Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu, 17 Ağustos deprem felaketinin yıl dönümünde olası İstanbul depremine ilişkin konuştu. Kentsel dönüşümün henüz bitmediğini, İstanbul'da eski bir yapı stoku olduğunu ve bu stokun derhal dönüştürülmesi gerektiğini söyleyen Güüllüoğlu, 7 büyüklüğünde olası İstanbul depreminde çok fazla sayıda binanın yıkılacağını söyledi.
Bundan 19 yıl önce 17 Ağustos 1999’da merkez üssü Kocaeli’nin Gölcük ilçesi olan büyük bir deprem meydana geldi. Sabah 03.02’de başlayan 7.4 büyüklüğündeki deprem 45 saniye sürdü. Bilançosu çok ağır oldu. Resmi verilere göre 17 bin 840 kişi öldü, 43 bin 953 kişi yaralandı. 285 bin konut ve 40 binden fazla işyeri hasara uğradı.
Güllüoğlu, "Büyük Marmara depremine karşı tüm felaket senaryoları üzerinde çalışmalara devam ediyoruz" dedi. Güllüoğlu şöyle konuştu:
“Olası büyük deprem megakentin güneyindeki yerleşim yerlerini daha çok etkileyecek. İstanbul’da eski bir yapı stoku var. Bu yapı stokunun bir an önce tamamen gözden geçirilip, dönüştürülmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm ne kadar gecikirse can ve mal kaybımız o denli yüksek olur."
Milliyet'ten Mert İnan'ın sorularını yanıtlayan Güllüoğlu'nun açıklaması şöyle:
- İstanbul için olası deprem senaryosu nedir?
Büyük depremin etkisi, hangi fay hattının kırılacağı ile bire bir ilişkili. Olası tüm felaket senaryolarına karşı planlamaları yapmış durumdayız. 7 ve üzerindeki depremde maalesef İstanbul’daki birçok bina yıkılacak. Şu aşamada rakam vermek istemiyorum. Söyleyeceklerimiz hepsi bir senaryo ve tahminden öteye gitmeyecektir. Şunu biliyoruz ki; Marmara Denizi’ne kıyısı olan yerleşim yerleri, kuzeydeki yerleşim yerlerine göre daha olumsuz etkilenecek. Olası büyük deprem İstanbul’un yanı sıra Bursa başta olmak çevre illeri de olumsuz etkileyecek. Önümüzdeki tabloya ne karanlık, ne de pembe diyebiliriz. Ne korkarak, telaşa kapılarak hareket etmeli, ne de rahat davranmalıyız. Önlemlerimizi alıp, çalışmaları hız kesmeden sürdürmeliyiz.
- AFAD’ın eylem planı hazır mı?
İstanbul’da eski bir yapı stoğu var. Bu yapı stoğunun bir an önce tamamen gözden geçirilip dönüştürülmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm ne kadar gecikirse can ve mal kaybımız o denli yüksek olur. Odaklanmamız gereken en önemli konu, eski binaların yıkılıp yenilerinin yapılması. AFAD olarak 2014 yılında “Türkiye Afet Müdahale Planı”nı yayınladık. Şu an için İstanbul il afet müdahale planımız da hazır. Ancak kent genelinde risk azaltma çalışmaları devam ediyor. Riski azaltmak için kurumlarla işbirliği içinde çalışıyoruz. AFAD olarak depreme müdahale konusunda çok ciddi bir kapasite oluşturduk. Arama kurtarma birliğimizin yanı sıra çevre şehirlerdeki lojistik depolarımız da hazır durumda. İlgili kuruluşlarla belli dönemlerde ortak tatbikatlar gerçekleştiriyoruz. İnsan kaynağımızı sürekli eğitirken, ekipmanları yeniliyoruz. Tüm bu çalışmalara rağmen uzun bir yol var.
- Baraj ve enerji santralleri depreme dayanır mı?
İnsanın yaşamı boyunca bir büyük afet görmesi genel bir istatistik. Kritik altyapılar dediğimiz ve 1999 depreminden sonra yapılan köprüler, viyadükler, barajlar, elektrik santralleri sağlam diyebiliriz. Bu tarihten önce yapılanlar ise tek tek ele alınmalı. Türkiye afetlere hazır mı, İstanbul afetlere hazır mı? Bu soru tek başına AFAD’ın cevaplayacağı bir soru değil. Bu soru İstanbul’da yaşayan her bireyden, İstanbul’da bulunan her kurumdan, özel sektörden hep beraber ortak cevaplamamız gereken bir soru. AFAD olarak biz müdahale konusundaki kapasitemizi 1999’a göre çok ileri seviyeye taşıdık. Arama kurtarma birliğimiz, birlikteki çalışanlarımız, ekipmanımız çok iyi bir yere geldik. Ancak afet yönetimi dediğimiz şey sadece arama kurtarmadan ibaret değil.
- Toplanma alanlarının imara açılması konusunda neler yapılmalı?
Afet toplanma alanlarına yönelik çalışmalarımız aralıksız devam ediyor. İstanbul için konuşacak olursak, yeterli toplanma alanımız mevcut. Ne yazık ki, bu alanlar için iletişim çalışmalarında eksiklik var. Vatandaşlarımız toplanma alanlarını yakın gelecekte E-Devlet üzerinden görebilmesi için proje yürütüyoruz. Önümüzdeki dönem çalışmalarımız arasında afet toplanma alanlarına bilgilendirme tabelası koyulması söz konusu. Geçmişte 400 olan toplanma alanı sayısı artık binin üzerine çıkmış durumda.
- Olası depreme karşı İstanbul’un en büyük sorunu nedir?
İstanbul 4 milyon konut var ve çok az bir kısmı dönüştü. Kentsel dönüşümün adeta bir seferberlik çağrısı ile mümkün olan en kısa zamanda tamamlanması gerekiyor. Vatandaşın bu alandaki katılımı çok önemli. Israrla vurgulamak isterim ki, bizim için en hayati konu. Ne kadar çabuk gerçekleşirse depreme o kadar hazırız diyeceğiz.
- Depremin büyüklüğü, şiddeti hakkında öngörüleriniz nelerdir?
Olası büyük depremin Adalar’ın güneyinden geçerek Büyükçekmece açıklarına uzanan fay hattında gerçekleşeceği öngörülüyor. Depremin büyüklüğünün 6.5 veya 7.4 olması önemli değil. Önemli olan binaların depreme dayanıklı olup olmadığı. Rakamlara çok takılıyoruz. Herhangi bir yerde deprem olduğunda büyüklüğü tartışılıyor. Önemli olan binalar ve insanların sarsıntılara hazır olup olmadıkları. Depremin büyüklüğü ile şiddeti karıştırılıyor. 7 büyüklüğündeki bir deprem, bir şehirde 6, başka bir şehirde 10 şiddetinde hissedilebiliyor.”
- Vatandaş depreme hazır mı?
Kentsel dönüşümde ne kadar mesafe alınırsa depreme o denli hazırız denilebilir. Kent genelindeki okulların neredeyse tamamı, binden fazla okul, 50’den fazla hastane ya yıkılıp yenilendi ya da güçlendirildi. Her afetten sonra vatandaşlarımızda ciddi bir farkındalık oluşuyor. Ancak ne yazık ki, vatandaşın davranışını değiştiremiyoruz. Bu konuda daha fazla çalışmalıyız. Medyanın işlevi de çok önemli.
- Yeni dönem projeleri neler?
Yeni dönemde AFAD gönüllülüğü üzerinde çalışıyoruz. Önümüzdeki günlerde projenin duyurusunu yapacağız. Toplumun bilinçlenmesi çok mühim. Arama, kurtarma faaliyetlerine meraklı olan insanları, özellikle de gençlerin projeye katılacağını umuyoruz. Gönüllülük projesi kapsamında ileri düzeyde vereceğimiz eğitimler sayesinde AFAD çalışan sayısı da artmış olacak. Afetlere müdahale sadece profesyonel ekiplerle değil aynı zamanda, sivil toplum ve gönüllülerin de katılımıyla başarıya ulaşır.
Hürriyet'ten Zeynepbilgehan'a da konuşan Güllüoğlu, imar barışını şöyle değerlendirdi:
“Yapılmış ve içinde yıllardır vatandaşların yaşadığı binalar var. Bu yapıların kayıt altına alınması önemli. Sonraki aşamada o binaların şehirle olan ilişkisinin ve güvenliğinin planlanması var. Şehirler değişiyor, nüfus artıyor. Belediye ve kamu bunu yok sayamaz ama öteki taraftan devletin afetlere karşı vatandaşı hazırlama konusunda sorumluluğu var. Biz o sorumluluğu temsil ediyor ve kamu kuruluşlarına bu konudaki uyarılarımızı yapıyoruz. Afete maruz bölgelerde imar barışıyla binalar kayıt altına alınabilir ama oralara bina yapmanın doğru olmadığını ve kabul edilmemesi gerektiğini hatırlatıyoruz. İmar barışından sonraki dönemde yeni imar planları yapılırken kriterlere dikkat edilmesi önemli.”
İstanbul'da şuanda iki binin üzerinde toplanma alanı olduğunu belirten Güllüoğlu, şöyle konuştu:
"Yetki yerel yönetimlerde. Belediyelerden beklentimiz ilin afet riskine ve nüfusuna göre yeterince toplanma alanı belirlemesi. Ancak toplanma alanları değişmez değildir. Şehirler gelişiyor. Belediye bir parkı imara açıp başka alanı toplanma merkezine çevirebilir. Şu an İstanbul’da iki binin üzerinde toplanma alanı var. Milyon metrekarenin üzerinde yer ayrılmış durumda. Bundan sonraki hedef toplanma alanlarını görünür kılmak. Deprem, ülkemizin hiçbir zaman unutmaması gereken bir gerçek. Afet gelecek. Tedbir kültürünü değiştirmeli, ‘Kötü evdeyim ama fiyatı uygun’ dememeliyiz. Eskiden kadercilik yaygındı. Bilimsel olarak bazı şeyleri yaparsak daha önceden ‘Allah’ın takdiri’ denip bırakılan şeylere engelleyebiliriz. Tabiata, gezegene ve Allah’a suç bulmamak, ‘Biz ne yaptık’ diye bakmak gerekiyor."