T24 Haber Merkezi
AHBAP kurucusu, şarkıcı Haluk Levent, 11 ilde binlerce binanın yıkılmasına, 44 bini aşkın insanın hayatını kaybetmesine neden olan Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin ardından sahada aktif bir şekilde çalışan AHBAP'ın, vatandaşa ulaştırmak için Kızılay'dan çadır ve gıda yardımı satın almasıyla ilgili gelen eleştirilere yanıt verdi.
Depremin üçüncü gününde Kızılay’ın depolarında 2 bin 50 adet çadır olduğunu öğrendikten sonra hemen harekete geçtiklerini söyleyen Levent, “10 bin tane de olsa alacaktım” dedi. Satın alımda bir miktar indirim uygulandığını, 19 bin küsur liraya alınan bir çadır için KDV de ödendiğini açıklayan Levent, “Artı KDV, artı nakliye, bunlar 22 bin liraya gelebiliyor. Ben geçen yıl Fransa’dan helikopter getirdim 1 milyon euro verdim, çok da iyi çalıştı, devlete ben stopaj olarak 200 bin euro verdim. Devletin hizmetine verdiğim halde. Yeni bir kanun çıkması lazım ben stopaj vermeyeyim diye” ifadelerini kullandı. Kızılay’ın çadır ve gıda satışıyla ilgili gelen eleştirilerle ilgili, “Bu benim konum değil. AFAD da Kızılay’dan satın alıyor. Ben o anda sorgulayamam. İnsanlar orada ölüyor. Ben onları almak zorundaydım. Bugün yine aynı şartlar olsaydı yine alırdım” dedi. Levent, bütün alımların faturalarını yarın yayımlayacağını söyledi.
"Okyanus ötesi hesapların 'Devlet yok HBAP var' yazmaya başlamasıyla AFAD ile AHBAP'ın karşı karşıya getirilmeye çalışıldığını" söyleyen Levent, duruma tepki gösterdi. Levent, "AFAD ile AHBAP’ı nasıl karşılaştırabilirsiniz? AFAD da bizim, AHBAP da bizim dedim. Fakat onu yanlış da anlayan oldu. Ama özellikle bazı hesaplar benim devletle çalışamamam için 'Devlet yok, Haluk Levent var' dedi. Depremde can kurtaran biz değiliz. Biz devletin karşısında hiçbir şey değiliz" diye konuştu.
Fox TV’de İlker Karagöz’ün sorularını yanıtlayan Haluk Levent'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"İlk yapacağınız şey, kış ayı, önce çadır. Onun yanında tabii elimizde ne imkan varsa. Arkamızdan TIR’lar gelmeye başladı zaten. 4 TIR gıda kolilerimiz vardı, hemen onlar geldi. Deprem çok kötüydü böylesini görmedim. Çok acı. Depremin 2. ve 3. günü notlar aldım, genel koordinasyon, çevre ve hayvanlar koordinasyonu, ihtiyaç teyit ekibi, bireysel ve kurumsal bağış iletişim, WhatsApp destek hattı, AHBAP acil teyit, sosyal medya teyit, yazılım ve bilişim çalışmaları. Bunlar bizim yıllardır anayasamız. Bunu hemen oluşturmaya başladık ilk üç günde. Orada devletin kurumlarıyla hareket ederek bugüne kadar geldik. AFAD’la bizim işbirliği protokolümüz var. Elazığ depreminde oradaydık, Giresun’da sel felaketi oldu, ardından İzmir depremi oldu, ardından Marmaris yangını oldu. Hepsinde biz devletin kurumlarıyla birlikte çalıştık. Bu dezenformasyon şeyden oldu, AFAD ve AHBAP iki ayrı kurtarma ekibi. Bunu düzeltmek lazım, yazıktır. AFAD bir devlet, devlet AFAD, bizler STK’yız, AHBAP’lar aslında STK’larla yarıştırılmalı.
"(Bu kadar AFAD’la iç içe geçmiş olan AHBAP nasıl oldu da hedef alındı?) Okyanus ötesi hesapları, 'Devlet yok HBAP var' yazmaya başladı. Bu nasıl bir kötülüktür' Biz bir derneğiz, biz orada 30-40 kişiyiz AFAD yüzbinlerce kişi. Biz nasıl devletle yarıştırılabiliriz! Buradan kaç kez söyledim, 4 yıl önceden itibaren AFAD’la çalışmalarımızı zaten yazıp yazıp durmuşum. Siz beni AFAD’la AHBAP’ı nasıl karşılaştırabilirsiniz! Özellikle bazı hesaplar benim hedefe gelmem ve devletle iyi çalışamamam ve bunun sonucunda itiraz etmem için devlet yok AHBAP var dedi. Kesinlikle böyle bir şey yok. Biz devletin karşısında hiçbir şey değiliz.
“(İlker Karagöz: Hatay'a gittiğinizde kimse yok değildi vardı demiştiniz.) Arama-kurtarma vardı ama yeterli değildir. Çünkü bir anda sekiz yerde binalar yıkılmış. Devlet yetkilileri de bence beklemiyordu bu kadarını. Onun tartışmalarını halk ile yönetim arasına bırakmak benim dernek başkanı olarak söylemem gerekendir.
"Devlet hükümetin bir bakanı değil ya da sayın cumhurbaşkanımız değil devlet herkes, belediye başkanı da enkaz altında olan insanlar da devlet biz de devletiz. Hükümet ayrı devlet ayrı bir şeydir. Devletin tamamı oradaydı. Ha elinden bir şey gelmiş gelmemiş o benim konum değil. Yanlış anlaşılmasın diye söylüyorum, ben gittiğimde sayın Hulusi Akar, Mehmet Ersoy ve Fahrettin Koca’yı gördüm. Görmedim mi diyeyim!
"Maalesef o tür hesaplar çıktı ve bu hesaplardan da bilgi alan Türkiye’de kendi alan yaratmak isteyen hesaplar var. Cumhurbaşkanlığı en baştan bizleri de aradı, fakat hesaplar sanki ben devletin karşısındayım diye, hala da yazıyorlar. Bunlar kendilerini devlet gören hesaplardır.
"MHP içerisinde devlet bahçelinin önüne bir anda bir cümle geldi. MHP’nin bütün örgütleriyle ben görüşürüm, kimsenin sorunu yok benimle. Benim siyasi partilerle alakalı bir durumum yok. Bunun hesaplaşmasını sonraya bıraktım çünkü şu anda bunları konuşacak durum yok. Çünkü biz depremde canlarla uğraşıyoruz. Siyasi politik tartışmalara girmek istemiyorum. AK Parti içinden bir yerin il başkanı bir tweet attı sonra sildi. Burada bir algı var bu hesaplar kendilerine alan açmak istiyorlar ve sürekli yalan söylüyorlar. AHBAP’ın devlet kurumlarıyla bir sorunu sıkıntısı yok. Bundan birkaç gün önce sorunlar yaşamaya başladık bakanlarımızla görüştük sağ olsunlar çözdüler. Devletin kademeleriyle alışıyoruz. Benim muhalefetle de devletin kademeleriyle de eşit şekilde dayanışmam var. AHBAP politik bir kimlik değil bir yardım derneği.
"15 bin 250 adet çadır alımı yaptık. Bunun 2 bin 50’si Kızılay’dan alındı. 13 bin 200 tanesi de başka firmalardan alındı. 4 bin 590 ısıtıcı, 419 jeneratör, 11 bin 390 yatak, 7723 nevresim, 3935 yastık, 827 yorgan. Diğer yorganları başka yerden temin ettik. Konteynerlerin alımlarıyla beraber bunlar 600 milyon TL’yi geçen paralar.
"Deprem zamanı maalesef halkımızın çok büyük bir kısmı seferber oldu ben artık onlara çılgın Türkler diyorum. Ülkemizde yaşayan hangi etnik kökene sahip olursa olsun bir Türk kavramı vardır ya hepsine çılgın Türkler diyorum. Ama istismarcı insanlar da vardır. Mesela kira artışlarından tutun da elindeki malı saklamak. Depremin ikinci günü çadır bulamadık. Birkaç arkadaşımız var geceleri çıkıyoruz, içeriden hala sesler geliyor. O nasıl bir duygu biliyor musunuz! Allah yaşatmasın. Akşamları oturup geceleri yalnız kaldığımızda çok ağladık. Çocuk sesleri ya çok kötü bir şey, insanlar yağmurda donuyor. Ben o esnada çadır bulamamışım. Çadır yok. Bakın bu bulduklarımız daha birkaç gün önce gelmeye başladı. Arkadaşlar Kızılay’ın internet sitesinden çadır sattığını görmüşler. Kişisel değil bu. Hatta Ankara Eczacılar Odası da almış. Biz niye almayalım. Ben şu an sorgulayabilir miyim! Hemen, öğrendik 2 bin 50 çadır ve ihracat yapılmak üzere hazırlanan çadırlar bunlar. 20 bin satın olsa satın alacağım. Kızılay’ın iştiraklere çadır sattığı biliniyor ama ben şu an hiçbir şey düşünemiyorum ben o anda aman efendim Kızılay olmuş toplum ne der diye düşünemem. 10 bin tane de olsa alacaktım. Fiyatı uygun mu? Uygun. Biz 19 küsur bin liraya alabildik. Biraz indirim yaptırabildik. 19 küsur bin, artı KDV, artı nakliye, bunlar 22 bin liraya gelebiliyor. Ben geçen yıl Fransa’dan helikopter getirdim 1 milyon euro verdim, çok da iyi çalıştı, devlete ben stopaj olarak 200 bin euro verdim. Devletin hizmetine verdiğim halde. Ama bu hakikaten gelirler dairesine baktık. Yeni bir kanun çıkması lazım ben stopaj gelmeyeyim diye. KDV de öyle. Kurumlar arasındaki şeyi neden almadınız denemez, yoksa sistem batar.
"(Siz o gün o çadırları almasaydınız o çadırlar depoda mı kalacaktı?) Ben o gün o çadırları almasaydım bilmiyorum. Ben onları almak zorundaydım. Bugün yine aynı şartlar olsaydı yine almalıydım.
"(İlker Karagöz: O depoda depremin üçüncü gününde çadır olduğunu duyduğunda ne düşündün?) Şaşırmaya vaktim var mı? Sevindim üzülmedim ki. Çünkü yüzlerce insan beni gördüğünde sarılıyor çadır istiyor. Var, AFAD'ın benden önce verdiği çadırlar var. AFAD emin olun 30 bine yakın çadır dağıttı. Biz daha bir tane çadır dağıtmadık, AFAD devlet, Ama biz de dağıtalım. Bizi de saranlar var, yetmeyebiliyor. Lojistik olarak her yere yetişemeyebilirsiniz. Çadır isteyenlere ben sağlamam lazım. O anda 2 bin 50 kişi burada bir ferahlık. Dün bir arkadaşım yazmış ‘çadırlar 11 bin lira sen 20 bin lira vermişsin’ yapmayın. Tam izolasyon çadır olmaz. Herkes her yerden arar benim çadır 10 bin lira benim çadır 3 bin lira, yalan. Yapmayın. Ben üç yerden denetim yiyeceğim! Bana bağış yapan insanların parasını namusum gibi korumak zorundayım. Kim ne derse desin.
"Biz bir anda 50 kat büyüdük bu depremde çünkü çok para geldi. Biz amatör ruhlar çalışıyorduk bir anda kurumsallaşmada hatalar olabilir. Biz her şeyi hatasız yapacak insanlar değiliz ki, biz de etten kemikteniz. Eksikliklerimiz, heyecanlarımız var.
“(İlker Karagöz: Kızılay AHBAP’a gıda da sattı) Benim eksiliğime verin bir şey olursa benim muhasebeyle çok iletişimim yok ama ne varsa alın dediğim için ekibime. Vaktiniz varsa rapor gelir kaç tane ne aldık diye hemen çıkartabilirim. Bakın tekrar ediyorum Kızılay’ın satması benim konum değil. Bu konu bende değil. Ben şu anda şu saatte buraya çıkışım bir zaman kaybı. Bu sabah bizim konumuz Kızılay değildi. Deprem faaliyetleriydi. Çok konuda da konuşamıyoruz ama konuşacağım şeylerden biri şu bizler şu anda bile oraya gıda göndermek durumundayız. Bazı arkadaşlarımız çok kolay zannediyorlar, oturup yazarsınız. Oturup yazan arkadaşların da fikirleri var yararları var illa ki deprem bölgesine gelmek gerekmiyor ama oturduğunuz yerden o şartları göremezsiniz.
"Baktılar ki AHBAP’ın raporları iyi nasıl vurabiliriz. Bari bu deprem döneminde yapmasaydınız. Çok üzücü şeyler yaşıyoruz. Emin olun dün istifa edebilirdim. Yaptığımdan eminim. O kadar bırakmak istiyorum ki. Müzisyenim ben ya. Ben 6 yıldır her gün eve geleceğim bulaşık yıkayacağım. Her gün evlere gittim ben 6 yıl. Her birine yardım gitti. Bir ekip kurmuşlar, Twitter'dan tek tek bütün ailelere o para geldi mi diye sormuşlar. 6 yıldır gittiğim ailelerden bir tanesi çıksın, o para bize gelmedi desin, vallahi billahi istifa edip şerefsizliğimi ilan edeceğim. Yapmayın! 6 yıldır gittiğim aileleri aramışlar. (Kim bunlar?) Bence hükümete yaranmaya çalışan WhatsApp grupları. Hükümetle ilgili öyle bir şey olsa bizim eylemlerimiz engellenirdi engellenmedi. Bırakmak istiyorum ama o kadar para gönderilmiş, onun sorumluluğundayım."