Aday 'tıklaması' tutmadı

Aday 'tıklaması' tutmadı

Avrupa Yeşilleri kasım ayında Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılacak dört liste başı adayı tanıttıklarında neşeleri yerindeydi. İki ay sonra sonuç açıklandığında ise yüzleri oldukça asıldı. Oylamayı kazanan Franziska Keller ve Jose Boye bile kazandıklarına sevinemediler. İnternet üzerinden yapılan "ön seçim" seçmeni seferber etmek için düşünülmüştü ama dört aday arasından ikisinin liste başına çıkarıldığı oylamaya 375 milyon seçmenin bulunduğu Avrupa Birliği ülkelerinden sadece 22 bin kişi katıldı.

En az yüz bin kişinin katılmasını hedefleyen Yeşillerin "demokratik açılımı" fiyaskoyla sonuçlandı.

Avrupa Parlamentosu Yeşiller Grup Başkanı Reinhard Bütikofer yine de oylama sonucuna toz kondurmuyor ve önemli bir trendin farkına varan ilk parti olduklarını söylüyor.

Bütikofer "Önümüze hırslı bir hedef koyduk. Seçmenle siyasi kurumlar arasındaki uçurumu kapatmak istiyorduk ve bunu başardık. Aynı zamanda bütün Avrupa’yı ilgilendiren konulara daha fazla ağırlık verilmesini de amaçlıyoruz" diyor.

Siyasi öncelikler

İnternet kanalıyla aday belirleme formülü oldukça yeni. En az 16 yaşındaki Avrupa Birliği uyruklular üç ay boyunca aday adaylarını tanıma fırsatını buldular ve partili olup olmadıklarına bakılmaksızın oturdukları yerden bilgisayarlarıyla oy kullandılar.

İnternet oylamasına İtalyan Monika Frassoni ve Fransız Jose Bove ile Alman Rebecca Harms ve Franziska Keller katıldı. Hiç tanınmayan bu simaların Avrupalı seçmenin ilgisini çekmesi oldukça zordu. Siyasi programları birbirine benzeyen ve sadece öncelik sıralamaları farklı olan adaylardan Rebecca Harms enerji politikasıyla nükleer enerji karşıtlığını öne çıkarırken, Franziska Keller mülteci politikası ve dış ticarete öncelik veriyor. Jose Boyer’in önceliği tarım politikasında. Monika Frassoni ise ulus devlete daha fazla ağırlık kazandırılmasını savunuyor.

Tanıtım zayıf

Siyaset bilimci Kai Arzheimer katılma oranının son derece düşük olmasına rağmen Avrupa Yeşilleri’nin ilginç bir deneme yaptıklarını ve bilgisayarla siyasete katılımın doğru yolda atılmış bir adım olduğunu söylüyor. ArzheimerYeşillerin enteresan bir deney başlattığını ve ilk denemeye fazla ilgi gösterilmemiş olmasında şaşılacak bir şey olmadığını söylüyor.

Seçim araştırmacısı olan Arzheimer, Yeşiller’in internet sitelerine düzenli olarak girmeyenlerin bu oylamadan haberdar olamadıklarını, yani kampanyanın iyi tanıtılmadığını belirtiyor. Siyaset bilimci "Bu kampanyanın amacı ilgi uyandırmaktı. Sonuç arzulandığı gibi olmadı. Avrupa Parlamentosu seçim kampanyasına katılacak isimlerin çok daha önce tanıtılması gerekirdi. O zaman, Avrupalılara en ön saflarda mücadele edecek isimleri belirleme fırsatı tanındığı söylenebilirdi" açıklamasını yapıyor.

Yasal sakıncalar

Seçmenin siyaset bezgini olmayıp eskiye nazaran daha fazlasını talep ettiğini söyleyen Kai Arzheimer "Seçmen daha fazla söz sahibi olmak istiyor ama bu isteğinin peşinde koşup koşmadığı ayrı bir konu" diyor. Alman seçim araştırmacısı özellikle Almanya’da internet oylaması yapmanın diğer Avrupa ülkelerine göre daha zor olduğunu saptamış.

Arzheimer “Bu yöntemin Almanya’da yer etmesi zor olacak. Kuzey Avrupa ve Baltık ülkelerine kıyasla bizde internet daha az kullanılıyor. Çoğu Alman ya böyle bir imkândan yoksun ya da internet bağlantısını bu gibi alanlarda kullanmaya meyilli değil. Önümüzdeki yıllarda durum değişebilir. Ancak şimdilik bu alanda oldukça gerideyiz. Bunun birtakım yasal sakıncaları da var. İnternet oylamasının gerçekten güvenilir olup olmadığı, hile karıştırılmayacağının yüzde yüz garanti edilmesi ve oy kullananın gizliliğinin korunması gibi hususlara açıklık getirilmesi gerekiyor” şeklinde konuşuyor.