CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Deniz Baykal'a yönelik "Yüreğin yetiyorsa İçişleri Bakanlığı'na bir gel, Kemal Kılıçdaroğlu'yla sana kaset kumpasını kim kurdu bir gösterelim" şeklindeki sözlerini sert bir dille tepki gösterdi. Ağbaba, İçişleri Bakanı'nın CHP'ye yönelik söylemlerine ilişkin olarak "İktidarlarını, yalanlar, kumpaslar ve iftiralar üzerine FETÖ ile birlikte inşa eden AKP yöneticilerinin, bizlere bu imada bulunması arsızlığın en dip noktasıdır. Birazcık ar, haya, namus sahibiyse bu konu hakkında daha fazla konuşmamasını öneriyorum" dedi.
"Referandum sürecinde Süleyman Soylu'ya, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Deniz Baykal üzerinden CHP’ye saldırma görevi verildiğini" söyleyen Ağbaba, "Aklınca CHP’yi FETÖ ile birlikte gösterecek. Birazcık ar, haya, namus sahibi ise bu konuda daha fazla konuşmamasını öneriyorum. Gerçekleri unutturmak için, tarihi tersine çevirmek için arkası gelmez yalan ve iftiralarla partimizi suçluyor. Biz FETÖ derken Soylu ve partisi okyanus ötesine 'Muhterem Hocaefendi Hazretleri' diye kucak dolusu sevgiler yolluyordu" dedi.
Ağbaba’nın yazılı açıklaması şöyle:
"İktidarlarını, yalanlar, kumpaslar ve iftiralar üzerine FETÖ ile birlikte inşa eden AKP’nin yöneticilerinin, bizlere bu imada bulunması arsızlığın en dip noktasıdır. Hiçbir CHP’linin 15 Temmuz’da milletin üzerine bombalar yağdıranların elebaşı ile çekilmiş fotoğrafı yok. Ama AKP yöneticilerinin boy boy fotoğraflarını, el etek öpme seanslarını bizler biliyoruz.
12 Eylül 2010 referandumunda “Ölülerinizi de mezardan kaldırıp oy kullandırın” diyen terör örgütü lideriyle ortak kampanya düzenleyenler, Soylu’nun bahsettiği bu kumpası meydanlarda seçim malzemesi yapmıştı. Görüntüleri gözlüğünün altından izleyip, kürsüden “Bu özel değil genel genel” diye bağıranlar bu kumpasın ortağıydı. O referandumda devletin kurumlarını bu cemaate teslim eden ve darbeye giden sürecin kapısını açan da AKP iktidarıdır. 15 Temmuz darbe girişiminde uçaklardan atılan bombalar aslında FETÖ ile ortak girdikleri 12 Eylül referandumunda yüklenmişti. Boğaz Köprüsünde millete sıkılan kurşunlar silahlara 12 Eylül 2010 akşamı sürülmüştü. Millete neden başkanlık istediklerini anlatamayanlar, şimdi bir kez daha referandum sürecinde dillerinde kumpas ile dolaşıyorlar.
"Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, ne terör örgütü ile ortaklıklarını, ne birlikte kurdukları kumpasları, ne de işledikleri suçları unutturamazlar. Geçtiğimiz günlerde, siyasi tarih kitaplarında “Dönek” lakabı ile hatırlanacak bu şahsiyete gerekli cevabı vermiştim. Ancak kendisinden bir cevap duyamadım. Bu sessizlikten sıfatını kabullendiğini anlıyorum. Meydan meydan gezip bu konu üzerinden referandum kampanyası yapmak tam da onun sıfatına yakışacak düzeyde bir harekettir. Miting yapacağı alanda korkudan milletin cebindeki bozuk paraları toplatan bu şahıs biraz mertse, elinde ne kanıt varsa getirir ortaya koyar.”için arkası gelmez yalan ve iftiralarla partimizi suçluyor."