Hakkında casusluk, terör örgütüne yardım etmek, öldürmeye teşebbüs, nitelikli cinsel saldırı, çocuğun nitelikli cinsel istismarı şantaj tehdit gibi 22 ayrı suçtan toplamda 420 yıldan 871 yıla kadar hapis cezası istenen Adnan Oktar ve grubuna yönelik davanın görülmesine devam ediliyor. Adnan Oktar hakkındaki suçlamaları reddettiği savunmasında, "Bütün kadınlara aşığım. Ancak bu Allah aşkı. Seks manasında değil" dedi.
Oktar, "Kadınların kibrinin kırılması için istismara maruz bırakılması" talimatı verildiği iddialarının sorulması üzerine "Bütün kadınlara aşığım. Ancak bu Allah aşkı. Seks manasında değil. Şefkat duyuyorum, kadınlara karşı son derece hürmetli ve koruyucuyum. Kadınlara karşı saygımı herkes bilir. Kadınlar onore edilmelidir" diye konuştu.
Duruşmaya katılan Oktar, kimlik tespitinde mesleğinin yazarlık olduğunu beyan ederek aylık gelirinin 3 bin lira olduğunu söyledi. Duruşmalara verilen kısa aralarda Oktar, sanıkların arasından geçerken, kadın sanıklara gülerek, "Çok güzelsiniz, maşallah" derken, kadın sanıklar da Oktar’a "Maşallah hocama" diyerek alkışladı. Yaklaşık 4 saatte savunması ve çapraz sorgusu tamamlanan Oktar, savunmasında, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek yargılanmasının İngiliz derin devletinin Türkiye'ye ve İslam alemine karşı oynadığı oyunu gördüğü için ekarte edilmeye çalışıldığı şeklinde soyut beyanlara yer verdi.
Evli örgüt mensuplarının evliliklerinin sonlandırılması talimatı verdiğine ilişkin Oktar, öyle bir şeyin olmadığını söyleyerek "Resmi evlilik çok güzel bir şeydir." dedi. Örgüt içindeki hiyerarşik yapıyla ilgili iddiaları da reddeden Oktar, kendilerini "Biz Allah rızası için yaşayan sahabe dönemini özleyen Müslüman bir arkadaş grubuyuz." diye nitelendirdi.
İddianamede yer alan "örgüt üyelerinin askere gitmelerini engelleme" iddialarına ilişkin ise Adnan Oktar, "Ben böyle bir talimat vermedim. Benim güneydoğuda şehit olmuş 4 arkadaşım ve gaziler var. Askerlik, devlet, bayrak kutsal şeylerdir. Ben turanı, Türk İslamı'nı hedefliyorum, nasıl askerliği desteklemem." ifadelerini kullandı.
Bazı üyelerin nüfuzlu kişilerle yapılan görüşmelerin kayıt altına alması iddialarına yönelik Oktar, "O şahıs, o görüşmeyi önemli gördüyse hafızasında yer etmek, ezberlemek için kayda almış olabilir. Burada bir suç yok. Amaç devlete fayda sağlamak. İyi niyetli, hayır amaçlı olduktan sonra makul bir şey." açıklaması yaptı.
Oktar, "FETÖ’ye üye olmamakla birlikte yardım etme" suçu ve A9 televizyonunda Fetullah Gülen’i öven konuşmasıyla ilgili olarak ise şunları söyledi:
"Fetullah Gülen, zihniyet olarak bana tamamen zıt bir insan. Akli dengesinin yerinde olmadığı belli. Yaptığı çılgınlık ve delilikten adamın akli dengesinin yerinde olmadığı anlaşılıyor. Tehlikeli bir tipti, dengede tutmaya çalıştık. Kendini kainat imamı ilan ediyor. FETÖ'cü polisler sürekli yolda beni çeviriyordu. FETÖ’cüler sürekli bana dava açıyordu. Başımıza bela açmaya kalkan tehlikeli bir yapı. O konuşmayı yaptığım dönem, FETÖ’cüler benden nefret ediyordu. Bunları söyleyince daha çok nefret ettiler. Kitaplarımı sattırmıyorlardı, belasından kurtulmak, biraz da kızdırmak için böyle şeyler dedim. Biz köşede kalmıştık. En çok eleştiren bendim. Bize dava açtılar. Fetullah Gülen beni kabul etmezdi, benim de onu kabul etmem mümkün değil. Övdüğümün 10 misli onu yerdim. 'Allah belasını verecek.' dedim. Bunların okullarına, dershanelerine gitmedik. Gazetelerini almadık. Bankalarına para yatırmadık."
Savunmasın kendisine yöneltilen suçlamalara gülerek yanıt veren Oktar Oktar, iddianamede yer alan "örgüt üyelerinin yasa dışı silahlandırılması" iddialarıyla ilgili, "Silah almak için arkadaşımız müracaat ediyor. Devlet gidiyor, organizeye soruyor. 'Bu kişi illegal bir örgüte üye mi?' diye bakıyorlar. Silahım yok. Genel kültürüm çok yüksek. Hukuk bilgim, tıp bilgim, coğrafya bilgim var" dedi.