Washington'ın önde gelen düşünce kuruluşlarından Orta Doğu Enstitüsü'nün Türkiye Çalışmaları Merkezi'nin kurucu direktörtü Gönül Tol, Afrin operasyonunun temel amacının iç siyasete dönük olduğunu savundu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın operasyon üzerinden popülaritesini artırmak istediğini düşündüğünü ifade eden Tol ayrıca Türkiye'de Amerika karşıtlığının hiç olmadığı kadar arttığını belirtti.
Gönül Tol, Washington'daki Demokrasileri Savunma Vakfı'nda (FDD) düzenlenen, 'Suriye Çıkmazı: Türkiye ve Kürtler Arasında Amerika' isimli panelde konuştu. FDD'de araştırma analisti olarak görev yapan Merve Tahiroğlu'nun moderatörlüğünü yaptığı panelde gazeteci Amberin Zaman ve 'Kan ve İnanç: PKK ve Kürt Hareketi' kiabının yazarı Aliza Marcus da konuşmacı olarak katıldı.
"Afrin operasyonunun temel amacının iç siyasete dönük olduğunu düşünüyorum. Referandumda Erdoğan’ın kıl payı bir farkla kazanmış olması başkanlık seçimlerinin zorlu geçebileceğini gösterdi. Bu nedenle Erdoğan, seçim öncesi popülaritesini artırmak istiyor ve Afrin’e girilmesinin ardında yatan temel sebebin bu olduğuna inanıyorum" şeklinde konuşan Gönül Tol, “Erdoğan'ın Türkiye'de büyüyen Amerika ve Kürt karşıtlığını kullanarak kendisine olan desteği artırmaya çalıştığını” öne sürdü.
Tol, ayrıca T24'e verdiği demeçte, "Şu an Türkiye’de Amerikan karşıtlığı ve Kürtlerin devlet kuracağına dair endişe hat safhada. AKP ilk hükümet olduğunda Kemalist milliyetçilikten çok etnik milliyetçiliği reddedip İslam şemsiyesi altında birleşmeyi destekleyen Müslüman milliyetçiliği yapıyordu. Dış dünyaya daha açık, globalist bir çizgisi vardı. Oysa bugün Kürt milliyetçiliği ile sorunlu Kemalist milliyetçiliğe evrildi AKP. Ve asker, sol kesim, Kemalistler ve AKP bu ortak paydada ve Amerikan karşıtlığında birleşti. Erdoğan bu karşıtlık üzerinden kendisine desteği artırmayı çalışıyor. Hükümetin söyleminde ve halk nezdinde Afrin operasyonu YPG karşıtı olduğu kadar Amerika karşıtı aynı zamanda." ifadelerine yer verdi.
Afrin operasyonun zamanlaması ile ilgili de değerlendirmede bulunan Tol, "Zamanlama da büyük ölçüde seçimlerle alakalı fakat bir diğer faktör daha var: Türkiye bir yılı aşkın bir süredir Afrin’e girmekten bahsediyor. Fakat bugüne kadar Rusya buna yeşil ışık yakmadığı için operasyon gerçekleşmedi. ABD’nin Suriye’de daha uzun soluklu bir varlık göstereceğini açıklamasının ardından Rusya bu operasyona izin verdi. Rusya, İran ve rejim için ABD’nin Suriye’de uzun kalması ve bunu Kürtler üzerinden yapması endişe verici. Hem Kürtleri zayıflatarak rejim nezdinde ellerini zayıflatmak hem de onlar üzerinden ABD’nin hareket alanını daraltmak amacıyla Türkiye’nin operasyonuna onay verdi." şeklinde konuştu.
Kürt milliyetçiliği ve PKK konusunda olan uzman olan Aliza Marcus çok tartışılan PYD-PKK ilişkisine değindi. PYD'nin, PKK'nın bir şubesi olduğunu söyleyen Marcus, ancak PYD'nin kendi kararlarını kendisinin aldığını, sadece Suriye içinde hareket ettiğini ifade etti. Marcus, "PKK’nın kendi literatürüne baktığınızda veya onlarla konuştuğunuzda açık bir şekilde PYD'nin, PKK’nın bir alt kuruluşu, bir şubesi olarak kurulduğunu görürsünüz. Kuruluşundaki (PYD) amaç, bölgedeki her iki Kürt bölgesinin Kürtlere demokrasi, özerklik ve cinsiyet özgürlüğü ve başka şeyler getirmek için uğraşan kendisine ait bir partisi olması idi. Ancak buna karşın PYD, PKK’nın bir parçasıydı. Burada ABD’nin de üzerinde durduğu önemli bir ayrım var. PYD-YPG, Suriye’de Suriye’nin kendine özgü durumuna göre idare ediliyor ve karar verme süreçlerinde bağımsızlar. Kararlarını o esnada iyi olan ne ise ona göre alıyorlar. Üyelerine Suriye içinde eğitim veriyorlar, Suriye’ye odaklanmış durumdalar. Ancak bütün bu nüansların Türkiye için büyük bir ilgi konusu olduğunu sanmıyorum. Bununla birlikte PYD-YPG’ye bakarken bu farklar önemli. Aynı zaman bu organizasyonun (PYD-YPG) Suriye içindeki operasyonları askeri olarak Türkiye’ye karşı koyma şeklinde olmamıştır. Suriye bölgesinden Türkiye’ye karşı hiç saldırı gerçekleşmemiştir." dedi.
Amberin Zaman ise Rusya'nın bir kaç şeyi bir arada yapmaya çalıştığını ifade eredek, Rusların Kürtlere "Bakın, Esad rejiminin buraya gelmesine izin vermezseniz Türkler gelecek." diyerek korkutmaya çalıştığını söyledi. "Ruslar bir taraftan rejimin (Esad) yeniden kontrolü ele geçirdiğini görmek istiyor ve Afrin olayının bunun bir parçası olduğunu düşünüyorum. Bölgede buna benzer şeylerin yaşandığını daha önce de gördük ancak Rusların, Türkleri bir öcü gibi Kürtlerin önünde sallayıp, ‘Bakın, Esad rejiminin buraya gelmesine izin vermezseniz Türkler gelecek.’ ölçüsünde değildi." şeklinde konuştu.
"Ayrıca Rusya’nın Suriye konsunda Türkiye ile olan ilişkisinin bir ölçüde Rusya’nın kendi güvenlik endişelerinden kaynaklandığını önemsiz görme yoluna gittiğimizi düşünüyorum." diyen Zaman, "Kafkaslardan gelen radikalize olmuş savaşçıların varlığı ve 2000’lerde ve 90’larda bu insanların Türkiye’de bir sığınak buldukları gerçeği gibi sebeplerden dolayı Rusya için Türkiye ile işbirliği yapabilmek ve bu tehditi kontrol altında tutabilmek çok önemli. Meselenin bir de bu yüzü var ve bu Rusya’yı Esad rejimi ve İran ile zor bir duruma sokuyor. Esad rejiminin veya İran’ın, Türkiye’nin Afrin operasyonundan mutlu olduğuna inanmıyorum." dedi.