ABD ve NATO'nun Afganistan misyonu dün itibarıyla resmen zona erdi. Son ABD askerleri dün Kabil'den çekildi. Böylece ABD'nin 11 Eylül saldırıları sonrasında Afganistan'a başlattığı askeri müdahale 20 yılın ardından sona erdi. Yabancı askerlerin çekilmesiyle Taliban ülkede kontrolü hızla sağladı. Peki 20 yıllık Afganistan askeri müdahalesinin ardından nasıl bir bilanço hakim?
Rus yapımı saldırı tüfekleri ve tanksavarlara sahip olan radikal İslamcı güçler, süper güç ABD ve zaman zaman sayıları 100 bini geçen uluslararası askerin yer aldığı misyona karşı başarılı oldu. ABD'nin Afganistan'a askeri müdahaleyi başlatmasının nedeni olan, El Kaide'nin düzenlediği 11 Eylül saldırılarının 20'inci yıldönümünde Kabil'de Taliban'ın bayrağı dalgalanıyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel Afganistan'a dair açıklamasında, "terörizmle mücadelenin hedefe ulaşmadığını, arzu edilen sonuçlara ulaşılamadığını" teslim ederek, "Bu acı bir sonuç" açıklaması yaptı.
ABD Başkanı Joe Biden, El Kaide lideri Usame Bin Ladin'in 10 yıl önce öldürülmesiyle Afganistan misyonunun en önemli hedefine ulaşıldığını açıkladı. Örgüt gerçekten de zayıfladı ve sonrasında El Kaide tarafından ABD'de benzer saldırılar düzenlenmedi. Ancak Taliban'ın zaferi aynı zamanda El Kaide'nin de başarısı olarak görülüyor. Halihazırda Afganistan'ın büyük bölümünde varlığını sürdürüyor. Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı'ndan (SWP) terör uzmanı Guido Steinberg, "El Kaide Taliban'la birlikte iktidarı devraldı" yorumunu yapıyor.
Guido Steinberg Taliban'ın başarısının dünya genelinde cihatçı hareket için bir uyanış anlamına geldiğini söylüyor. Radikal ve şiddete meyilli grupların, "Batı'nın sabrı tükenene dek beklemesi gerektiği" izlenimine kapıldığını söylüyor. Uzmana göre Taliban onlara bu konuda örnek teşkil etti. Bu durumun Taliban'a düşman olan IŞİD'i de harekete geçirebileceği görüşünde. IŞİD hücreleri Suriye ve Irak'ta aktif. ABD'nin bu ülkelerden çekilmesi konusunun da er ya da geç gündeme geleceğini söylüyor.
ABD Başkanı Biden Avrupa'daki müttefiklerine partner oldukları ve önemli konularda birlikte karar verileceği mesajı verse de tıpkı selefi Donald Trump gibi tek başına karar verdi. Buna hem ABD birliklerinin çekilmesi, hem de tahliye süreci dahil. Bu konu özellikle Batı'nın kendilerini yüzüstü bırakmayacağı sözlerine inanan Afganlar için hayal kırıklığı oldu. Benzer kaderi Suriye'nin kuzeyindeki Kürtler de yaşamıştı. Trump 2019'da ABD birliklerinin büyük kısmını çekerken Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın yanında olmaya devam etmişti.
Batılı ülkelerin vatandaşları Taliban'ın kontrolü ele geçirmesiyle ülkeyi terketme eğilimindeyken, Rusya ve Çin Kabil'deki büyükelçiliklerini açık tuttu. Taliban liderlerinden Molla Abdülgani Biradar, Temmuz ayında Moskova ve Pekin tarafından kabul edildi. 1989 yılında Kızıl Ordu'nun başarısız bir şekilde Afganistan'dan çekildiği gibi şimdi ABD başarısızlık yaşıyor. Bu durum da Rusya'nın kendine güveninin artmasına neden oluyor. Çin için de aynı durum söz konusu.
Afganistan'daki askeri müdahalede 3 bin 500'den fazla yabancı asker öldü. Uluslararası güç içinde en fazla kayıp veren ülke 2 bin 460 asker ile ABD oldu. Tam rakam bilinmese de tahminlere göre Afganistan'da 45 binden fazla Afgan güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi. 10 bine yakın Taliban'ın öldüğü tahmin ediliyor. BM'nin verilerine göre 2009 yılından bu yana Afganistan'da ölen sivillerin sayısı ise 40 binden fazla.
ABD'nin Afganistan için harcamaları zaman zaman yılda 100 milyar dolara ulaştı. Asker sayısını azaltarak bu rakamı düşürmeyi başardı. ABD Afganistan'ın yeniden inşası için geçen 20 yılda 143 milyar dolardan fazla para ayırdı. Bu paranın 88 milyar doları Afgan güvenlik güçleri için verildi. Almanya ise Afganistan misyonu için 2001 yılından bu yana 12 milyar eurodan fazla para harcadı. Buna ek olarak insani yardım, kalkınma yardımı ve yeniden inşa için de her yıl birkaç yüz milyon euro harcama yaptı.
Çekilme süreci sancılı olsa da Afganistan'da ilerlemeler de sağlandı. Örneğin son 20 yılda ortalama yaşam süresi 56'dan 63'e yükseldi. Okula giden çocukların sayısı 900 binden (sadece erkek öğrenciler) 9,5 milyona (kız ve erkek öğrenciler) yükseldi. Ancak bu sağlanan başarılardan hangisinin Taliban döneminde devam edeceği belirsiz. En çok da kadın hakları ve eğitimdeki gerilemeden endişe ediliyor.