Kahramanmaraş merkezli yaşanan iki deprem, 10 ilde büyük yıkım yaratırken, en az 41 bin kişi hayatını kaybetti, yüz binlerce kişi ise yaşadıkları şehri terk etmek zorunda kaldı. Depremin yaşandığı ilk günden itibaren depremzedelerin, "Devlet nerede?" isyanı, hükümet yetkililerinin inkârlarıyla geçiştirilmeye çalışıldı. Antakya’ya ilk gelen AFAD ekibinde görevli bir gönüllünün anlattıkları ise yaşanan koordinasyon bozukluğu hakkında birçok detayı gün yüzüne çıkardı. T24'e konuşan AFAD gönüllüsü, koordinasyonsuzluk iddialarını, "Sadece yeleklerimizle ortalıkta dolaşalım diye göndermişler diye hissettim" sözleriyle doğruladı.
6 Şubat 04.17’de yaşanan deprem, sabahın ilk ışıklarıyla beraber ne kadar büyük olduğunu gösterdi. Sosyal medyadan paylaşılan yardım talepleri, depremin merkez üssü dışında birçok ilde etkili olduğunu gösteriyordu.
Yapılan resmi açıklamalarda depremin 10 ilde hissedildiği söylenirken, saatler geçmesine rağmen AFAD ve Kızılay’ın müdahale edemediğine dair paylaşımlar görülmeye başlandı.
T24 ekibi olarak 7 Şubat gecesi vardığımız Antakya’da bu paylaşımların doğru olduğunu, neredeyse kentin hiçbir enkazında arama kurtarma faaliyeti yapılmadığına şahit olduk.
Depremin ardından geçen günlerde de Antakyalılar, enkazlardaki insanlara geç müdahale edildiğinden şikayetçiydi. Fakat başta AFAD olmak üzere tüm kurumlar, müdahalenin geciktiği iddialarını kesin dille reddetti.
T24’e konuşan AFAD gönüllüsü, İstanbul’dan Antakya’ya 7 Şubat sabahı varan ilk ekipte görevli olduğunu belirtirken ilçeye vardıkları anda hiçbir ekipmanları olmadığı için çoğu enkaza müdahale edemediklerini söylüyor.
Ona göre Antakya, 7 Şubat itibarıyla bir cehennemdi ve bu cehennemin nedeni çaresizlikti.
AFAD gönüllüsü, ilçeye girdikleri andan itibaren birçok vatandaşların yardım istediğini aktarırken, “İnsanlar sokaklarda, o kadar geç gidilmesine ve az kişi olmamıza rağmen yanımıza gelip, ‘bizden de ses geliyor’ diyordu. Gidemiyorduk her yere” diyor.
Antakya’ya varan ilk ekiplerin ilk gün Reyhanlı’da müdahalede bulunduğunu söyleyen gönüllü, “Sırtımıza bir çanta, bir su bile vermediler. Sadece yelek. Araç bile vermediler ekipman içeren” diyerek AFAD’ın koordinasyon konusunda yetersiz kaldığını vurguluyor.
Arama-kurtarma çalışmaları için Antakya’ya malzemelerin 8 Şubat itibarıyla geldiğini anlatan gönüllü, “Sadece yeleklerimizle ortalıkta dolaşalım diye göndermişler diye hissettim” diyerek gelen birçok insanın planlama yapılmadığı için etkili kullanılamadığını söylüyor.
Çoğu bölgeden AFAD yetkililerine ulaşılamadığını belirten gönüllü, “Koordinasyon yoktu derken ciddiyim, yetkili kimse konuşmadı bizimle” diyerek kendi çabalarıyla birçok insana yardım ettiklerini anlatıyor.
Diğer bir yandan bizim ilk iki gün için gözlemimizde AFAD gönüllüsünün anlattıklarıyla benzer. 7 ve 8 Şubat’ta, Antakya’ya varan yüzlerce AFAD gönüllüsü de koordinasyon ve ekipman eksikliği nedeniyle aynı durumdaydı. Çoğu vatandaşların kendi çabalarıyla yürüttükleri kurtarma çalışmalarına katıldı.
Ölü ve yaralı sayıları hakkında verilen bilgilerin doğru olmadığını düşündüğünü söyleyen gönüllü, bunun nedeni olarak "gördüklerini" gösteriyor.
Yakını olmayan birçok insanın terk edildiğini gördüğünü belirten gönüllü, “İnsanlar cenazelerinin başında sabahlıyordu aracı yoksa biri gelip alsın diye. Gittiğimiz köylerde insanlar gelip soruyordu, ‘cenazemiz ne zamana kadar burada bekleyecek? Ne olacak ne olur alın’ diye” diyor.