Türkiye'nin de üyesi olduğu Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'ndan (AGİT) Türkiye'ye, seçim sürecindeki propaganda sisteminden, basın özgürlüğüne kadar birçok eleştiri geldi. Raporda, "25 Temmuz günü Tayyip Erdoğan, İstanbul-Ankara arasında çalışacak olan yüksek hızlı trenin hizmete açılış töreni sırasında açıkça propaganda yapmıştır" ifadelerine yer verildi.
Hürriyet'ten Zeynep Gürcanlı'nın haberine göre, AGİT, Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı seçimleri için propagandasını "resim devlet organizasyonları ile birleştirdiğini" vurguladı, diğer adayların ise medya görünülürlüğünün az olduğu tespitini yaptı.
Medya özgürlüğü konusunda da Türkiye'ye ağır eleştiriler getiren AGİT, "editoryal bağımsızlığın yok olduğu" kanısının hakim olduğunu da vurguladı.
Yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Türkiye'ye bir ön gözlemci heyeti gönderen AGİT, resmi internet sayfasında gözlemcilerin hazırladığı raporu yayınladı.
İşte AGİT raporundan satır başları:
"Başbakanın propaganda faaliyetleri, çoğunlukla resmi devlet organizasyonları ile birleştirilmiş büyük çaplı organizasyonlardır. Diğer adayların aktif biçimde kampanya yürütmesine karşılık, bu kampanyaların halk önündeki görünürlüğü sınırlıdır.
"25 Temmuz günü Erdoğan, İstanbul-Ankara arasında çalışacak olan yüksek hızlı trenin hizmete açılış töreni sırasında açıkça propaganda yapmıştır."
"Yürürlükteki yasal çerçeve Internet dahil olmak üzere ifade özgürlüğüne kısıtlama getirmektedir. AGİT/ODIHR Sınırlı Seçim Gözlem Heyeti (SSGH) ile görüşen ilgililer, medya sahiplerinin ve siyasi aktörlerin yayıncılık özgürlüğüne doğrudan müdahale edilmesinin bağımsızlıktan ve araştırmacılıktan uzak bir gazetecilik ile sonuçlanacağına ve iktidar partisine ve Başbakana karşı eleştiriler getirilmesini sınırlayacağına dair kaygılarını dile getirmişlerdir"
"YSK kararlarını itirazın mümkün olmaması ve uluslararası kurumların ve vatandaşların seçim gözlemi yapması ile ilgili yasal hükümlerin bulunmaması dahil olmak üzere, AGİT/ODHIR'nin çeşitli konularda sunduğu bazı temel tavsiyeler hala dikkate alınmamıştır"
"Anayasanın, "Cumhuriyetin temel özelliklerini ve devletin toprakları ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü" korumak için, başka tedbirlerin yanı sıra, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına da izin vermesi; ifade özgürlüğünün etkili bir şekilde korunmasını ve kamuoyu açısından önem arz eden konularda tam anlamıyla çoğulcu bir fikir alışverişi yapılmasını baltalamaktadır. Ayrıca, başka gerekçelerin yanı sıra, Ceza Kanundaki ve Terörle Mücadele Kanunundaki Türk ulusunun aşağılanması ve herhangi bir terör örgütünün lehine propaganda yapılması ile ilgili hükümleri gazetecileri suçlu bulup, hapsetmek için gerekçe olarak kullanılmıştır.
"AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi (MÖT), son dönemdeki bazı salıvermelerden sonra, 20 gazetecinin hapsedildiğini bildirmiştir."
Medya camiası, kitlelere ulaşmada en geniş imkanlarla donatılmış medya kuruluşlarının sahibi olan büyük endüstriyel grupların hakimiyetindedir. AGİT/ODIHR SSGH ile görüşen ilgililer medya patronlarının ve siyasi aktörlerin editoryal özgürlüğüne doğrudan müdahale etmesinin editoryal bağımsızlığın ve araştırmacı gazeteciliğin yok olmasına neden olduğu yönündeki kaygılarını dile getirmiştir.
"Devlete ait şirketlerin kamu ihalelerinin ve reklamlarının hükümet ile bağlantılı işletmelere verilmesi ve medyanın iktidar partisinin ve Başbakanın eleştirisine özellikle televizyonda sınırlı yer ayırması hakkındaki kaygılar ifade edilmiştir."
"Başbakan dahil olmak üzere devletin yüksek kademesindeki kişiler tarafından açılan çok sayıda kamu ve hakaret davaları gazeteciler arasında otosansürü arttırmaktadır."
"Internet özgürlüğü ihlallerine rağmen, Internet bilhassa sosyal medyada kamu alanındaki çoğulculuğa katkıda bulunmaktadır. En son Şubat 2014'te değiştirilen 2007 'Internet' Kanunu otoritelerin yeterli adli gözetim olmadan internet sayfalarını erişime engellemelerine izin vermektedir."
Ne kanun ne de YSK kararları tarafsızlık ilkesinin nasıl uygulanacağı hakkında ana esaslar içermemektedir. AGİT/ODIHR SSGH, farklı RTÜK üyelerinden tarafsızlık zorunluluğuna dair birbiri ile çelişen yorumlar almıştır. 3 Temmuz günü, muhalefet partileri tarafından tayin edilen dört RTÜK üyesi tarafından, devletin yayın organı olan Türkiye Radyo ve Televizyon Kuruluşu'nun (TRT) yayınlarında Sn. Erdoğan'dan yana taraf tutması hakkında yapılan bir şikayet, iktidar partisinin tayin ettiği beş RTÜK üyesi tarafından karşı oyla reddedilmiştir."