Afgan çocuğun ölümüne ilişkin soruşturmada ifadeler de değiştirilmiş

Afgan çocuğun ölümüne ilişkin soruşturmada ifadeler de değiştirilmiş

Afganistan uyruklu 17 yaşındaki sığınmacı Lütfullah Tacik'in, Van Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi'nde darp edilerek, ölümüne yol açılmasına ilişkin soruşturmada, altı tanığın ifadelerinde de sahtecilik yapıldığı ortaya çıktı.

Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre, Lütfullah Tacik’i darp eden polis memuru S.O.’nun hazırladığı, “Araçta rahatsızlandı” şeklinde düzenlenmiş gerçek dışı tutanaktan iki saat sonra gencin altı arkadaşının ifadesini alan üç polis, aynı ifadeleri el yazısıyla tutanağa geçirdi. Öyle ki, iddiaya göre, Tacik’in arkadaşlarından biri, şüpheliler için “Polis arkadaşlar” dedi ve “Van’a geldiğimiz günden beri kimseden baskı ve şiddet görmedik. Bizlere çok iyi baktılar” diye ifade verdi. Bu gerçek dışı ifade, dört gün sonra Edremit Polis Merkezi’nde alınan ifadelerle çöktü. Gençler bu kez, Tacik’in emniyette tokatlandığını ve başına vurulduğunu açıkladı. İfadelerde sahtecilik yapan üç polisin, Tacik’in hastaneye girerken çekilmiş kamera görüntülerini de kararttıkları anlaşılmıştı.

Tacik, geçen 16 Mayıs’ta bir grup Afganistanlı ile birlikte Iğdır’dan Türkiye ’ye girerken yakalanmıştı. Van Emniyeti Yabancılar Şubesi’ne bağlı Geri Gönderme Merkezi’nde 27 Mayıs’ta S.O. adlı polis memuru tarafından “yaşını yanlış söylediği” için tartaklanan Tacik, 31 Mayıs’ta beyin kanaması nedeniyle hayatını kaybetmişti. Yapılan incelemede, sadece olay yerine bakan güvenlik kamerasının ‘arızalı olduğu ve görüntü kaydetmediği’ saptanmıştı. Daha sonra, Tacik’in Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne girerkenki kamera görüntülerinin karartılmak istendiği açığa çıkmıştı. Bu işleme imza atan Van Çocuk Şube Müdürlüğü’nde görevli polis memurları S.D., E.A. ve M.B.’nin ifadelerde de sahtecilik yaptığı anlaşıldı. Radikal’in ulaştığı belgelere göre, deliler şöyle karartıldı:

 

'Polis arkadaşlar bize iyi baktı'

 

Tacik’i darp ederek ölümüne yol açtığı belirtilen polis memuru S.O. ve arkadaşı H.Ö.Ö., gencin rahatsızlandığı 27 Mayıs’ta saat 12.00’de tutanak hazırladı. Bu tutanakta, Tacik ve arkadaşları M.R., A.R., H.A., S.H. ve M.N. ve V.P.’nin bulaşıcı hastalık ve kemik testi amacıyla Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne götürüldüğü kaydedildi. Tacik ve V.P. araç bekletilirken, ilkin diğer beş çocuğun kan vermeye götürüldüğü vurgulanarak, şöyle devam edildi:

“Kan veren bu şahıslar araca döndükten sonra saat 11.30 sularında araçta bekletilen, kemik testi için hastaneye getirilen V.P. ve Tacik isimli şahıslar alınmak istendiğinde Tacik’in önündeki koltuğa kafasını dayadığı, ağız kısmında köpük şeklinde su olduğu ve biz görevlilere tepki vermediğinin görülmesi üzerine ivedilikle acil bölümündeki görevliden sedye istenilmiş, şahıs sedyeye alınarak acil bölümününe geçmesi sağlanılmış, ilgili doktor tarafından müdahale edildikten sonra hayati tehlikesi bulunduğundan bahisle yoğun bakım ünitesine alınarak, tedavisine başlanılmıştır.”  İki polis tarafından saat 12.00’de kaleme alınan bu tutanaktan iki saat sonra saat 14.00’te Tacik’in altı arkadaşının Çocuk ve Gençlik Merkezi’nde (ÇOGEM) ilk ifadesi alındı. Sonradan, Tacik’in hastaneye girişine ait kamera görüntülerini kararttıkları ortaya çıkan S.D., E.A. ve M.B. adlı üç polis, altı çocuğu dinledi. Çocuklardan S.H., Tacik’in hastaneye girerken bayıldığını ileri sürdü. V.P. polis nezaretinde hastanenin çıkış kapısına doğru ilerlerken Tacik’in fenalaşıp yere yığıldığını anlattı. Polislerin, Tacik’i tekrar hastaneye götürdüklerini kaydeden V.P., şiddete tanık olmadığını savundu. M.R. de iddiaya göre şüpheliler hakkında “Polis arkadaşlar” ifadesini kullanarak, “Van’a geldiğimiz günden beri kimseden baskı ve şiddet görmedik. Bizlere çok iyi baktılar” dedi. H.A., A.R. ve M.N. de aynı ifadeyi verdi.

 

Dört gün sonra gerçek ifade

 

Bu ifadenin gerçek dışı olduğu dört gün sonra anlaşıldı. Afgan çocuk, 1 Haziran’da Edremit Polis Merkezi Amirliği’nde dinlendi. Çocuklar Tacik’in darp edildiğini söyledi. V.P., ifadesinde, “Yabancılar Şubesi’nde beklerken Tacik orada bulunan polis memuruyla konuşmaya başladı. Bir anda polis, Lütfullah’a tokat attı. Arkadaşım yanımıza geldi. Polisin kendisine neden vurduğunu sorduk. Polisin ‘Yaşın kaç’ diye sorduğunu, 17 yaşında olduğunu söylemesi üzerine tokat attığını söyledi. Lütfullah iki üç dakika sonra ‘Başım ağrıyor’ dedi. Yaklaşık bir saat sonra polisler bizi hastaneye götürdü. Hastaneye giderken durumu kötüleşti. Ağzından ve burnundan su gelmeye başladı. Uyuklayıp bir anda uyanıyor gibiydi. Hastaneye geldiğimizde Lütfullah’ı sedyeyle aldılar. Biz kan tahlilleri vermek için ayrıldık. Bir daha Lütfullah’ı görmedim” dedi. Diğer altı çocuk da aynı ifadeyi verdi. Çocuklar aynı gün polis S.O.’yu teşhis etti.  Altı çocuk, ikinci ifadeden dört gün sonra da Van Başsavcılığı’nda Savcı İhsan Türkoğlu tarafından dinlendi. M.N., ifadesine ek olarak, Tacik’in tokat atıldıktan ve kendilerinin yanına döndükten sonra yere düştüğünü, arkadaşlarının elini yüzünü yıkadıklarını ve hava almasını sağladıklarını söyledi. Tacik’in sandalyeye oturamadığını ve yere uzandığını anlatan M.N., “Ardından kendisine tokat atan polis memuru odaya geldi. Eliyle yumruk yaparak Lütfullah’ın kafasını dürttü. Ayağıyla Lütfullah’ın ayağını dürterek kalkmasını söyledi. Lütfullah kalkamadı. Bunun üzerine hep birlikte araca binerek hastaneye doğru yola çıktık. Yolda giderken diğer polis memuru Lütfullah’a inanmadı ve yakasından çekerek kendisine gelmesi için itekledi. Lütfullah aracın içerisinde daha da fenalaştı, ağzından ve burnundan köpük ve su gelmeye başladı. Yarım saat sonra sedyeyle Lütfullah’ı götürdüler” dedi. Diğer çocuklar da bu ifadeyi tekrarladı.  Avukat Mahmut Kaçan, Tacik’in hastaneye götürülmesinden hemen sonra suçluluk psikolojisiyle hareket edildiğini ve el yazısıyla alelacele ifade alındığını savundu. Bu ifadeyi alan polislerin Yabancılar Şubesi’nde değil, Çocuk Şubesi’nde çalıştığını vurgulayan Kaçan, sistematik bir delil karartma birlikteliğine dikkat çekti. Kaçan, “Bu işlemin, daha özenli olması beklenen Çocuk Şubesi tarafından yapıldığı düşünülünce olayın ne kadar vahim olduğu görülüyor” dedi.