Af Örgütü: '2014, insan haklarının kara yılıydı'

Af Örgütü: '2014, insan haklarının kara yılıydı'

Dünyanın en büyük insan hakları örgütlerinden olan Uluslararası Af Örgütü'nün sunduğu 2014 raporu uluslararası toplumun, insan haklarını savunma konusunda ne denli başarısız olduğunu gösteren bir karne niteliği taşıyor.

Raporda uluslararası toplumun insan hakları konusunda sadece son derece başarısız olmakla kalmayıp, günümüzde yaşanan en acil sorunları çözebilecek durumda dahi olmadığı ifade edildi. Raporun devamında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin kurum olarak başarısız olduğu, Avrupa Birliği'nin de Akdeniz'de yaşanan kaçak mülteci dramı karşısında başını kuma gömdüğü belirtiliyor.

Uluslararası Af Örgütü çalışanlarından Steve Crawshaw, Deutsche Welle ile röportajında, 2014 yılının geçen yıllara kıyasla daha da kötü bir sene olduğunu şu sözlerle dile getirdi:

“Raporlarımızda her sene ağır insan hakları ihlallerini belgeliyoruz ancak 2014 özellikle korkunç bir yıl oldu. Aynı anda çok fazla şey oluyor. Nijerya'dan Suriye'ye, Gazze'den Ukrayna'ya kadar, hem hükümetler hem de devlet dışı silahlı örgütlerin sorumlu oldukları feci şiddet olaylarına tanık olduk. Bu son derece endişe verici bir durum. İnsan hakları ihlalleri azalmıyor, tersine artıyor.”

"Veto hakkı kaldırılmalı"

Dünya çapında silahlı örgütler tarafından ortaya konan dehşetin her zamankinden daha fazla olduğunu vurgulayan Crawshaw, özellikle Suriye ve Irak'ta durumun gelecek adına hiç de umut verici olmadığını belirtti. Uluslararası toplumun yerkürenin herhangi bir yerinde yaşanan bir sorun karşısında tepki göstermekte çok geç kaldığını savunan Crawshaw, Uluslararası Af Örgütü olarak, kitlesel şiddet olaylarının ve ağır insan hakları ihlallerinin yaşandığı durumlarda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinin veto hakkının kaldırılmasını talep ettiklerini ifade etti.

Uluslararası Af Örgütü Almanya temsilciliğinin genel Sekreteri Selmin Çalışkan da uluslararası toplumun giderek artan şiddet ve mülteci sefaleti karşısında sergilediği tavrın utanç verici olduğunu vurguladı. Çalışkan, uluslararası siyasetin merkezine sivillerin korunmasına yönelik hamlelerin yerine, ulusal, jeopolitik ve ekonomik çıkarların konduğunu ve bunun ortak bir mücadeleyi engellediğini dile getirdi.

Almanya'nın durumu

Steve Crawshaw, Uluslararası Af Örgütü açısından Almanya'nın nasıl değerlendirildiği ile ilgili sorumuza ise şu yanıtı verdi:

“Sığınma talebinde bulunanlara ve azınlıklara karşı saldırılara şahit olduk. Bu saldırılar siyasilerce kınandı ancak işlenen suçlar gerektiği gibi araştırılıp takibatı yapılmıyor. Bir başka konu da Alman polisine yönelik kötü muamele suçlamaları. İnsan hakları ihlallerini ele alacak olan bağımsız bir şikayet komisyonunun eksikliğini duyuyoruz. 16 eyaletten yalnızca dördünde polislerin kalkanlarında isim ve sicil numarası taşıma zorunluluğu bulunuyor. Diğer eyaletlerde eksik olan bu kimlik bilgileri polisin şiddete daha çabuk başvurmasına neden olmakta.”

Diğer yandan Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Ukrayna krizinde sergilediği tavrı olumlu bulan Crawshaw, Almanya'nın sadece çıkarlarına uyduğunda değil, gerekli olduğunda her zaman sesini yükseltmesini talep etti.

Türkiye'nin durumu

Türkiye'deki insan hakları durumunun da değerlendirildiği raporda, 2013 yılındaki Gezi protestoları ve hükümetin Gülen cemaatinden kopmasından ardından ülkede daha otoriter bir anlayışın egemen olduğuna dikkat çekildi. İnternetteki özgürlüklere karşı kısıtlamaların arttığı kaydedilen raporda, barışçıl gösterilerde polisin aşırı güç kullandığı, terörle mücadele yasaları kapsamında haksız soruşturmalar yapıldığı ifade edildi. Uzun tutukluluk sürelerini de eleştiren örgüt, vicdani retçilerin, biseksüellerin ve eşcinsellerin haklarının ise gözardı edildiğine dikkat çekti.