Türkiye'de 16 Nisan’da yapılan anayasa değişikliği referandumunda görev yapan AGİT/DKİHB Sınırlı Referandum Gözlem Heyeti Başkanı Tana De Zulueta, Türkiye’nin nihai raporlarını kabul etmemesi halinde nasıl bir tavır alabileceklerine ilişkin soruya, “AGİT, tavsiyelerinin uygulanmadığı bir ülkeye dönmenin uygun olmadığına da karar verebilir” diye karşılık verdi.
Doğan Haber Ajansı (DHA) İtalya Temsilcisi Esma Çakır'ın haberine göre, Tana de Zulueta, İtalya’nın başkenti Roma’daki Yabancı Basın Derneği’nde Türkiye’deki referandum ve ön raporlarının ardından gelen eleştirilere dair açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin de kurucu olduğu Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) heyeti olarak, referandum günü 13 ayrı milletten, 60 kişi görev yaptıklarını anlatan De Zulueta, bu ülkede daha önceki seçimlerde ciddi sorunlar yaşanmadığı için sınırlı bir gözlemci heyetinin görevlendirildiğini söyledi. Referandumun, “hayır” cephesi aleyhine büyük ölçüde “eşit olmayan” şartlarda yapıldığını savunan De Zulueta, “evet” cephesinin olağanüstü avantajlara sahip olduğunu, medyada görünürlük açısında “aslan payının” Cumhurbaşkanı Erdoğan’da olduğunu dile getirdi. İtalyan gözlemci, önceki genel seçimlerde de görev yaptıkları Türkiye’nin, zorunlu olmamasına rağmen referandumda da kendilerini davet ettiğini söyledi.
“Evet” cephesinin, sadece medyada avantajı olmadığını, medya gruplarının büyük kısmını elinde tutan iş dünyasının da açıkça buna desteği verdiğini dile getiren De Zulueta, birçok şehrin valilerinin de karşıt kampanyalar yürütülmesine fırsat vermediğini söyleyerek, “Hayırcılar terör yanlısı olarak ilan edildi ve bu kriminalize etme durumu kampanya sonuna kadar devam etti. Bundan, biz gözlemciler de sonra nasibimizi aldık” diye gülerek açıklamalarını sürdürdü. Tana De Zulueta, bu durumun, işlerini yapmalarına engel olmadığını da ekledi. De Zulueta, bazı bölgelerde sandık başından ayrılmalarının istendiğini, bakanlığı arayarak bunu çözüme kavuştursalar da, bazı vakalarda gözlem görevinin tamamlanmasının engellendiğini de anlattı.
Türk hükümetinin, kendilerini teröristleri desteklemekle itham ettiği hatırlatılan ve “Türkiye sizi bundan sonraki seçimlerde tekrar davet ederse oraya gitmeyi düşünüyor musunuz?” sorusu yöneltilen De Zulueta, “Gideceğimizi düşünüyorum. Bu bana bağlı bir şey değil. Ancak Türkiye’deki gelecek seçimlerde uluslararası gözlemcilerin olması önemli” diye konuştu. Tana De Zulueta, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), sandıklar açıldıktan sonra mühürsüz oy pusulaları ve zarfların kabul edileceğini açıklamasının, oyun başladıktan sonra kuralları değiştirmesinin bir “belirsizlik” yarattığını ve sürecin bütünlüğüne gölge düşürdüğünü de dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, AGİT’in ön raporunu “siyasi içerikli” olarak niteleyip, bu yöndeki raporları kabul etmeyeceklerine dair açıklaması hatırlatılan ve “Türkiye, nihai raporunuzu kabul etmezse nasıl bir tutum ortaya koyarsınız?” diye sorulan Tana De Zulueta, “AGİT’in, ikna etme dışında bir enstrümanı yok. AGİT, tavsiyelerinin uygulanmadığı bir ülkeye dönmenin uygun olmadığına karar da verebilir. Ancak birçok sorunu olan bir ülkede karşı tarafın; partilerin, sivil toplumun ‘uluslararası gözlemcilere ihtiyacımız var’ çağrısı yapmasıyla bunun aksi de olabilir” diye açıklamalarını sürdürdü.
Uluslararası gözlemci, nihai raporun, oylama tarihinden 8 hafta sonra yayımlanacağını da söyledi.
De Zulueta, daha önceki raporlarında da YSK’ya itiraz yollarının açılması yönünde tavsiyelerde bulunduklarını hatırlatarak, referandum sonrası da itiraz başvurularının ele alınma şeklinin, AGİT heyetinin gelecek seçimlerde değerlendirmelerini etkileyeceğini belirtti.
AGİT raporlarında bu referandumun geçersiz olabileceğine ilişkin bir ifadeye yer verip vermeyecekleri sorulan De Zulueta, şöyle konuştu:
“AGİT’in herhangi bir ülkede yapılan seçimlerin ya da halk oylamasının geçerliliği konusunda görüş bildirme yetkisi yoktur. Bu, ev sahibi ülkeyi ilgilendiren bir konudur. Bizim görevimiz, Türkiye’nin bağlı bulunduğu uluslararası kurumların kurallarına ve ulusal yasalara uygun olarak referandumu yapıp yapmadığını değerlendirmekti. Biz bunun ötesine geçemeyiz.”
De Zulueta’ya, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, "Hainlerin paçavralarıyla poz veren Alman Vekil Andrej Hunko, Avrupa Konseyi'nin seçim gözlemcisi. Bundan mı tarafsızlık bekleyeceğiz?" diye tepki gösterdiği, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin Türkiye'ye gönderdiği 23 kişilik heyette yer alan Alman Sol Parti milletvekili Andrej Hunko da soruldu.
Tana De Zulueta, AGİT gözlemcileri olarak 16 Mart’tan beri Türkiye’de olduklarını, söz konusu parlamenterin bulunduğu heyetin ise oylama günü Türkiye’ye gittiğini söyleyerek, “Biz AGİT üyeleriyiz. Parlamenterler ise, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin (AKPM) üyesi. Biz Türk Dışişleri Bakanlığı temsilcilerinde de, AKPM parlamenterlerinin, tarafsızlık ilkesine göre değil, farklı görüşleri temsil ettikleri için seçildiğini, onların varlığının, çoğulcu bir siyasi pozisyonun göstergesi olduğunu ve bunun da bir dengeyi garanti altına aldığını söyledik” diye konuştu.
“O fotoğraf, Türkiye’de çekilmedi” diye sözlerini sürdüren De Zulueta, “Hunko Bey referandum günü bir başka Avusturyalı politikacıyla beraberdi ve yasak olduğu için asla siyasi bir aktivitede bulunmadı” diye ekledi.
Üye bir ülke tavsiyelere uymazsa, AGİT’in Türkiye’yi resmen üyelikten çıkarıp çıkaramayacağı ya da herhangi bir yaptırım uygulanıp uygulanamayacağı sorulan De Zulueta, “Böyle bir yaptırım mekanizmamız yok. Ülkeler kendileri üyelikten çekilebilir. Türkiye’nin bu organizasyonda yer almaya devam edeceğini düşünüyor ve buna istekli olduğunu görüyorum” diye konuştu.
De Zulueta, referandum sonrası muhalefetin hukuki itirazları ve onların sonuçlarını da dikkate alarak raporlarını tamamlayacaklarını dile getirerek, “Tartışmaların mahiyeti ve seviyesine de atıfta bulunacağız” dedi.
Tana De Zulueta, YSK’ya ön raporu sunduklarında ne tür bir tutumla karşılaştıklarını ise, “Başkanla uzun bir sohbetimiz oldu, hemfikir olmadığımız noktalar vardı. Bizi ‘bir sonraki seçimlerde görüşme’ dileğiyle uğurladı” diye anlattı.