Ağar 'Bilmem' dedi, devlet öyle demiyor

Ağar 'Bilmem' dedi, devlet öyle demiyor
Susurluk’taki 50 milyon dolarlık ‘’Kayıp Silahlar’’ konusunda, dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar da sorumluluk kabul etmedi. Ancak hem Başbakanlık Teftiş Kurulu hem de Ankara Savcılığı Ağar’ın rolünü vurgulamış, Korkut Eken de bir bölümü kaybolan silahları Ağar’ın talimatıyla aldığını resmen açıklamıştı. Hibe adı altında yurda getirilen ancak devlete 50 milyon dolara mal olan silahların bir bölümü kaybolmuş ve bazıları da Susurluk’ta kaza yapan Mercedes’ten çıkmıştı. Emniyet müdürü resmen Meclis'i yanıltmışAğar: İddialara gülüyorum16 yıl önce üçü biraradaKara kutu: Mehmet Ağar Mehmet Ağar Ankara’daki mahkemede, ‘’Susurluk’ta trafik kazası yapan araçta ele geçtiği ve Emniyet Genel Müdürlüğü zimmetinde olması gerektiği söylenen silah ve mermilerle ilgili benim herhangi bir bilgim ve talimatım yoktur. Emniyet genel müdürlüğünün idari yapılanmasına göre bu silah ve mermilerin kimler tarafından teslim alınacağı verileceği bellidir. Sorumlu olan kişiler hakkında soruşturma yapıldı. Bana bu konuda hiçbir soru sorulmamıştır, Çünkü bu konunun benimle hiçbir ilgisi olamaz.’’ dedi. Başbakanlık farklı düşünüyor Başbakanlık Teftiş Kurulu ise bu konuda hazırladığı raporda Mehmet Ağar’ın sorumluluğuna dikkat çekmişti. Raporda ‘’ Silahları getiren Haspro firmasının sahibi Ertaç Tinar’ın, KKTC'nin Cenevre Fahri Konsolosluğu'na talip olduğunda referans olarak dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ağar'ı göstermiştir’’ denilerek şu görüşlere yer verildi: 'Ağar onayladı'Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin 23.2.1994 tarihinde "çok acele" kaydıyla bazı malzemelere ihtiyaç duyduğunu belirtmiş, muafiyetlerden yararlanarak ve pazarlık usulüyle Hospro firmasından alımı için Genel Müdür Mehmet Ağar 27.2.1994 tarihinde onay vermiştir. İlgili Daire yetkilileri Hospro'yu ve Ertaç Tinar'ı tanımadıklarını isimlerin "makam"dan verildiğini söylemişlerdir. İhale Komisyonunun üç kararını da Mehmet Ağar aynı tarihte imzalamıştır. 'Belli değil'Ülkeye gelen silâh ve malzeme miktarı belli değildir. Özel Harekât Dairesi, naklettiği silahların kaydını tutmadığı gibi, Bakım-İkmal Dairesi'nden kolilerin ambalajlarını açmadan teslimini istemiş aradan aylar geçtikten sonra sayım yapılmış ve istenen şekilde kayıt tutulmuştur. Konu, Susurluk kazasında ortaya çıkan susturuculu Baretta'ya ilişkin kamuoyu baskısı sebebiyle, 10 adet kayıp Baretta ile sınırlı tutulmuştur. Hangi silâhların ve malzemenin geldiği de bugüne kadar aydınlatılamamıştır. İddianamede nasıl yer aldı? Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Yalçın da bu konuda dava açmış ve Hospro Şirketi'nce Emniyete hibe edilen, ancak para ödenerek satın alınan silah ve malzemelerin, 31 Aralık 1993 ile 15 Haziran 1994 tarihleri arasına 7 ayrı gümrük kapısından yurda girdiğini belirtmişti. İddianamede bu silahlardan 10 adet 9 mm Mikro Uzi, 10 adet Süper Mg, 11 adet 22 kalibre Baretta marka tabanca ile bu tabancalara ait susturucular ile 1 adet AL 50 Hv roketatarın kaybolduğu vurgulanmıştı. Silahların Ertaç Tinar'ın aracılık etmesi sonucu Mehmet Ağar, Ertuğrul Ogan, İbrahim Şahin ve Korkut Eken'in firma temsilcileriyle yaptıkları görüşmeler sonucunda 50 milyon dolar karşılığında ve 4 eşit taksitle satın alındığı belirtilmişti. Susurluk kazasında Mercedes’ten çıkan 22 kalibre Beratta marka tabancanın, Hospro Şirketi aracılığı ile yurda sokulan silahlar arasında yer aldığı ve bu tabancayla birlikte toplam 32 silahın resmi kayıtlara işlenmediği, Mehmet Ağar'ın talimatı doğrultusunda Korkut Eken tarafından "yurtdışı operasyonlarda kullanılmak üzere" Abdullah Çatlı'ya teslim edildiği kaydedilmişti. Haklarında 18 yıla kadar hapis istenen İbrahim Şahin, Korkut Eken, Lütfi Eraslan, Şemsettin Canpolat, Ertuğrul Ogan ve Necmettin Ercan’ın davası, ‘’Rahşan affı’’ ve zaman aşımına girmişti.