Adliye önünde koruma polisiyle öldürülen Hanime Aslan'ın davasında sanık baba oğula en ağır ceza

Adliye önünde koruma polisiyle öldürülen Hanime Aslan'ın davasında sanık baba oğula en ağır ceza

Beş yıl önce boşandığı eski eşi Hızır Zehir'in azmettirmesiyle 19 yaşındaki oğlu Dursun Zehir tarafından 11 Mart 2014 tarihinde Çağlayan'da bulunan İstanbul Adalet Sarayı'nın içinde koruma polisi Emrah Taşdemir ile birlikte öldürülen Hanime Aslan'ın davasında sanıklar olayın yıl dönümünde mahkeme tarafından en ağır şekilde cezalandırıldı. Sanık Dursun Zehir iki kere ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ve sanık Hızır Zehir de 20 yıl hapis cezası ile cezalandırıldı.

İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 8. ve karara bağlanan son duruşmasında mahkeme kadın katliamına ceza yağdırdı. Jandarma ve polisin duruşma salonunda geniş güvenlik önlemleri alması dikkat çekti. Duruşma salonu içinde 17 jandarma ve 19 polis memuru ile salon dışında da 10 kişilik çevik kuvvet ekibi görev aldı. İstanbul Feminist Kolektif ve Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu avukatları mahkemeye verdikleri 22 sayfalık yazılı savunmasıyla erkek adalet değil gerçek adalet beklediklerini ifade etti.

Duruşmaya Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin benzer olaylar yönüyle aynı suçtan yargılanan sanıkların aynı avukat tarafından temsil edilmelerinin menfaat çıkar çatışması olarak değerlendirildiğinin açıklanmasıyla başlandı. Duruşmada söz alan sanık avukatlarından Selver Akkoyun Korkmaz sanıklar arasında bir menfaat çıkar çatışmasının bulunmadığını ve bu nedenle her iki sanık müdafisi olarak duruşmaya devam etmek istediğini ifade etti.

Hakim Hazar Turan Alim sanıklara önceki ifadelerinin geçerli olup olmadığını sormasının ardından sanık Dursun Zehir ek savunma vermek istediğini söyleyerek koruma polisi Emrah Taşdemir'i yanlışlıkla vurduğunu ve kasten öldürmediğini belirtti. Baba Hızır Zehir'de kesinlikle azmettirmediğini ve eyleme de yardım etmediğini olay sırasında adliye içinde beşinci katta bulunduğunu ifade etti.

Feminist avukatlardan Perihan Meşeli, mahkemeye 22 sayfalık bir yazılı savunma sundu. Avukat Meşeli esas hakkındaki beyanında sanık Hızır Zehir'in önceki savunmalarında verdiği beyan ile son duruşmada verdiği beyanların birbirinden farklı olduğuna işaret etti. Avukat Perihan Meşeli, "Sanık Hızır Zehir'in tetiği çeken sanık Dursun Zehir ile aynı suçtan cezalandırılmasını talep ediyoruz" dedi.

 

'Her ikisi de katildir'

 

Avukat Meriç Eyüboğlu da söz alarak her iki sanığın suçlu olduğunu düşündüklerini söyledi. Avukat Eyüboğlu, "Cumhuriyet Savcısı Ümit Zafer Çolak'ın her duruşmada verdiği beraat kararına rağmen göremediği sanık Hızır Zehir'in tasarlayarak azmettirmesini bizler görüyoruz. Hanime Aslan'ın kanı ellerindedir. Her ikisi de katildir. Katillerin yargılanacağı bir karar çıkar da Hanime Aslan'ın ziyaretine gideriz mezarında" dedi.

Hanime Aslan ile beraber öldürülen koruma polisi Emrah Taşdemir'in avukatı Burhan Gür, sanık Dursun Zehir'in maktul Taşdemir'e yönelik eylemini doğrudan kasıtla öldürmeye yönelik olduğunu belirterek bu yönde cezalandırılmasını talep etti.

 

Sanık avukatı: Feminist avukatlar dramatize ediyor!

 

Savunma avukatlarının esas hakkındaki beyanlarının ardından söz alan sanık avukatı Bülent Akıncı, Cumhuriyet Savcısı Ümit Zafer Çolak'ın sanıklar hakkında vermiş olduğu mütalasına katıldıklarını ifade etti. Avukat Akıncı, feminist avukatların olayları çok fazla dramatize ettiğini iddia etti. Avukat Bülent Akıncı, "Feminist avukatlar fantazi dünyalarında geliştirdikleriyle savunma yapmıştır. Tanıkların da yalan ifade verdiğini düşünüyoruz. Hızır Zehir hiç kimseyi öldürmeye azmettirmemiştir aksine engellemeye çalışmıştır. Bu sebeple beraatini talep ediyoruz" dedi.

Avukatların ardından sanıklar esas hakkında savunma yapmak üzere söz aldı. Sanık Hızır Zehir, oğlu Dursun Zehir'in olay sonrasında polisler tarafından öldürülmemesinin bir mucize olduğunu belirtirken oğlunun insan gibi yaşamayı red ettiğini kendisinin nasihatlarını hiç bir zaman dinlemediğini ifade etti. Sanık Dursun Zehir'de babası Hızır Zehir'in kendisini azmettirmediğini ve olayı tasarlamadığını söyledi. Sanık Zehir, annesi Hanime Aslan'ın yakınlarından da kendisini affetmelerini ve haklarını helal etmelerini istedi.

Verilen kısa bir aranın ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme sanık Dursun Zehir'i annesi Hanime Aslan ve koruma polisi Emrah Taşdemir'e yönelik "kasten insan öldürme" ile TCK 82/1-d ve son maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık Hızır Zehir'in de suç tarihinde oğlu sanık Dursun Zehir'e beş yıl önce boşandığı eşi Hanime Aslan ve koruma polisi Emrah Taşdemir'i "kasten insan öldürme yardım etme" suçundan 20 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmetti.

Kararın ardından İstanbul Feminist Kollektifi ve Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu üyeleri Adliye Saraı önünde basın açıklaması yaparak verilen kararı değerlendirdi. Yapılan ortak açıklamada konuşan Avukat Meriç Eyüboğlu erkek yargıdan bıktıklarını söyledi.

Avukat Eyüboğlu, "Biz bugün buraya bir kez daha gerçek adaleti aramaya geldik. Erkek yargıdan bıktık çünkü. Kadın cinayeti davalarından bıktık. Kadınlar öldürüldükten sonra gelen adaletten bıktık" dedi.

Kadınlar öldürülmeden cinayetlerin durdurulmasını ve erkek şiddeti ile gerçekten mücadele edilmesini istediklerini sözlerine ekleyen Avukat Eyüboğlu, devletin üzerine düşen sorumlulukları yapmadığına işaret etti.

Avukat Meriç Eyüboğlu, "Biz hayatlarımıza sahip çıkmaya direnmeye devam edeceğiz. Bunun içinde dayanısmaya devam edeceğiz. Yaşasın kadın dayanışması diyoruz. Bu verilen cezayı önemli buluyoruz. Erkek adelet değil gerçek adalet arayışımız devam edecek" dedi.