Ağız kokusuna (halitosis) dair yanlış bilgiler ve bilimsel veriler… Neyi yanlış yapıyoruz?
Avucunuza üflediğinizde ağız kokusu fark edilebilir mi?
Bu yöntemle üflediğinizde çıkan nefes konuşurken çıkan nefes gibi değildir, boğazın arkasından gelmez. Bu şekilde üflendiğinde dilin arkasında üreyen gazların kokusu çıkmaz. Ağız kokusuna (halitosis) neden olan işte bu gazlardır.
Doktorlar ağız kokusunu birkaç şekilde tespit eder ve bunu kendileri koklayarak yapar. 1. Hastanın nefesini 5 cm uzaktan koklamak, 2. Dilin üstünü arkadan öne doğru bir kaşıkla sıyırarak kaşığı koklamak, 3. Balmumuyla kaplanmamış bir ipi dişler arasından geçirip ipi koklamak, 4. Hastanın tükürüğünü petri kabında 370 derece inkübatörde beş dakika bekletip koklamak.
Belli gazları tespit eden küçük monitörler de vardır, ama bunlar kötü koku yapan gazların sadece bir kısmıyla sınırlıdır.
Ayrıca karmaşık gaz bileşimlerini ayırıp havadaki sülfür oranını ölçme yoluyla kötü kokuyu tespit etmek de mümkün. Ama bu özel ekipmanlar her doktor muayenehanesinde bulunmaz.
Ağzının koktuğunu sanan herkesin ağzı kokuyor demek değildir. Bir araştırmaya göre ağız kokusu çeken insanların oranı yüzde 27 civarındadır. Ama genel olarak bu oran yüzde 22 ile 50 arasında değişiyor.
Kötü kokunun çoğu uçucu sülfür bileşiklerinden kaynaklanır. Çürük yumurta kokusuyla hidrojen sülfür ve çürük lahana kokusuyla etil merkaptan en kötü kokan gazlar arasındadır.
Dilin arkasındaki yarıklarda yemek kalıntısı ve bakteri biriktiğinde bu bileşikler ortaya çıkar. Ancak bu durum geçicidir; çiğ soğan veya sarımsak yediğinizde, kahve veya sigara içtiğinizde oluşan koku gibi.
Fakat ağız kokusu vakalarının dörtte üçü aynı zamanda diş ve dişetiyle ilgili sorunlar da içerir. Dişetinde şişme, iltihap veya dil üzerinde bir tabaka oluşması durumları söz konusu olabilir.
Ağız kokusu vakalarının küçük bir bölümünde sorunun kaynağı kulak, burun, boğaz, böbrekler, akciğerler veya bağırsaklar gibi vücudun başka bölgelerinde olabilir. Ama böylesi bir durumda ağız kokusu tek belirti değildir.
Çoğu insan ağzı koktuğunu düşündüğünde hemen ağız çalkalama sularına başvurur. Bu sulardaki nane veya karanfil tadı bir süreliğine ağız kokusunu gizleyebilir. Bu suların ayrıca antiseptik özelliği de vardır.
Çalkalamada amaç kötü kokuya neden olan bakterilerden kurtulmaktır. Ancak bu sularda alkol varsa ağız kuruluğu, buna bağlı olarak da ağız kokusu artabilir.
Gün içinde bol su içmek hem ağızdaki yemek kırıntılarını gidermek hem de ağzın kurumasını önlemek açısından önemlidir.
İngiltere'deki sağlık araştırmaları kurumlarından Cochrane, ağız kokusuna ne şekilde müdahale edilebileceği konusunda yapılan araştırmaları derliyor. 2008'de ağız çalkalama sularıyla ilgili bir incelemesinde, içinde klorheksidin, setilpridinyum klorür, klor dioksit veya çinko gibi antibakteriyeller içeren suların ağız kokusunu belli ölçüde azalttığını ortaya koydu. Fakat bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.
Koku giderici bir başka yöntem de dili özel bir temizleyiciyle temizlemektir. Ama Cochrane'in son raporunda bu konuda sadece iki küçük deneme yapıldığı belirtiliyor. Buna göre, dili temizlemek geçici süreliğine işe yarıyor. Ama dile fazla baskı yaparak zarar verme riskine de dikkat çekiliyor. Ayrıca dili temizlerken yumuşak bir fırça kullanılması tavsiye ediliyor.
Herkesin ağzında 100-200 arası farklı mikrop türü vardır. Yararlı bakterilerin vücuttaki önemli işlevleri konusundaki araştırmalar arttıkça bilim insanları ağızdaki tüm bakterilerden kurtulmak yerine, doğru bileşimi bulmak, belli bakterileri hedef alıp tümden gidermek, yararlı olanları ise probiyotik yoluyla güçlendirmek için çalışıyor.
Birinci ve ikinci aşamada, diş çürüğüne yol açan bakteriler ortadan kaldırılıyor. Klinikte dişe jel veya cila sürülüyor, evde kullanmak içinse dişe yapıştırılacak şeritler veriliyor.
Benzer yöntemler ileride ağız kokusu tedavisinde de kullanılabilir.
Ama şu an için verilebilecek en iyi tavsiyeler şunlardan ibaret: Dişleri düzenli fırçalamak, diş aralarını diş ipiyle temizlemek, bol su içmek, sigara içmemek, dengeli beslenmek ve ağız kokusu için diş hekimine başvurarak herhangi bir damak hastalığı olması halinde erken teşhisini sağlamak.