Adnan Oktar davasında sanık avukatlarının savunmaları alındı: "Adam 5 kez Türkiye erkek güzeli seçilmiş, bu kişilerin cinsellik için örgüt kurmaya ihtiyacı yok"

Adnan Oktar davasında sanık avukatlarının savunmaları alındı: "Adam 5 kez Türkiye erkek güzeli seçilmiş, bu kişilerin cinsellik için örgüt kurmaya ihtiyacı yok"

Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik davada verilen kararın istinaf tarafından usulden bozulmasının ardından 72'si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı davada, sanık avukatlarının mütalaaya karşı savunmaları alındı.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülen davanın 30. duruşmasına, Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.

Bir kısım sanıkların avukatı İbrahim Alper Can, eylemler açısından suçun manevi unsurlarının oluşmadığını, oluşmuş olması halinde ise müşteki rızasının bulunduğunun göz önüne alınması gerektiğini savundu.

Cinsel suçlara ilişkin olarak sadece müşteki beyanı bulunduğunu söyleyen Can, "Müştekilerden beyanlarının doğruluğunu ispat etmeleri istenmediği gibi bizim de aksini ispatlamamız engellendi. Bu nedenle müşteki beyanları dikkate alınmamalıdır. Müvekkillerimin atılı tüm suçlardan beraatini talep ediyorum" ifadelerini kullandı.

"Batı tipi toplumlar, bizim Anadolu anlayışımızda yer alan 'elini tutma, yanaktan makas alma' gibi davranışları cinsel davranış olarak saymıyor"

Adnan Oktar'ın avukatı Serhat Sinan Kocaoğlu ise incelediği 52 ülkede cinselliğe rıza yaşının 12-14 arasında, Avrupa'daki 3 ülkede ise 18 yaşın üstünde olduğunu, Türkiye'nin de bu 3 ülkenin arasında yer aldığını söyledi.

Reşit olmayana cinsel istismar suçunu anlamanın mümkün olmadığını dile getiren Kocaoğlu, şöyle devam etti:

''19 yaşından gün almamışsa istismar ya da saldırı oluyor. Cinsel davranış ne? Batı tipi toplumlar bunu hakimin keyfine bırakmamış, kanunlar koymuş, 'Göğse, kalçaya, cinsel organa yapılan dokunmalardır.' diyor. Bunun dışındakileri cinsel saldırı saymıyor. Yani bizim Anadolu anlayışımızda yer alan 'elini tutma, yanaktan makas alma' gibi davranışları cinsel davranış olarak saymıyor. Cinsel davranış saysa bunları yapanların hepsini yargılaması gerekiyor." 

"Adam 5 kez Türkiye erkek güzeli seçilmiş, bu kişilerin cinsellik için örgüt kurmaya ihtiyacı yok"

Kocaoğlu, cinsel dokunulmazlığa karşı suçların ahlakla değil özgürlüklerle alakası olduğunu söyleyerek, ''Bu davada amaç suç cinsellikse, adam 5 kez Türkiye erkek güzeli seçilmiş. Bu kişilerin öyle cinsellik için örgüt kurmaya ihtiyacı yok. Cinsel ilişkinin olması için rıza olması gerekir. Bu rızayı ne ihlal eder? Cebir, tehdit olması gerekir. Burada cebir, zorlama yok. Dini hile kavramı nereden çıkıyor? Kanunda böyle bir kavram yok" diye konuştu.

Oktar'ın 34 cinsel suçla itham edildiğini söyleyen Kocaoğlu, "Sanki Bölge Adliye Mahkemesi bozması yokmuş gibi davranıyorsunuz. O mahkemenin kararına direnilmez ama siz direnme taraftarısınız. Bu kadar cinsel suç itham edilen başka bir insan dünyada görmedim. Bir insana 34 cinsel suç ithamı akıl almaz, mümkün değil. Bu fiillerin gerçekten yapıldığına dair hiçbir somut delil, bilgi belge, fotoğraf mevcut değildir. Cinsel saldırı iddiasında bulunanların emniyette şikayetçi olmaya mecbur bırakıldıklarını dikkate almak gerekir" ifadelerini kullandı.

Duruşma, diğer sanık avukatlarının savunmalarının alınması için yarına ertelendi.

Mütalaadan

Duruşma savcısı tarafından 19 Eylül'de hazırlanan 445 sayfalık esas hakkındaki mütalaada, FETÖ ile AdnanOktar silahlı suç örgütünün oldukça benzer saiklerle hareket ederek insanların dini hassasiyetlerini manipüle ettikleri bilgisine yer verilerek, dönemin siyasi ve sosyal koşullarına göre söylem geliştirdikleri ve faaliyetlerini buna göre tanzim ettikleri vurgulanıyor.

Mütalaada, sanıkların, Akkuyu Nükleer Santral Projesi, Suriye politikaları ve Türkiye-Rusya'yı ilgilendiren istihbari konularda bilgi toplama, ayrılan örgüt üyelerinin zor durumda bırakılmaları için FETÖ'cü olduklarına ilişkin yabancı istihbarat birimlerine bilgi verilmesi şeklinde eylemlerde bulundukları anlatılıyor.

Mütalaada, Oktar'ın sistematik şekilde örgüt mensuplarına cinsel istismarda bulunduğu, örgüt üyelerinin bir kısım bürokrat, siyasetçi, gazeteci, kamu görevlisi ve sivil vatandaşlara yönelik kişisel bilgileri kaydedip Oktar'a sundukları, bu verilerin arşivlenmiş şekilde muhafaza edildiği kaydediliyor.

Esas hakkındaki mütalaada, örgüt elebaşı Oktar'ın "örgüt yöneticiliği", "FETÖ silahlı terör örgütüne yardım", "siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs", "eziyet", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma", "birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar", "cinsel saldırı", "cinsel saldırıya teşebbüs", "kişisel verilerin kaydedilmesi", "tehdide azmettirme" suçlarından 232 yıl 9 aydan 1198 yıla kadar hapsi isteniyor.

Örgüt yöneticisi konumundaki diğer sanıklar Tarkan Yavaş, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Yeliz Sucu, Ayşegül Hüma Babuna ve Fatma Ceyda Ertüzün'ün de benzer suçlardan cezalandırılması istenen mütalaada, 71 tutuklu sanığın mevcut hallerinin devamı talep ediliyor.

Davanın geçmişi

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Ocak 2021'de açıkladığı kararında, "örgüt yöneticisi olmak" suçundan yargılanan sanıklar Adnan Oktar, Tarkan Yavaş, Mehmet Noyan Orcan, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Ulviye Didem Ürer, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Merve Büyükbayrak, Yeliz Sucu, Sinem Hacer Tezyapar, Fatma Ceyda Ertüzün, Ayşegül Hüma Babuna'yı ayrı ayrı 9 bin 803 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırmıştı.

Mahkeme, 107 sanığa "örgüt üyeliği" suçundan 4 yıl altışar ay, 20 sanığa da "örgüte üye olmak", "gerçeğe aykırı mal bildirme", "örgüte yardım etme", "suçluyu kayırma", "ruhsatsız silah taşıma" ve "tehdit" suçlarından 1 yıl 8 aydan 11 yıl 3 aya kadar değişen sürelerde hapis cezası vermişti.

Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan 12 sanığa "örgüte üye olmak" suçundan 11'er ay hapis cezası veren mahkeme, bu sanıklarla ilgili hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını karara bağlamıştı.

Sanık Mustafa Kuşçu, Ozan Süer ve Turgut Aksu'nun tahliyesine karar veren mahkeme, Bahadır Köseoğlu hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını kararlaştırmıştı.

Sanıklardan 3'ünün tüm suçlardan beraatine hükmeden mahkeme, tutuksuz sanıklar Ahmet Bürke, Dolunay Tezin, Hüseyin Alpar Sayın, Sibel Yılmaztürk, Şecaaddin Çelikler, Eşref Nuri Yakışan, Mehmet Murat Atmaca ve Deniz Tanık'ın tutuklanmalarına karar vermişti.

Bir kısım sanıkların bazı suçlardan beraatini kararlaştıran heyet, 80 sanığı ise çeşitli suçlardan 3 yıl ile 36 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırmıştı.

İstinaf Mahkemesi kararı bozmuştu

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi ise Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında Oktar ve örgüt yöneticilerinin de bulunduğu 84'ü tutuklu 215 sanık hakkında yerel mahkemece verilen hükmü usulden bozmuştu.

İstinafın bozma kararıyla 68 sanığın, tutuklulukta geçirdikleri süre ve haklarındaki hükümlerle ilgili bozma nedenleri dikkate alınıp tahliyelerine karar verilmişti.

Alınan kararda, suç örgütü elebaşı Oktar, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Hakan Kurtul, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Mert Sucu, Merve Büyükbayrak, Oğuzhan Sevinç, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Ulviye Didem Ürer ve Yeliz Aksoy'un ise tutukluluk hallerinin devamına hükmedilmişti.

Savcılık tahliye kararına itiraz etmişti

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı da tahliyelerin "usul ve yasaya aykırı" olduğunu belirterek, sanıklar hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasını istemişti.

İtirazın reddedilmesinin ardından Başsavcılık, bir üst mahkeme olan 2. Ceza Dairesine yeniden itirazda bulunmuştu.

İtirazı değerlendiren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, tahliye edilen 68 sanıktan 61'i hakkında "cinsel saldırı" suçundan tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkarılmasına hükmetmişti.

Haklarında yakalama kararı çıkarılan 61 sanıktan 50'si tutuklanmış, dava dosyası ilk derece mahkemesine gönderilmişti. (AA)