MARDİN 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan ABD'nin Adana Konsolosluğu'nda politik işler danışmanı ve tercüman olarak görev yapan Hamza Uluçay'ın dünkü duruşmasında tahliye talebi reddedildi. Duruşma 9 Ocak'a ertelendi.
Sarıkaya'nın "Washington’un beklediği…" başlığıyla (8 Kasım 2018) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Ankara’nın bu konudaki tutumu da iki gündür yapılan açıklamalara yansıdığı gibi net olmuş.
Peki, ABD ile bunun dışındaki konularda bir uzlaşı zemini yakalandı mı?
Konunun etkin ve yetkin kesimine soruyu yönelttiğimde "PKK ile ilişkileri nedeniyle Türkiye’de tutuklu olan ABD personelinden bazılarının davalarını takip etmemi" önerdi.
Küçük bir tarama yaptığımda da karşıma dün Mardin 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan ABD’nin Adana Konsolosluğu politik işler danışmanı ve tercümanı Hamza Uluçay’ın davası çıktı.
Uluçay ve avukatlarının talebi doğrultusunda Şubat 2017’den bu yana devam ettiği şekilde tutukluğun devamına karar verilmişti.
Mahkeme’nin dünkü kararı da benzer yönde oldu ve tutuklu Uluçay ile birlikte yargılaması devam edenlerin davası 9 Ocak tarihine ertelendi.
Bu gelişme bana Rahip Brunson davasını anımsattı…
O dönemde de Ankara’daki sohbetlerde hep bırakılacağının altı çizilmiş, ancak mahkeme birkaç kez davayı öteleyip, talebi reddettikten sonra kararını verip serbest kalmasını sağlamıştı.
Benzer durum Uluçay için de söz konusu olur mu; buna ancak yargı karar verir…