Resmi olmayan sonuçlara göre Recep Tayyip Erdoğan'ı yüzde 52'ye yakın oy oranıyla Cumhurbaşkanı koltuğuna taşıyan seçimlerin kaybedeni büyük anket firmaları oldu. Daha önceki seçimlerde çoğu kez sonuca yakın tahminler yapan A&G, Konda, Polmar gibi şirketlerin anketleri bu kez gerçekleşen sonuca oranla 3-5 puanlık sapmalar yaşadı. Konda'nın Genel Müdürü Bekir Ağırdır'a göre anketlerle gerçekler arasındaki sapmanın temelinde katılım oranının düşüklüğü var. Ağırdır katılımda yüzde 75'e varan düşüşü kimsenin beklemediğini söylerken Adil Gür, "Doğu ve Güneydoğu'daki katılım Ege kadar olsaydı, sonuçlar benim tahminimdeki gibi çıkacaktı" diye konuştu.
Wall Street Journal’de Ayşegül Akyarlı Güven’in haberine göre, Bekir Ağırdır ve Adil Gür, Cumhurbaşkanlığı seçimleri anketlerinin neden sonuçlardan uzak olduğunu açıkladı.
“Seçimden önce Erdoğan'ın yüksek oy alacağı algısının muhalefetin seçmeninde rehavet yaratacağı, onları sandıktan uzaklaştırabileceği düşünülüyordu” iddialarının doğru olmadığını dile getiren Gür, "Aslında anket sonuçları Ak Parti seçmenini rehavete itti. Ak Partililer köyünden sandığa gelemedi. Türkiye'de katılım oranlarına bakınca yüzde 81 ile en fazla katılım Ege Bölgesi'nden. İstanbul'da Kadıköy ile Bağcılar'da katılım aynı, ikisi de yüzde 72. Doğu ve Güney Doğu'da ise yüzde 70'lerde. Büyük katılım düşüklüğü var. Katılım ortalaması o bölgelerde de Ege'deki kadar olsaydı, Erdoğan % 55, Demirtaş % 11 İhsanoğlu %34 oranında oy alacaktı" dedi. (Bu oranlar Adil Gür'ün son anketindeki tahmini yansıtıyor)
Kendisinin de toplumun geneli gibi seçimden önce katılımın düşük olması durumunda bunun Erdoğan'a yarayacağı algısına sahip olduğunu ifade eden Gür, "Doğu'da yaşayıp Karadeniz'e, Akdeniz'e tarım arazisine çalışmaya giden seçmen dönememiş. Bu, Erdoğan'ın oyunu olumsuz etkiledi, " diye konuştu.
Sabah beşe kadar sonuçlardaki sapma konusunda çalıştığını ifade eden Gür "Önemli olan bizim kontrolleri doğru yapmış olmamız, işimizi doğru yapmamız. Bunları yaptıktan sonra nokta atışı olmaması önemli değil" dedi.
Ancak sonuçların netleşmesinin ardından anket firmaları özellikle sosyal medyada eleştiri bombardımanına tutuldu. Anketlerin nokta atışı bilmek için değil trendi görmek için önemli olduğunu belirten Gür şöyle devam etti:
"Türkiye'de Başbakan birinci olmasaydı tüm anket şirketlerinin yöneticilerinin istifa etmesi gerekirdi. Ancak oy oranı birkaç puan kayınca sonuç değişmiyor ki.. Ekmeleddin İhsanoğlu %38 alsa nolur, %33 alsa ne fark eder sonuç açısından?"
Adil Gür, Erdoğan'ın yüzde 51 veya yüzde 55 ile seçilmesinin önemli bir fark yaratacağını ifade ederek "Bu seçimlerden %55 üzeri alması durumunda hem başbakan hem genel başkan adayı başka olacaktı. O rüzgar ile farklı bir genel başkan olabilirdi. Fakat şimdi durum farklı. Fiili olarak sistem değişti ama şu an belirli anayasal eksiklikler var. Bu eksiklikleri kapatmak da ancak yeni seçilecek mecliste yeni anayasa ile mümkün. Ak Parti muhtemel bir seçimde 330 getirecek bir kabine yaratmaya çalışacaktır."
Adil Gür sosyal medyada kendisine yönelik ortaya atılan iddialar ve tepkiler konusunda da şunları söyledi:
"Türkiye'de sosyal medya enteresan. Benim mesleği bırakmam Türkiye'de muhalefeti başarılı kılacak, demokrasiyi geliştirecekse, ben zaten bu işi yapmayayım. Aklı başında büyük firmalar içinde Erdoğan için en düşük tahmini yine ben yaptım. Seçimlerden önce ve sonra araştırmacılara ya da halka kızmak sorun çözmüyor. Bunun yerine şapkamızı önümüze alıp 'nerede hata yaptık ne yapsak daha çok oy alırdık' diye düşünmeliyiz."
Bekir Ağırdır da her seçimde sonucu doğru tahmin eden ve daha uzak tahminlerde bulunan anket şirketleri olduğunu ifade ederek "Bu seçimde de daha yakın tahminler yapanlar var. Şimdi diğer firmaların belki yöntemlerini incelemeleri gerekir. Sapmamızın temelinde katılım oranının sandığımızdan daha yüksek oranda düşük olması var" diye konuştu.