ADD’den Erdoğan, Bakanlar ve GSM operatörleri hakkında suç duyurusu

ADD’den Erdoğan, Bakanlar ve GSM operatörleri hakkında suç duyurusu

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili suç duyurusunda bulundu.

ADD, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bakanlar Süleyman Soylu, Adil Karaismailoğlu, Mustafa Varank, Murat Kurum, Hulusi Akar ve Fahrettin Koca ile 10 ilin tüm Vali ve Kaymakamları, GSM operatörleri ve soruşturma aşamasında tespit edilecek müteahhitler ve yapı denetim sorumluları hakkında soruşturma açılarak kamu davası açılması talep edildi.

Sözcü'de yer alan habere göre, ADD adına Avukat Dorukcan Davutoğlu tarafından Ankara Cumhuriyet Savcılığına iletilen dilekçede şu ifadelere yer verildi:

"Kasten, ihmal suretiyle görevini yerine getirmedi"

“Müvekkil dernek Genel Başkan ve yöneticileri tarafından deprem bölgesinde yapılan incelemelerde; özellikle depremin ilk saatinde göçük altında kalan çok sayıda vatandaşın yakınlarının kendi imkanlarıyla kurtarma çalışmasına giriştiklerini, kurtarılan insanların soğukla mücadele etmek zorunda bırakıldıklarını, barınma ve tuvalet gibi temel ihtiyaçların karşılanmaktan çok uzak olduğunu, hijyeni sağlamaya yönelik bir çaba olmadığından salgın hastalık gibi olası felaketlerin göz ardı edildiğini, müvekkil dernek başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları ile gönüllü vatandaşlar sayesinde yemek ve su ihtiyacına cevap verilmeye çalışıldığını gözlemlemişlerdir.

Burada, önemle vurgulamakta fayda vardır ki, ülkemiz deprem kuşağında yer almakta olup, buna ilişkin önlemleri almak, kanuni düzenlemeleri yapmak, felaketin gerçekleşmesi durumunda anında müdahale edebilecek sistemleri kurmak, bu sistemleri işlevsel halde tutmak, vatandaşların ve hatta tüm canlıların enkazdan kurtarılmaları başta olmak üzere soğuktan ve açlıktan ölmemelerini, salgın hastalık ile mücadele etmemelerini, evsiz ve yurtsuz kalmamalarını, yakınlarının cenazelerine ulaşabilmelerini ve birbiriyle iletişim halinde kalmalarını sağlamak konusunda mükellef olan kişiler işbu dilekçenin başında belirtilen kamu görevlileri olup, yasaların gereğini kasten ve/ veya ihmal suretiyle yerine getirmemişlerdir.

"Deprem haritasını 2018'de yayınladı"

Türkiye Deprem Tehlike Haritası, 18 Mart 2018 tarihinde yayınlanmış olup, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu düzenlemenin Bakanlar Kurulu kararı şeklinde ihdas edildiği, Bakanlar Kurulu'nun kararnamesine ek karar olarak tanzim edilerek, Cumhurbaşkanı sıfatıyla Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalandığı görülmektedir. Anılan kararın ekinde Türkiye deprem tehlike haritasının fiziki harita biçiminde yayımlandığı, fay hatlarının koyu renklerle gösterildiği, devamında fay hattındaki deprem bölgelerinin tek tek koordinatlarıyla verildiği ve deprem olasılıklarının hesaplanarak tablolaştırıldığı görülmektedir. Harita ve koordinat sistemi içinde 06.02.2023 tarihinde gerçekleşen depremin yaşandığı tüm bölgelerin de yer aldığı görülmektedir.

"Gizli sır peşindeler"

Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 1. Maddesi, devlete ve onu temsil eden idarelere, yalnızca afet sonrasında yapılacak işleri ve yardımları değil, ‘zarar görmesi muhtemel yerlerde' afetten önce tedbir alma yükümlülüğü de yüklemekteyken; vatandaşlar devletin yerine getirmediği tüm sorumlulukları kendi yetersiz imkanları ile yerine getirmek zorunda bırakılmış, işbu sorumlulukları yerine getirmesi gerekenler ise kader planı çerçevesinde gizli bir sır peşinde oldukları açıklamıştır.

"23 yılda 6 imar affı çıkarıldı"

Kaldı ki, yerli ve yabancı birçok bilimi insanı, 1999 depreminden bu yana ülkemizin fay hatlarını incelemiş, olası bir Marmara ve Güneydoğu depremi konusunda defalarca uyarılarda bulunmuş, çeşitli tarihlerde ilgili mercilere raporlar sunmuş, buna ilişkin sayısız televizyon programında yetkililere seslenmişken, aradan geçen 23 yılda Cumhurbaşkanı öncülüğünde altı kez imar affı çıkarılmış, belediyelerin bina denetim ve yıkma yetkileri sınırlandırılmış, rant uğruna vatandaşların canına kast edilmiş, en azından felaket sonrası müdahale edeceğine güven duyulan kurumların ise içi boşaltılarak etkisiz halde bırakılmıştır.

"Görevi kötüye kullanma suçu işlendi"

Cumhurbaşkanı ve tüm bakanlar, Türk Ordusu başta olmak üzere AFAD ve Kızılay gibi kurumların sevk ve denetiminden sorumlu oldukları malumunuzdur. Dolayısıyla, kanun ve ilgili düzenlemeler karşısında görevinin öngördüğü usul ve esaslara aykırı hareket ederek cezai sorumluluk altına girilmiş, TCK. M. 98’de düzenlenen ‘yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi', TCK m. 257’de yer alan ‘Görevi Kötüye Kullanma' suçları işlemiştir.

"Hakaret suçu"

Türk Halkı büyük bir dayanışma içinde acılarını sarmaya çalışırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere bazı yetkililer vatandaşları hedef alarak ‘Günü geldiğinde şu anda tuttuğumuz defteri açacağız, sosyal kaos çıkarmaya çalışanları belirleyip, gerekli işlemleri yapacağız' söyleminde bulunmuş, bu kapsamda ‘tehdit' suçunu, aynı şekilde yardım için canla başla çalışan insanlara ‘Bazı haysiyetsiz, namussuz kişiler kampanya yaparak asker görevlendirmediğimiz gibi yalan yanlış iftiralar atıyorlar. Bizim askerimiz şereflidir, jandarmamız şereflidir, polisimiz şereflidir ama biz bu şerefsizlerin ağzına meze yaptırmayız' diyerek ‘hakaret' suçunu işlemiştir."