Sosyal yaşamda bireylere çok sıkıntılı anlar yaşatabilen ağız kokusu için uzmanlar çok ciddi uyarılarda bulundu: Tedaviyi erteletmeyin. İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Dentistanbul Diş Hastanesi Cerrahi ve Periodontoloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Korkud Demirel Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamada, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de oldukça yaygın olarak karşılaşılan bir sorun olan ağız kokusunun sosyal ve kültürel nedenlerle üzerinde fazla konuşulmadığını ifade ederek, “ Ağız kokusu birden fazla nedenden kaynaklanabilir. Ancak yine de kaynağını öncelikle ağzın içinde aramak gerekir. Bu önemli sorun, hatta ciddi hastalıkların da habercisi olabilir” dedi. Prof. Dr. Demirel, batılı toplumlarda ağız kokusu ile karşılaşma sıklığının yüzde 10 ile yüzde 50 arasında değiştiğini kaydederek, “ Farklı kültürlerde ağız kokusu farklı algılanmakta, bazı toplumlarda normal olarak nitelendirilen kokular bir başka toplumda rahatsız edici olabilmektedir. Ağız kokusu bireyin toplum içerisindeki konumunu etkilemekte ve çoğunlukla da tedavi edilmektense bastırılmaya çalışılmaktadır” dedi. Prof. Dr. Demirel, Türkiye'nin ilk ve tek Diş Hastanesi Dentistanbul’un toplumda büyük bir sorun olan ağız kokusu ile mücadeleyi başlatarak Dentistanbul Halitosis Ağız Kokusu Tedavi Merkezi'ni hizmete açtığını belirterek “ Ağız kokusu sosyal yaşamda bireylere çok sıkıntılı anlar yaşatabilmekte ve genellikle tedavi edilmektense bastırılmaya çalışılmaktadır. Halbuki ağız kokusunun tedavisi diş hekimi yardımı ile sanıldığından kolaydır” diye konuştu. ‘Kokuyu bastırmak için daha fazla para harcanıyor’ Prof. Demirel, kokuyu bastırmak için kullanılan çok miktarda ürün nedeniyle ilaç, kozmetik ve çiklet sektöründe büyük harcamaların yapıldığına dikkat çekerek, “Kokunun bastırılması geçici bir çözümdür. Kokunun kaynağı tedavi edilmediği için de kişiler bu sorundan bir türlü kurtulamıyorlar” diye konuştu. Ağız kokusu olan bireylerin bu sorunlarının farkında bile olmayabileceğini hatırlatan Demirel, “Bireylerin kokuyu kendi kendilerine değerlendirmeleri ise neredeyse imkânsızdır. Hatta en yakınları, aile çevreleri bile birbirlerinin ağız kokularını algılamayabilir, kokuyu kanıksamış olabilirler. Bu nedenlerle ağız kokusunun varlığının belirlenmesi çok güç olabilir ve profesyonel desteğe gereksinim duyulabilir. Konu hakkında bilgili hekimler ve ağız kokusunu ölçen cihazlar ağız kokusunu tarafsız olarak değerlendirebilmektedirler" diye konuştu. ‘Ciddi hastalıkların habercisi de olabilirler’ Ağız kokusunun kaynağı hakkında Prof. Demirel şu bilgileri verdi: “Kokular kaynağına göre, ağız içerisinden alan kokular, nefes ve solunum yollarından gelen kokular ve sindirim sisteminden gelen kokular olarak ayırabilmekteyiz. Sindirim sisteminden gelen kokular sanılandan oldukça azdır ve çoğunlukla mideden gaz kaçırıldığında ortaya çıkar. Bazı reflü olgularında ağız kokusuna rastlanmaktadır. Nefes ve solunum yollarından kaynaklanan kokular ise tüm ağız kokularının yaklaşık yüzde 10’u kadardır ve bazı ciddi hastalıkların habercisi veya onların sonucu olarak ortaya çıkarlar. Şeker hastalığı bu hastalıklar arasında ilk akla gelenler arasındadır. Solunum yollarındaki kronik enfeksiyonlar ve bademcik taşları gibi faktörler de nefesin kokmasına neden olabilmektedir.” ‘Normal ağız kokusu ile karıştırmamak lazım’ Sabah yataktan kalkar kalkmaz hissedilen ağız kokusunun ağzın uyku sırasında uzun süre kapalı kalması ve yatarken dişlerin fırçalanmamasına bağlı olduğunu hatırlatan Prof. Demirel, bunun gerçek ağız kokusu olarak değerlendirilmediğini söyledi. Prof. Dr. Demirel, "Bu tür kokular birşey yemek ve içmek ile kısa zamanda ortadan kalkmaktadır. Aynı şekilde sarımsak, soğan gibi kokulu yiyecekleri, kahve gibi içecekleri ve sigarayı ağız kokusu nedeni olarak ele almak çok doğru değildir çünkü bu maddelerin kokusu tipik ağız kokusu olmaktan uzaktır ve tüketilmedikleri zaman sorun yaratmamaktadırlar. Ancak bu kokular sanıldığı gibi kolaylıkla uzaklaştırılamamakta ve karşı tarafı fazlası ile rahatsız etmektedir. Sakız çiğnemek, koku bastırıcı şekerler kullanmak ise çözüm getirmekten uzaktır" dedi. ‘Nedenleri ağız içinde aramalı’ Prof. Demirel, ağız kokularının en sık karşılaşılan nedenini yine ağız içerisinde aramak gerektiğinin altını çizerek şu noktaları hatırlattı: "Bu kokuların en önemli sebebi aksayan ağız bakımıdır. Yetersiz ağız temizliği diş çürümelerine ve dişeti hastalıklarına neden olan mikroorganizmaların birikmesine yol açmakta ve dil üzerinde bu bakterilerin tabakalar oluşturmasına imkân sağlamaktadır. Dil sırtı yüzeyindeki girintiler yüzünden mikroorganizmaların birikmesine elverişli bir ortam oluşturduğu için ağız kokusu açısından da özel bir önem taşımaktadır. Dil sırtında oluşan bu tabakalar içerisinde bulunan bazı bakteriler gıda artıklarının da katkısı ile çürük yumurta veya gıda bozulması benzeri kokuların ortaya çıkmasına neden olmaktadırlar. Bu bakteriler ağzın çalkalanması veya sadece dişlerin fırçalanması ile uzaklaştırılamadığı için kokusu kalıcı olmaktadır. Aynı şekilde temizlenmeyen diş araları, iltihaplı dişeti cepleri bakteriler için kötü kokuları üretebilecekleri elverişli ortamlardır. Diğer taraftan ağız kuruluğu, uzun süreli açlık, ağız içerisindeki hastalıklar, iltihaplar kötü kokunun kaynağı olabilirler. Dişler arasına sıkışıp kalmış gıdalar, kötü yapılmış protezler, köprülerin altına kaçan gıda artıkları, dişeti kanamaları ağız kokusunun diğer nedenleri arasında sayılabilmektedir.” ‘Ağız kokusu ölçümü rahatlıkla yapılabilir’ Ağız kokusunun tedavi edilebilmesi için önce kokunun kaynağının doğru belirlenmesi ve bu nedenin ortadan kaldırılmasının gerektiğini söyleyen Prof.Dr Korkud Demirel, “Bazı merkezlerde ağız kokusunun ölçülmesi yolu ile teşhisi daha objektif olarak yapılabilmektedir. Ağız içi kaynaklı kokularda tedavi çoğunlukla ağız içerisindeki gıda takılmalarının ortadan kaldırılması, iltihapların ve çürüklerin temizlenmesi ve ağız içi bakteri sayısının ağız bakımı yöntemleri ile azaltılmasından oluşmaktadır. Bu tedavi planları kişiye özel hazırlanmalı ve o bireyin gereksinimlerine göre şekillendirilmelidir. Diş hekimin tüm bu tedavileri bir taraftan gerçekleştirirken diğer taraftan da ağız bakımı eğitimi ve uygulamaları ile kokunun tamamen ortadan kaldırılmasını sağlamaktadır. Sadece diş fırçası kullanımı ağız bakımı için yeterli olmamakta, bakterilerden ve oluşturdukları olumsuzluklardan kurtulabilmek için diş ipi, köprü altı ipi ve dil kazıyıcısı kullanılması gerekmektedir. Gerekli olduğu takdirde antibakteriyel ağız gargaralarının kullanımı da faydalı olmaktadır” dedi.