T24- Kabil'deki Çatışma ve Barış Çalışmaları Merkezi Başkanı Hikmet Karzai, Taliban'a karşı köy koruculuğu sistemi kurulması konusunda Afgan Hükümeti'yle Amerikan yönetimi arasında sürdürülen görüşmelerden sonuç alınamayabileceğini söylüyor.
Yerel düzeyde barış ve istikrar sağlanmasını hedefleyen böyle bir sistemin kurulması, ABD'nin Afganistan'da El Kaide ve Taliban'ı yenilgiye uğratma stratejisinin temel noktalarından birini oluşturuyor.
BBC'de yer alan habere göre, Irak'ta bu sistem bir ölçüde başarıya ulaştı. Ama Afganların bu sistemle ilgili kaygıları var.
Çünkü önceki deneyimleri, bu tür çabaların sadece kısa vadeli çözümler sağladığını, kalıcı barış ve istikrar getirmediğini gösteriyor.
İktidar mücadelesi
Afgan tarihindeki en karanlık dönemlerden biri 1990'ların başıydı.
Sovyetlerin çekilmesinden sonra ve uluslararası güçlerin neredeyse hiçbir müdahalesi yokken birçok direniş grubu birbirine düşman oldu.
Bunun sonucunda Afganistan, ağalıklarla birkaç rakip milis grubu arasında bölündü.
Cihad unutulmuş, yıkıcı bir iktidar mücadelesi başlamıştı.
Her yere anarşi hakim oldu, Sovyetlerin çekilişine kadar güvenli olan büyük kentler, harabeye döndü.
Farklı güç odakları tarafından farklı para birimleri tedavüle sokuldu. Halk bir yerden başka bir yere giderken farklı para birimleri kullanmaya başladı.
Kabil, Güney Asya'nın en güzel kentlerinden biriydi ama bu iktidar mücadelesinde hayalet şehre döndü.
Kentin farklı bölümleri çeşitli milis gruplarının denetimine geçti. Diğerleri, kenti bombalarla Taş Devri'ne geri döndürdü.
Bir defasında Kabil'e 400'den fazla roket fırlatıldı, bir saat içinde yüzlerce masum sivil öldü. Kaos ve kanunsuzluk, Taliban'ın gücünü artırmasını sağladı. Çok kısa bir süre, ülkenin önemli bir bölümünü denetimleri altına aldılar.
Başarılı olmalarının en önemli nedenlerinden biri, şimdiki hükümetin aksine mutlak bir hakimiyet kurmalarıydı.
Açık söylemek gerekirse, Amerika Birleşik Devletleri Afganistan'a Afganların sorunlarını çözmek, 1980'lerde Afganistan'ın yalnızlığa terk edildiği dönemden dersler almak için gelmedi.
Aksine amaçları 11 Eylül saldırılarının intikamını almaktı.
Bu nedenle bir devlet inşası asla temel önceliklerinden biri olmadı. Bu kuşkusuz Afganların umduğu bir yaklaşım değildi ve maalesef, Taliban'ın ortaya çıktığı temelleri yaratan insanların güç kazanmasını sağladı.
Bazı ülkeler, Afgan güvenlik birimleri içindeki bazı bölümleri yeniden yapılandırmayı denediler.
Ama Afgan Ulusal Polis Gücü'ne hiçbir zaman ihtiyaç duyduğu kaynak ve otorite verilmedi. Polis gücünde daha ilk aşamalarda sorunlar yaşanırken, paralel yapılara ilişkin yaratıcı fikirler ortaya atıldı.
Bazı yerel savunma programları denendi, ama malesef etkisi sınırlı oldu.
2006'da Afgan Yardımcı Polis Gücü oluşturuldu. Ama iki yıl sonra bu güç sessizce lağvedildi.
Bunun ardından Vardak vilayetinde Halk Koruma Programı devreye sokuldu. Ama üst düzey yetkililere göre, bu sistem başka bölgeler için bir model oluşturamadı. Bu başka bir hayal kırıklığı noktasıydı.
Üçüncü olarak 2009'un ortalarında Amerikan ordusu, "Yerel Savunma Girişimi" adlı bir program başlattı. Şimdi buna "Köy İstikrar Programı" denmeye başlandı. Bu çerçevede, yerel halkın kalkındırılması, böylece direnişçilere destek vermesinin önlenmesi hedefleniyor.
Programın bireylerle değil, bölge halkıyla işbirliği yapma esasına dayanıyor.
Şimdi tartışılan köy koruculuğu sisteminin uzun vadeli bir istikrar programının parçası olması gerekir.
Aksi halde, bu Afganistan'daki askeri çabalara zarar verecek ve kanunsuzluk kültürünün daha da yerleşmesine yol açacak.