Cumhurbaşkanlığı seçimine tam 41 kişinin aday olması Afganistan'daki kutuplaşmanın kanıtı. Kimse bu seçime 'demokrasi şöleni' diyemez. Ali Rahil Afganistan'daki seçim öncesi atmosferi analiz etti.41 sayısı, özellikle de bir ülkenin cumhurbaşkanı adaylarının sayısına işaret ettiğinde azımsanacak bir sayı değil. Nüfusu en fazla 30 milyon olan bir ülkenin 41 cumhurbaşkanı adayına sahip olması demek, her bir buçuk milyon insana bir başkan düşmesi anlamına geliyor ve bu gayet abartılı bir sayı. 41 aday açısından bu bir sorun olarak görünmeyebilir ama sıkıntılar içinde yaşayan yoksul halk için bu bir felakettir. Aynı zamanda, bu 30 milyon kişi tek bir millet olsa, bu 41 adaydan biri üzerinde uzlaşma ihtimali bulunabilirdi, fakat bizim ülkemizde maalesef durum tam tersi. 30 milyonluk nüfusun siyasi tercihleri birbiriyle uyuşmuyor. Burada önemli olan, tüm grupları ve düşünceleri tek bir merkezi noktada birleştirebilecek birkişinin cumhurbaşkanı seçilmesidir.30 milyon çaresiz ve perişan insan...Hiçbir bağımsız gözlemci şu acı gerçeği inkâr edemez: İkinci demokrasi denemesinde Afganistan’da yaşananlar, 30 milyon çaresiz ve perişan insanın dışa vuran yansımalarıdır, yoksa aklı başında olan hiç kimse bu karikatür misali tabloyu toz pembe bir demokrasi şöleni olarak değerlendiremez. Her şehrin görünür yüzü aslında halkının yaşantısının görünmeyen yüzüdür. Afganistan’daki şehirlerin darmadağın halini göz önünde bulundurduğumuzda, o kadersiz halkın nasıl bir hayat sürdürdüğünü anlamak zor değil. Ama ya liderler? Onlar halklarının asıl temsilcileridir, yani ilkel hayat koşulları olan bir halkın lideri de ülkesinin gerçek yüzünden başka bir şey değildir.Bu esasta Afganistan’ın ikinci cumhurbaşkanlık seçimlerinde tanık olduğumuz ‘41 aday’ beklenmedik ve tuhaf bir durum olarak görmemeliyiz. Adayların her biri, ülkede yaşayan acılı bir ruhu, yaralı yüreği, intikamı ve cehaleti temsil ediyor. Hepsi de iddialı ve ellerinde ülkeyi cennete çevirecek mucizevi reçeteler bulunuyor!Kâbil-Kanada uçuşu vaadi bile varAdayların hepsi de bu toprakta yaşayan birilerinin siyasi eğilimini temsil ediyordur, zira düşüncelerde uçurum farkı söz konusu. Adayların sayısı bu iddiayı gayet iyi doğruluyor. Bu kişiler sorumluluk bilinciyle aday olmadılar; Afganistan’ı bir bütün olarak huzur ve refaha kavuşturmayı değil, sadece yıllardır içlerinde taşıdıkları düşmanlıkları ve eski yaraları kaşımayı amaçlıyorlar.Seçimlerde kullandıkları sloganlar o kadar bayat ve basma kalıp ki, hiç kimsenin dikkatini bile çekmiyorlar. Veya bu sloganlar o kadar idealist ki, çok az insan için kabul edilir yanları var. Adaylardan birisi, ABD Başkanı Barack Obama’nın seçim sloganı olan ‘Değişim’i kullanıyor ki, Afganistan’ın siyasi, ekonomik ve kültürel boyutlarına bakıldığında insanın bu kelimeyi duyduğunda kusası geliyor.Ütopik ve idealist sloganlarıyla iddiali görünen adayların bazısıysa, adaletsizliği gidermeyi, yoksulluğa son vermeyi ve hatta Kabil-Kanada ve Kabil-Amerika arasında doğrudan uçuş başlatmayı vaat ediyor. Bunlar Afganistan’da gerçekleşecekse, dünyanın kurtarıcıya ihtiyacı yok demektir.