Lyse Doucet - BBC Dış Haberler Muhabiri
Taliban lideri Molla Abdulgani Baradar, yakınlarda silahlı hareketi siyasete taşıyacak bir yönetim oluşturma amaçlı görüşmeler için başkent Kabil'e vardığında, "Afganistan halkının tümünü temsil edecek kapsayıcı bir hükümet kurmak için uğraşıyoruz" demişti.
Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid de Kabil'de düzenlediği ilk basın toplantısında, "Barış içinde yaşamak istiyoruz. İç düşman istemiyoruz, dış düşman da istemiyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Ancak Taliban'ın ne yapacağını izleyen Afganlar, yabancı hükümetler, insanı yardım örgütleri çalışan ve yöneticileri ve siyasi gözlemcilerden oluşan geniş bir kesim son günlerde konuya "Lafa değil icraata bak" diyerek yaklaşıyor.
Gelişmeleri en yakından izleyenler ise bizzat Afgan halkı kuşkusuz çünkü yaşamları en çok etkilenecek olan onlar.
Kabil ve diğer büyük kentlerde başını temel haklarını, toplumdaki konumları ve siyasi kazanımlarını talep eden Afgan kadınların çektiği cesur göstericilerin, iddialı pankartlarla sokaklara döküldüğü gün yeni Taliban hükümeti de açıklanıyordu.
Acaba bu Taliban'ın medyanın işleyişini kavradığının yeni bir kanıtı mıydı? Yeni hükümetin açıklanması, o gün Kabil sokaklarında göstericileri dağıtmaya çalışan Taliban güçlerinin havaya ateş edişini, insanlara sopalar ve dipçiklerle darp edişini geçici bir süre için de olsa dünya haber bültenlerinde geri sıralara itti.
Fakat hükümetin açıklanması bu kadar bütün dünya tarafından beklenen, tarihi bir olay olmasına karşın basit bir basın toplantısı ortamında ve mütevazı bir tören ile gerçekleştirildi. Sosyal medyayı hareketlendiren kabinenin açıklanması Taliban'ın vaatlerine inanmak isteyenlerde ise mideye inen bir yumruk etkisi yarattı.
Kapsayıcı olmak bir yana yeni hükümet istisnasız bütün üyeleriyle Taliban'dan oluşuyordu. Komisyonları, vekilleri ve güçlü lider Hibatullah Akhundzade ile Taliban hareketinin eski örgüt yapılanması olduğu gibi kabinede yer almıştı.
Bir zamanların nefret edilen Ahlak ve Fazilet Bakanlığı geri getirilirken, Kadın Sorunları Bakanlığı lağvedilmişti.
Büyük ağırlığı Paştu aşiretleri mensuplarından oluşan kabinede sadece bir Tacik ve bir Hazara vardı, her ikisi de Taliban mensuplarıydı. Ve elbette bakan yardımcılığı, müsteşarlık düzeylerinde dahi kadın yoktu.
Bu eski kadro ile yeni kuşak mollalar ve askeri komutanların hükümeti. 1990'lardaki Taliban yönetiminin artık sakalları daha ağarmış ve uzamış liderleri, Guantanamo'da ABD'nin esiri olarak tutulup salıverilenler, ABD ve Birleşmiş Milletler'in (BM) kara listelerine konanlar, son aylarda bütün cephelerde çarpışmış savaşçı komutanlar, müzakere masalarına oturan ve son yıllarda bölge ülkelerinin başkentlerinde yeni model Taliban 2.0'ın pazarlamasını yapan kendine özgü barış görüşmecileri yeni hükümette temsil ediliyor.
Aralarında öne çıkan ve kimisi Batı açısından kışkırtıcı bulunabilecek isimler de var.
Geçici hükümetin başına getirilen ak sakallı Molla Hasan Akhund, Taliban'ın kurucularından ve BM'nin yaptırım uygulanacak kişiler listesinde yer alıyor.
İçişleri Bakanı Siraceddin Hakkani, en çok Amerikan Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) arananlar listesindeki açık renk bir örtünün yüzünü kısmen kapattığı fotoğrafıyla biliniyor. FBI posterindeki fotoğrafa, başına 5 milyon dolar ödül konduğu bilgisi eşlik ediyor.
Daha yakınlarda ismi New York Times gazetesine 2020 yılında yolladığı bir makaleyle duyulmuştu. Barış çağrısı yaptığı bu yazıda ailesinin adıyla anılan Hakkani örgütlenmesinin Afgan sivillere yönelik en ağır saldırılardan bazılarından sorumlu olduğunu söylemeyi ihmal etmişti. Hakkaniler böyle bir örgütlenme olmadığı ve artık Taliban'ın parçası olduklarında ısrar ediyor.
Görsel olarak sadece siyah bir silüet olarak tanıdığımız Savunma Bakanı Molla Yakup ise Taliban'ın eski kurucu lideri Molla Ömer'in oğlu.
Ama bir dakika, bu sadece geçici bir hükümet.
Kabil'deki basın toplantısı sırasında odadaki gazeteciler hep bir ağızdan sorularını duyurmaya çalışırken, zaman içerisinde yeni bakanlıklar açıklanabileceği söylendi.
Kültür Komisyonu Başkan Yardımcısı Ahmedullah Wasik, çalışma arkadaşım Sekunder Kirmani'ye "Henüz bütün bakanlıklar ve bakan yardımcılıklarını açıklamadık, o yüzden listenin genişlemesi ihtimali var" dedi.
Dolayısıyla açıklanan geçici kabine esasen Taliban'ın savaşçı tabanını ödüllendirmek ve onlara teminat vermek, "İslam düzenine dönüşü kutlamak" amacıyla yapılmış politik bir açılış hamlesi olabilir.
Kabine aynı zamanda gayet dikkatle oluşturulmuş bir uzlaşma gibi de görünüyor. Molla Baradar dahil birçoklarının yeni yönetimin liderliğine getirilmesini beklediği bazı siyasi ve askeri bazı ağır toplar yerine Molla Akhund başbakan ilan edildi.
Taliban liderlerinin, devrik yönetimin özellikle de geçmişte yolsuzluklarla adı lekelenmiş politikacılarını hükümete dahil etmeye direndikleri, onların devrinin tamamlandığı görüşünde oldukları söyleniyor.
Geçici hükümette 1990'larda da yürüttüğü Dışişleri Bakan Yardımcılığı'na getirilen Taliban'ın barış görüşmecilerinden Şer Muhammed Abbas Stanikzai'nin bir sözü hala kulaklarımda çınlıyor.
2020 yılının Şubat ayında ABD ile Taliban arasındaki tarihi barış anlaşması imzalandıktan sonra, onların geri gelişinden korkan Afganlara bir mesajı olup olmadığını sormuştum.
Bana keyifle, "Onlara çoğunluğun kabul edebileceği bir hükümet kuracağımızı söyleyin" diye cevap vermişti. "Çoğunluk" kelimesini özellikle üzerine basarak vurgulamıştı.
Bu, başka bir şekilde ifade etmek gerekirse Batılı fikirler değil geleneksel değerlerin egemen olacağı bir hükümet anlamına geliyordu.
O günler Afganların nihayet savaşın en kötü günlerinin geride kalabileceğini umduğu heyecanlı günlerdi. 2020'nin ilerleyen aylarında Katar'daki resmi Afganistan müzakerelerinin ilik gününde Taliban bundan böyle bir İslam Emirliği talep etmeyeceklerini, bu konudaki hassasiyeti anladıklarını ima ettiklerinde odada bir heyecan rüzgarı esmişti.
Kadın müzakerecilerle görüşmelerde onlara kadınların bakanlıklar da dahil, devlet başkanlığı dışındaki siyasi rollere getirilebilecekleri konusunda güvenceler verilmişti.
Bunlar o zamandı. Şimdi dönem değişti. İktidar Taliban'da.
Taliban'ın birçok vaadini dinlemiş olan müzakereci ve eski milletvekili Fevziye Kufi, "Afganistan'ın sosyal dokusunu hesaba katmayanlar çok ciddi sonuçlara katlanmak zorunda kalabilir" diyor.
Bu uyarı şu anda sokak gösterileriyle ve dünya başkentlerinden yapılan açıklamalarla daha bir anlam kazanıyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada "Dünya olan biteni yakından izliyor" denilirken, Rusya'da yayımlanan Nezavisimaya Gazeta'nın başyazısında "Taliban'ın yakın bir zamanda uluslararası düzeyde tanınma ihtimali pek yok" yorumu yapıldı.
Taliban kendi genç kuşaklarının bile itirazlarıyla karşılaşabilir.
Taliban mensubu bir genç yakınlarda bana "Tarihin derslerini iyi anlamalıyız" dedi. Eğer Taliban yeniden tek başına yönetmeye girişirse 2001 yılındaki eski hükümet gibi yine devrilebileceğini vurguladı. Bir başka genç Talib sadece dini konularda yetkin olan mollalara yeni hükümette bu kadar rol verilmesinden rahatsızlığını ifade etti.
Yeni hükümetin açıklanmasından hemen sonra bir açıklama yapan Taliban lideri Akhundzade "bütün yetenekli ve yetişmiş kişilerin, yetenekleri, rehberlikleri ve çalışmalarına ihtiyaç olduğunu" söyledi.
Fakat bütün kapsayıcı lafzın altında esas önemli olanın "sistemin güçlendirilmesi", "İslam Emirliği'nin yeniden kurulması" olduğu netti. Diğer herşey bunun gerisinde kalıyordu.
Kabil'deki son günlerimde farklı bakış açılarına sahip Taliban gözlemcilerine, liderliğin zaman içerisinde daha mı katılaşacağı yoksa daha mı yumuşayacağını düşündüklerini sordum.
Güçlü rüzgarlar Taliban'ı birçok farklı yöne götürebilir.
Taliban öncesi hükümetin bütçesinin yüzde 80'ini sağlayan dünyanın önde gelen yardım örgütleri de gelişmeleri yakından izliyor.
BM İnsani Yardım Sorumlusu Martin Griffiths, ülkeden ayrılırken bana "Çok çok büyük sıkıntı içindeler" dedi ve yardımların sürdürülebilmesinde kadınlar ve kız çocuklarının toplumsal yaşama katılımı da dahil insani değerler ve ilkelerin temel önemde olduğunu söyledi. Önde gelen yetkililerin kendisinden biraz sabırlı olmasını istediklerini ve tavsiyelerini sorduklarını da ekledi.
Afganistan'ın yeni liderleri ayrıca dünyanın dört bir yanındaki cihatçı örgütler tarafından da yakından izleniyor. Birçoğu Şeriat'a uygun bir İslam düzeninin kurulmasını mesajlarla kutladı.
Afganistan deyim yerindeyse "başarısız olmak için fazla büyük".
Aşırı görüşlü gruplar için bir sığınak olması ihtimali, insan hakları ve açlık ve sıkıntıların yol açabileceği bir insani kriz kaygıları birçoklarını ister istemez, ülkenin, halen yeni bir gelecekten ziyade geçmişteki köklerine bağlı yeni liderleriyle birlikte çalışmanın yollarını aramaya odaklayacak.
Ama yaklaşım aynı kalacak: Önemli olan laf değil icraat.