AHENGİ BOZULMUŞ ANAYASA İLE TÜRKİYE YÖNETİLEMEZ BURSA  (A.A)

-AHENGİ BOZULMUŞ ANAYASA İLE TÜRKİYE YÖNETİLEMEZ BURSA  (A.A) - 20.05.2011 - Arınç, ''Maddelerinin birbiriyle irtibatı bozulmuş, ahengi bozulmuş Anayasa ile Türkiye'nin yönetilmesinin mümkün olmadığını'' söyledi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, Bursa'da yayın yapan AS TV'deki bir programın konuğu oldu. ''Biz seçilelim ya da seçilmeyelim ama Türkiye'ye bir sivil anayasa şart ifadeleriniz var. 12 Haziran'dan sonra iktidar olursanız, ilk yapacağınız işlerden birisi sivil Anayasa mı olacak?'' sorusu üzerine, Arınç, şunları söyledi: ''Türkiye'nin yeni Anayasa'ya şiddetle ihtiyacı var. 2002'den bu yana söylüyoruz. 2007 seçimlerinden sonra ciddi hazırlık yapıp kamuoyuyla paylaştık, ama onu gerçekleştiremedik. AK Parti hakkında kapatma davası açıldı. Bence kapatma davasının açılmasının nedenlerinden birisi, yeni sivil, demokrat bir anayasa istek ve arzumuzdu. Ambalaj farklı şekilde yapıldı. 26 maddesi en son değişince 12 Eylül'de, 1982 Anayasası'nın maddelerinin yarısından fazlası değişti. Garip bir Anayasa çıktı ortaya. Maddelerinin birbiriyle irtibatı bozulmuş, ahengi bozulmuş Anayasa ile Türkiye'nin yönetilmesi mümkün değil. 1961 ve 1982 darbe anayasaları var. 60'tan başlarsak 50 yıldır darbecilerin yaptığı milletin önüne 'bak kabul etmezsen seçimler olmaz biz de iş başından gitmeyiz' denilerek, aba altından sopa gösterilerek bir şekilde kabul edilen bir Anayasa var elimizde. İnsan biraz utanır biraz sıkılır.'' Sivil bir Anayasa'yı parlamentonun yapması gerektiğini belirten Arınç, ''Darbe beklentisi olmadığına göre, umarım herkes için böyledir. Yeni anayasa bir ayda, iki ayda, üç ayda bitmesi diye bir limitimiz yok. Bir yıl da olur iki yıl da olur. Yeni Anayasayı gerçekleştireceğiz. Bizim kanaatimiz budur. CHP, MHP ne diyor bilmiyorum. 'Ülkenin yeni anayasaya ihtiyacı yoktur' diyebilirler'' dedi. Arınç, daha kısa, öz, ideolojisi olmayan, birey, insan odaklı bir Anayasa hedeflediklerini, sadece temel hakları ve bireyin devlete karşı güçlenmesini öngören bir anayasa yapacaklarını bildirdi. -ANA DİL  ALLAH'IN VERDİĞİ HAKTIR- Arınç, ''Sayın Başbakan'ın bir beyanı oldu, 'Kürt sorunu yoktur Kürt kökenli vatandaşlarımızın yöresel sorunu vardır' dedi. Sonra sizin beyanınız böyle bir sorunun var olduğu ve bir Anayasayla bu işin çözülebileceği yolundaydı. Sizin, Başbakanın konuşmasını toparladığınız konuşuldu. Sizin beyanınız biraz farklıydı. Bu sorunu nasıl düşünüyorsunuz? Siz Başbakandan farklı mı düşünüyorsunuz?'' sorusu üzerine belirtilen bölgeyi çok iyi bildiğini söyledi. Her insanın kimliğiyle iftihar etmesi gerektiğini vurgulayan Arınç, şunları kaydetti: ''Sayın Baykal ve Kılıçdaroğlu da 'kimliği insanın şerefidir' diyor. Ama o kadarla bitiriyor. Bu çok parlak bir cümle. Madem ki kimlik o insanın şerefidir, amenna. Bu kimliğini nasıl ifade edecek? İfade ettiği için insanlar geçmişte cezaevine girdi. Bu kimliğin bir dili var. Bu dili konuştuğu için insanlar cezaevine girdi. 80 darbesinden ceza hukukunda madde getirdiler 'Kürtçe konuşmak yasak' dediler. Diyarbakır cezaevi bunların şahitleriyle doludur. Yazamazsın, çizemezsin, konuşamazsın hatta Kürt kelimesini bile alay edecek tarzda, 'dağlarda kar olurdu üzerinde yürürlerdi kart kurt diye ses çıkardı, Kürt oradan kaldı' dediler. Bu bir insanın kimliğine yapılabilecek en büyük hakarettir. 'Kürtçe diye bir dil yoktur' dediler. 'Bu, şuradan buradan gelir' dediler. Nasıl inkar edebilirsiniz, inkarla nereye kadar gidebilirsiniz? Bırakın insanlar Çerkezce, Arapça, Gürcüce, Kürtçe konuşacaksa konuşsun. Ana dil bir insanın hakkı olmasının ötesinde Allah'ın verdiği haktır. Dil yoksa birbirimizi nasıl tanıyacağız? Dünyada 6 binden fazla ana dil var, yerel dil var.'' -SENİN ADIN NECATİ BENİM ADIM BÜLENT, ONUN ADI DA KEMAL- Bülent Arınç, ''600 lira dağıtırken bu sigortanın kaynağı olarak neyi gösteriyorsunuz'' diye sorduklarında tek cevap olarak ''Benim adım Kemal'' yanıtını aldıklarını belirterek, şöyle devam etti: ''Bu laf mı Allah aşkına? Senin adın Necati benim adım Bülent, onun adı da Kemal. Yani Mustafa Kemal'e öğretmeninin söylediği gibi senin adın Kemal benim adım Kemal bundan sonra Mustafa olsun. Ne demek Kemal, Kemal Kılıçdaroğlu ne ifade eder? Devleti yöneteceksen bu bütçeyi nasıl yapacaksın, sizin tek tecrübeniz SSK Genel Müdürlüğünden kalan tecrübenizse yandım Allah böyle bir şey de olmaz. Sen ne zaman bakan oldun, ne zaman başbakan oldun, bütçeyi ne zaman yaptın, bütçe konusunda ne biliyorsun? Bütün bunlar, karşılığı olmayan bir şey vadediyor. Dilin kemiği yok. Ne söylerseniz, ne yaparsanız buna kanan insanlar olabilir.'' -BURSASPOR-BEŞİKTAŞ MAÇI ÖNCESİ OLAYLAR VE CEZA- Bursaspor-Beşiktaş maçı öncesi çıkan olaylar ve ardından Bursaspor'a verilen cezaya ilişkin bir soruya ise  Arınç, şu yanıtı verdi: ''Bu bana kalırsa o adamlara verilen bir ceza değil, takıma ve Bursa şehrine verilen bir ceza haline geldi. İlk planda şunu düşündüm, olaylar dışarda, içerde maç oynanmıyor. İçerde sahaya atılan bir yabancı cisim yok, birilerinin yaralanması söz konusu değil. Maç oynanamaz hale gelmiş de değil. Çünkü takımlar daha sahaya gelememişler, ama içerde gözlemciler var, emniyet güçleri var. Futbol Federasyonu'nun da emniyetin de gözlemcilerin de 'bazı korkutucu olaylar, terör, baskı, şantaj anlamına gelecek olaylar var' şeklinde raporlar yazdıklarını sonradan duydum. Tabii çok ağır bir ceza. Takım bu yıl üçüncülüğü hedeflemiş durumda, teknik direktör ve futbolcular çok başarılı. Hepsi pırıl pırıl. Bir Anadolu takımının şampiyon olmasından çok mutluluk duyduğumu söylemek istiyorum, o zaman da söylemiştim. Şimdi tabii bu olay büyüdü. Çünkü inanıyorum ki bu ceza, evet yeni çıkarılan sporda şiddeti önleyecek yasa onun kapsamında verilmiş bir ceza. Belki de ibreti alem olsun diye verilmiş bir ceza. Dışardaki olaylar çok çirkin olaylardır. Bunları yapanları ben şahsen ne Bursalı, ne taraftar olarak kabul edemem. Bu insanların bu camiadan dışlanması lazım. İkincisi çok ağır bir ceza aldık, ama bu ceza bizi yolumuzdan alıkoymamalı. Ben takımımıza güveniyorum. Gönülden inanıyorum ki Eskişehir'deki maçı kazanacağız, bu dönemi böyle kapatacağız.'' -ENGİN ALAN SORUSU- ''Eski Korgenal, halen Silivri cezaevinde. MHP'nin İstanbul birinci bölgeden milletvekili adayı. Bugün de gazetelerde yer aldı, 'Ergenekon'dan tutuklanması, Başbakana saygısızlık yaptığından kaynaklanan bir durumdan böyle bir şey geldiği' söyleniyor. Engin Alan'ın saygısızlık yaptığı için böyle bir şeye muhatap olduğu, her türlü saygısızlıkta böyle bir durumla karşılaşılabilir anlamında bir düşünce oluştu'' şeklinde yorum yapılması üzerine, Arınç şunları söyledi: ''Hadise şu bildiğim kadarıyla bugün Milliyet Gazetesi'nin iç sayfalarında o komutanın resmi var. O komutanın önünde de benim defteri imzalarken resmim var, sene 2004, Çanakkale'de büyük anma günü yapıyoruz. Demek ki orada Gelibolu komutanıymış, ben kendisini tanımıyorum. Ben de Meclis Başkanı sıfatıyla toplantıya katıldım. O da benim sağ arka tarafımda duruyor, ben şimdi fotoğrafı görünce hadiseyi hatırladım. Demek ki orada kendisi komutanken Sayın Başbakan 'Biraz gecikeceğim, ben gelince tören başlasın' demesine rağmen töreni başlatmış. Başbakan gecikerek gelmiş ayağa kalkmamış, selam durmamış, giderken de uğurlamamış. Anladığım bu. Şimdi ben bunun aksine ya da bunu tamamlayan şeyi geçenlerde söyledim. Topuk selamını şöyle söyledim, Cumhurbaşkanımız seçildi. Cumhurbaşkanımızın karşısında ona hitap eden komutan 3. şahıstan bahsedermiş gibi 'Sayın Cumhurbaşkanı' dedi. Sonuna 'm' eklerseniz başka olur, 'Sayın Cumhurbaşkanı' derseniz Zambia Cumhurbaşkanınından bahsetmiş olursunuz. Sonunda bugün geldiğimiz nokta budur, 'Artık topuk selamında da saygıda da kusur etmiyorlar' dedim. Bizim burada hedef aldığımız bir kişidir.''