Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Samsun Şube Başkanı Işık Özkefeli'ye yaptığı Deniz Gezmiş paylaşımı nedeniyle soruşturma açıldı. Açılan soruşturma devam ederken ikinci soruşturmanın iddianamesi Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.
ADD Samsun Şube Başkanı Işık Özkefeli, 6 Mayıs 1972'de idam edilen Deniz Gezmiş'in ölüm yıl döneminde sosyal medya hesabından, “Vatan sevdaları tam bağımsız Türkiye idealleri Antiemperyalist oluşları nedeni ile suçlu idiler! Yaşasın tam bağımsız Türkiye ve bu yolda mücadele edenler. Üç fidan. Üç cesur yürek. 6 Mayıs 1972’de katledişlerinin 49. yılında saygı ile anıyoruz. Deniz Gezmiş̧, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan” diye yazdı.
Benzer iki paylaşım daha yapan Özkefeli hakkında Samsun Cumhuriyet Başsavcılığı 24 Mayıs’ta soruşturma açtı.
Hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan soruşturma açılan Özkefeli, Samsun Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubeye giderek ifade verdi. Sosyal medya paylaşımlarında iddia edilen suçu asla işlemediğini, hiçbir Atatürkçünün bu suçu işlemeyeceğini, paylaşımlarının anayasada belirtilen düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kanaatlerini özgürce açıklamak olduğunu söyledi.
Bu paylaşımları her yıl ölüm yıldönümünde binlerce sosyal medya kullanıcısı gibi kendisinin de yaptığını, daha önce böyle bir şeyle karşılaşmadığını, terörle yakından uzaktan ilgisi olmadığını sadece 49 yıl önce idam edilerek ölen üç genci anmak için paylaştığını ifade etti. Ancak, bu soruşturma devam ederken başka bir soruşturma açıldı. İlkinin önüne geçen bu soruşturma 12 Temmuz’da hazırlanan iddianame ile Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi de ceza davasına dönüştü.
Hakkında açılan soruşturmayı değerlendiren ADD Samsun Şube Başkanı Işık Özkefeli, şunları söyledi:
"Deniz Gezmiş ve arkadaşları 12 Mart askeri cunta döneminin vesayeti ve emrindeki bir askeri mahkemenin aldığı kararla işledikleri fiillerle orantısız ve adil olmayan bir şekilde cezalandırılmıştır. Ben de bunu, askeri mahkeme kararını anayasadan aldığım ifade özgürlüğü hakkıma dayanarak eleştiriyor, kınıyor ve reddediyorum.
Hiçbir paylaşımımda hiçbir örgütün adı, hiçbir örgütün amblemi, işaretleri, renkleri veya bunu ima eden, herhangi bir şey bulunmamaktadır. Ben henüz 24 yaşında iken tarih sahnesinden silinen, halen etkili ardılı bulunmayan ve Emniyet Genel Müdürlüğünce listelenen aktif terör örgütleri arasında adı bulunmayan, kısacası var olmayan bir örgütün propagandasını yapmam ne kadar mümkün ve mantıklıdır?
Paylaşımlarımda, ‘Biz Mustafa Kemal gençliği olarak, saptırılan devrimi rayına oturtmaya azimliyiz, kararlıyız. Bugün başlayan yürüyüşün amacı budur’ açıklaması ile 30 Ekim 1968’de İstiklal Marşı okuyarak ve Türk bayrağı açarak Samsundan başlattıkları ‘Tam bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal Yürüyüşünü öne çıkardım.
Bu yürüyüş bugünün şartlarında bile yapılması zor barışçıl ve demokratik bir eylemdir. Tüm paylaşımlarım Atatürkçülük ve bu düşüncenin esası olan tam bağımsızlık ve antiemperyalist duruş çerçevesinde, bu duruşu o dönemde mücadeleleri yapmış gençler adınadır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ideallerini devam ettirme amacı içinde olan birini anmanın suç olarak görülmesi oldukça vahimdir."
Tutanakta gösterilen tüm paylaşımların Atatürkçü düşüncenin tam bağımsızlık ilkesi ile örtüştüğünü dile getiren Özkefeli, şu ifadeleri kullandı;
Diğer bir husus ise 2016 yılından beri başkanlığını yürüttüğüm ADD Samsun Şubesinin adının dayanaksız bir suçlama ile kirletilmek istenmesine ve terör ile yan yana gösterilmesine duyduğum üzüntüdür. Her türlü siyasi ön yargı bir tarafa bırakılarak, açık bir akıl ve mantıkla bakıldığında bu paylaşımların bir suç unsuru taşımadığı sabittir.
Sosyal paylaşım sitelerinde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına atfedilen yüzlerce sayfa göreceksiniz. Kitap satış sitelerinde ve kitapçılarda yüzlerce onları anlatan kitap bulacaksınız. Eski futbolcu Rıdvan Dilmen, Cumhurbaşkanı için ‘Parkasız Deniz Gezmiş’ benzetmesi yapmasına dayanarak cumhurbaşkanına hakaret veya Örgüt propagandası yapmaktan açılmış bir davada da yoktur.
Yenilenen İstanbul seçimlerinde terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan'ın TRT Kurdi'ye çıkartılmasıyla ilgili yapılan suç duyurusu hakkında savcılık, ‘soruşturma yapılmasına yer yok' demiştir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Öcalan'ın TRT'ye çıkartılması ve Abdullah Öcalan'ın mesajının Anadolu Ajansı'nda yayınlanmasını ‘ifade özgürlüğü' kapsamında değerlendirilmiştir.
Bu suçlamayı kesinlikle reddediyorum. Ben anayasada belirtilen düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında kanaatlerimi özgürce açıkladım ve bu benim hakkımdır."