Çok ağlayanlara halk arasında “sulugöz” denir. Oysa sulugöz olmanın bir taraftan da iyi bir şey olduğunu biliyor muydunuz? Yeditepe Üniversitesi Göz Hastanesi’nden Yrd. Doç. Dr. Umut Aslı Dinç Milliyet gazetesine yaptığı açıklamada, gözyaşı yetersizliği veya bozukluğunun kuru göz hastalığına yol açtığını belirterek “Kuru göz hastalığında gözde batma, yanma kızarıklık, bulanık görme gibi belirtiler olur. Kişinin günlük hayatını etkileyebilecek şekilde rahatsızlık verebilir. Gözyaşının görevi sadece gözün ön tabakasını ıslatmak ve nemli tutmak değil ayrıca içerisindeki maddelerle enfeksiyonlara karşı direnç kazandırmak ve göz dokularının beslenmesine katkıda bulunmaktadır. Günümüzde özellikle bilgisayar kullanımı ve kontakt lens kullanımı nedeniyle kuru göz hastalığına benzer şikâyetler oldukça sık olarak karşımıza çıkmaktadır” diyor Akan gözyaşı, gözleri sulandırdığı için göz sağlığı için de önem taşıyor. Gözyaşı yetersizliği ise “kuru göz” hastalığını ortaya çıkarıyor. Gözümüzün ön tabakasını sulayan ve besleyen gözyaşının yetersizliği nedeni ile ortaya çıkan kuru göz hastalığı ile ilgili Yeditepe Üniversitesi Göz Hastanesi’nden Yrd. Doç. Dr. Umut Aslı Dinç, şunları söylüyor: “Özellikle, romatizma hastalıkları olan kişilerde eklemlerdeki ve bağ dokusundaki bozuklukların yanı sıra gözyaşını üreten gözyaşı bezleri de etkilendiği için sıvı salgılanması azalmaktadır. Bunun dışında özellikle orta yaş sonrasındaki kadınlarda hormonal değişiklikler nedeniyle gözyaşı üretimi azalabilir. Ayrıca romatizma ve bağ doku hastalıklarında, bazı ağır sistemik tedaviler gören hastalarda gözyaşı bezlerinde üretilen gözyaşının göz yüzeyine doğru iletildiği kanallarda daralmalar olabilir ve kuru göz hastalığı ortaya çıkabilir. Ayrıca gözyaşı bezinde travmalar, cerrahiler sonrasında hasar meydana geldiğinde yine gözyaşı üretimi azalabilir. Göz kapaklarındaki sorunlar, göz kapaklarını içe veya dışa dönmesi, herhangi bir nedenle özellikle travma veya kazalar sonrasında meydana gelen göz kapağı dokusundaki defektler, yüz felci geçiren kişilerde göz kapaklarının kapanmaması gibi mekanik nedenlere bağlı olarak mevcut gözyaşı çok çabuk buharlaşarak kuru göz hastalığına neden olabilir.” Dr. Dinç, kuru göz hastalığının belirtileri konusunda ise şu bilgileri veriyor: “Gözde batma, yanma, kızarıklık, kanlanma, bulanık görme olabilir. Bazı hastalarda şikâyetler sadece yanma ve batma gibi hafif düzeyde olabileceği gibi ağır kuru göz hastalarında kornea dokusunda kapanmayan ülserler ve enfeksiyonlar oluşabilir.” Bilgisayara çok bakmak da zararlı Kuru göz hastalığına benzer şikâyetlerin bilgisayara çok bakanlarda görüldüğüne de dikkat çeken Dr. Dinç, “Normalde 5–10 saniyede bir refleks olarak göz kırpıyoruz. Ancak bilgisayar kullanırken, kitap okurken, televizyon izlerken veya herhangi bir nedenle dikkatimizi yoğunlaştırarak yaptığımız işlerde göz kırpmayı unutuyoruz. Bu durumda da gözde suni bir kuruluk oluyor. Her gözümüzü kırptığımızda göz kapakları mevcut gözyaşını tüm göz yüzeyine dağıtıyor ve böylece hem göz yüzeyi nemleniyor hem de besleniyor. Ama göz kırpmadığımızda gözyaşı sadece belirli alanda kalıyor, diğer alanlar kuru kalıyor ve şikâyetler ortaya çıkıyor. Bu nedenle kişilerin özellikle bilgisayar kullandıkları veya dikkat gerektiren işler yaptıkları sırada sık sık göz kırpmayı kendilerine alışkanlık haline getirmeleri, yaklaşık olarak yarım saatte bir ara vermeleri gerekmektedir. Her şeye rağmen ciddi şikâyetleri varsa da tedavi için bir göz hekimine başvurmaları gerekmektedir” diyor. Kuru göz teşhisi konduktan sonra yapılacakları ise Dr. Dinç şöyle anlatıyor: “Kuru göz hastalığında tedavi belirti ve bulguların şiddetine göre yapılmaktadır. Hafif şiddetteki olgularda gözyaşı damlaları ve merhemleri kullanılmaktadır. Daha ileri olgularda göz pınarları geçici veya kalıcı olarak tıkanabilir, gözyaşı üretimini arttıran bazı özel tedaviler uygulanabilir. Altta yatan romatizma ya da bağ dokusu hastalıkları varsa muhakkak Romatoloji doktorları tarafından esas hastalığın tedavisinin gerçekleştirilmesinin yanı sıra mevcut bulgulara göre gereken göz tedavisi yapılmalıdır. Ayrıca gerekirse göz kapaklarında defektler veya bozukluklar cerrahi olarak düzeltilmektedir.”