Af Örgütü: Güneydoğu'da 200 bin kişinin hayatı tehlikede

Fotoğraf: Mahmut Bozarslan

Dünyanın önde gelen insan hakları kuruluşlarından Amnesty International (Uluslararası Af Örgütü), Türkiye'nin Güneydoğu illerinde süren operasyonları eleştirerek, "Hükümetin saldırıları 200 bin kişinin hayatını tehlikeye atıyor" yorumunda bulundu.

BBC Türkçe'de yer alan habere göre, Uluslararası Af Örgütü, hükümetin 23 Temmuz'da "Barış ve Huzur Operasyonu" adıyla başlattığı operasyonlar kapsamında uygulanan uzun süreli sokağa çıkma yasaklarını da eleştirdi.

Örgüt, "Bölge halkının toplu olarak cezalandırıldığını" savundu. Sokağa çıkma yasağı uygulanan bölgelerde incelemede bulunan Af Örgütü, "Bölge halkı sert ve keyfi uygulamalar nedeniyle büyük zorluk içerisinde yaşıyor. Güvenlik güçlerinin ilçelere ambulansların girişini dahi engellediği yönünde bilgiler geliyor. Elektrik ve su kesintilerinin yanı sıra gıda ve sağlık hizmetlerine erişimin zorlaşması bölge halkı üzerinde yıkıcı bir etki bırakıyor" değerlendirmesinde bulundu. 

Af Örgütü'nün Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen, adım atılmaması halinde durumun daha da kötüleşmesinin olası olduğunu belirtti. Türkiye'de güvenlik güçleri yaklaşık altı aydır özellikle Şırnak, Hakkari ve Diyarbakır'ın bazı ilçelerinde PKK'ya yönelik operasyonlar düzenliyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu hafta yaptığı konuşmalarda "Operasyonlar tüm hendekler kapatılana kadar sürecek" demişti.

 

“12 gün evde bekletilen cenaze”

 

Uluslararası Af Örgütü ise raporunda bazı ilçelerin kuşatma altında olduğunu belirtterek, hükümetin bu bölgelerde yaşayanların gıda ve sağlık hizmetlerine erişimini sağlama zorunluluğu olduğunu hatırlattı.

Şırnak'ın Silopi ilçesinde yaşayan bir kişinin tanıklığının da aktarıldığı raporda şöyle deniyor:

"Bir akrabası evindeyken çatışmalar nedeniyle hayatını kaybetmiş. Aile cenazeyi defnedebilmek için 12 gün evde beklemek zorunda kalmış."

Af Örgütü'ne bilgi veren bir diğer kişi de Aralık ayında 20 gün boyunca suların akmadığını, elektriğin 15 gün boyunca kesik kaldığını aktardı. 

Operasyonlarda, PKK'nın gençlik yapılanması YDG-H ile çıkan çatışmalar nedeniyle sivil halktan 150'den fazla kişinin öldüğü yönünde haberlerin geldiğini belirten Af Örgütü, "Hayatını kaybedenler arasında kadınlar, çocuklar ve yaşlılar da var" dedi.

13 Ocak'ta PKK'nın Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde düzenlediği ve ikisi çocuk birisi bebek toplam 5 kişinin hayatını kaybettiği saldırıya da vurgu yapan Af Örgütü, saldırıda 39 kişinin de yaralandığını hatırlattı.

Yerleşim bölgelerinde devam eden operasyonlarda ağır silahların ve keskin nişancı tüfeklerinin kullanıldığını belirten Af Örgütü, "Güvenlik güçleri için hiçbir tehdit teşkil etmeyen sıradan vatandaşların hayatı tehlikeye giriyor" dedi. 

Eylül 2015'te uygulanan sokağa çıkma yasağı sonrası Şırnak'ın Cizre ilçesine giden Af Örgütü yetkilileri de bazı sivillerin keskin nişancı ateşi nedeniyle öldüğüne dair kanıtlar elde edildiğini aktardı.

Çocukların, kadınların ve yaşlı sivillerin çatışma noktalarının çok uzaklarında öldürüldüğünü belirten Af Örgütü, Sivil ölümlerine dair yürütülen soruşturmalar ise sonuçsuz kaldığını vurguladı.

 

'İnsan hakları' vurgusu

 

Af Örgütü'nün Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen, "Türk yetkililerin bölgede güvenliği sağlama ve şüphelileri gözaltına alması meşru. Ancak insan hakları yükümlülüklerine de uymaları gerekiyor" dedi. 

Sokağa çıkma yasağı uygulanan bölgelere uluslararası gözlemcilerin de alınmadığı hatırlatılan raporda, bölgedeki durumun ne boyutta olduğunu anlamanın da zorlaştığı vurgulanıyor.

Operasyonları eleştirenlerin de cezalandırıldığı ve taciz edildiği ifade edilen raporda, Beyaz Show programının sunucusu Beyazıt Öztürk ve programa telefonla bağlanıp kendisini öğretmen olarak tanıttıktan sonra bölgede yaşananlara karşı daha duyarlı olunması gerektiği çağrısı yapan Ayşe Çelik hakkında soruşturma başlatıldığı belirtildi.

 

"Dünya sessiz kalıyor"

 

Dalhuisen, sözlerini şöyle tamamladı: "Yetkililer ülke içindeki karşıt görüşleri susturmak konusunda kararlı gözükürken, uluslararası alanda da çok fazka eleştiriyle karşılaşmadılar. Suriye bağlantılı stratejik düşünceler ve mülteci krizine çözüm konusunda Türkiye'nin desteğini alma düşüncesi insan haklarının ciddi biçimde ihlal edildiği yönündeki iddiaları gölgelememeli. Uluslararası toplum olanları görmezden gelmemeli."