Ahmet Altan: AKP iktidarı çökmenin eşiğinde

Ahmet Altan: AKP iktidarı çökmenin eşiğinde

Haberdar yazarı Ahmet Altan, AKP'nin geleceğine ilişkin olarak, "Şu andaki iktidar bazılarına çok güçlü görünüyor ama ben de size diyorum ki AKP iktidarı çökmenin eşiğinde" görüşünü dile getirdi. "AKP iktidarı bu saçma sapan iriliğe, bu hukuk tanımaz güce ulaşmak için bulabildiği her şeyi yaktı, güce çevirdi" diyen Altan, "Ayakta duramıyor. İtseniz düşecek hale geldi." ifadesini kullandı. 

Ahmet Altan'ın Haberdar'da "Ayakta duramazlar" başlığıyla yayımlanan (27 Ocak 2016) yazısından bazı bölümler şöyle:
 
Şu andaki iktidar bazılarına çok güçlü görünüyor.

Böyle görmek için nedenleri var.

Yüzde kırk dokuz küsur oy almış, yargıyı, polisi, orduyu, medyayı ele geçirmiş, her yere kendi adamlarını yerleştirmiş, istediğini hapse attırıp, istediği şirkete el koyuyor, anayasayı dinlemiyor, “fiili başkanlık” sistemine geçtiğini ilan edebilecek kadar yasalardan bağımsız davranabiliyor, alabildiğine şiddet uyguluyor, bütün ülkede bir korku ve dehşet iklimi yaratabiliyor, kendisiyle aynı fikirde olmayan herkesi “hain” ilan ediyor, akademisyenlere “alçak” diyor.

Ben de size diyorum ki AKP iktidarı çökmenin eşiğinde.

Çökmesinin nedeni de bu “yasadışı”, anlamsız ve hukuksuz güçlenmesi olacak.

AKP iktidarı bu saçma sapan iriliğe, bu hukuk tanımaz güce ulaşmak için bulabildiği her şeyi yaktı, güce çevirdi.

Omuzları karpuz gibi şişerken, ayak tabanları kağıt gibi inceldi.

Ayakta duramıyor.

İtseniz düşecek hale geldi.

Sadece 7 Haziran’dan sonra neler olduğuna, AKP’nin göğsünü şişirmek için akılsızca neleri yaktığına bakın.

 

Ulusalcıları ve milliyetçileri yanına çekebilmek için korkunç, kanlı bir içsavaş başlattı.

Daha önce bu ülkenin hiç görmediği türden vahşi bir savaşı sürdürüyor, yasalara aykırı bir şekilde “sokağa çıkma” yasakları uyguluyor, mahallelere tanklar sokuyor, evleri bombalıyor, sokakta bebekleri vuruyor, yaralıları ölüme terk ediyor.

Sadece şu anda 28 kişi karanlık, soğuk bir bodrumda ölümü bekliyor.

Ambulansları göndermiyorlar.

“Yok” denilen Ergenekon’u andıran bir örgütlenme, duvarlara, terkedilmiş okulların karatahtalarına ırkçı tehditler yazarak, beyaz bayraklı kadınları, yaşlıları vurarak, evleri yıkarak, ilçeleri boşaltarak, alabildiğine kan dökerek, Kürtlerle Türkleri bir daha bir araya gelemeyecek halde bölüp, çok keskin bir nefreti toplumun ortasına yerleştiriyor.

Bir yandan da kendisini eleştirenleri, “beni değil PKK’yı eleştireceksin, yoksa sana hain derim” diye tehdit ediyor. Sanki bu ülkenin asayişinden, barışından, güvenliğinden PKK sorumluymuş, siyasi iktidarın böyle bir görevi yokmuş, bir ülkenin yönetiminden hükümeti sorumlu değilmiş gibi yaptıklarının eleştirilmesini önlemeye çalışıyor.

Eğer Türkiye’yi yöneten güçlerden biri PKK’ysa, bize de söyleyin bu gerçeği, PKK’yı da siyasi iktidarla birlikte eleştirelim.

“Barışın” kendi işlerine yaradığını düşündüklerinde PKK ile ne türlü ilişkiler kurabildiklerini İmralı Notları’ndan okuyoruz…

HDP “seni başkan yaptırmayacağız” demeden, 7 Haziran’da AKP’nin oyları düşmeden önce PKK ve Apo ile böyle ballı börekli ilişkiler kurabiliyordunuz da şimdi neden savaşın en vahşisini sürdürüyorsunuz?

PKK o zamanlar Diyarbakır Belediyesi’nde park bekçisi miydi?

Apo emekli diplomat mıydı?

PKK bugün neyse o gün de oydu…

Ve barış istiyorsanız o gün olduğu gibi bugün de onlarla görüşeceksiniz.

O barış görüşmelerinden bir “başkanlık” çıkartabilmek ümidiyle “süreci” başlattınız, o sürecin yarattığı umut duvarının arkasında müthiş bir faşizm örgüsü ördünüz.

Başkanlık umudu bitince de insanlık dışı bir şiddet ve vahşetle çoluk çocuk Kürtleri kesiyorsunuz, binlerce insanı “sürgüne” zorluyorsunuz, binlerce insan evini barkını terk ediyor.

Ülke kanıyor.

Bölünüyor.

Parçalanıyor.

AKP, sadece Kürtlerle Türkleri birbirinden koparmakla yetinmedi.

Burayı bir devlet yapan hukuku da berhava etti, bugün bu ülkede yargıya güvenen tek bir insan yok.

Eğer AKP’yi ya da “fiili başkan” olduğunu anayasayı çiğneyerek ilan eden cumurbaşkanını eleştirirsen Sulh Ceza Hakimlikleri denilen hukuk garabetinin önüne götürüp seni tutukluyorlar.

 

Hukuku yok ederek toplumu tümüyle güvencesiz bıraktı.

Bugün AKP’lilerin kendileri de dahil bu ülkede güvencede olan kimse yok… Kendileri en çok destekleyen insanları işten kovdukları gibi onları da herkesle birlikte her an tutuklayabilirler.

Eğer “fiili başkana” biat etmezsen, en küçük bir eleştiriyi dile getirirsen mahkemeyi boylarsın.

Hukukun olmadığı yerde devlet yoktur.

Devleti de yok ettiler.

O da yetmedi.

Çeşitli etnik kökenden, mezhepten, dinden milyonlarca insanın bir “millet” olarak bir araya toplanmasını sağlayan “ortak ülkülerin” hepsini ortadan kaldırdılar.

Şu anda AKP’liler, laikler, Kürtler olarak üç ayrı düşman “kabile” halinde, her an biribirimizin gırtlağına sarılmaya hazır vaziyette öfkeyle yaşıyoruz.

Millet de kalmadı.

Devlet yok, hukuk yok, millet yok, barış yok, huzur yok, asayiş yok, milletin ortak polisi, yargısı, ordusu yok.

Bunlar AKP’nin pazularını şişiriyor ama tabanlarını incelttikçe inceltiyor.

Ayakta duramayacaklarını onlar da görüyor.

Bir an önce “başkanlık” dedikleri bir diktatörlük rejimi kurarak, bugünkünden beter bir şiddet rejimine geçmeyi ve mümkün olduğunca iktidarlarını bu şiddet eşliğinde sürdürmeyi planlıyorlar.

Kendi yandaşlarını bir arada tutabilmek, milliyetçilik flamalarını dalgalandırabilmek için de kalkıp Rus uçağını düşürüp, bununla övünüyorlar.

Devlet yok, millet yok, laiklik yok, hukuk yok, barış yok, birlik yok, asayiş yok, ahlak yok, din yok, ekonomik bir ümit yok.

Bu AKP iktidarı neyin üstünde duracak?

Nasıl duracak?

Omuzlarını kabarttı ama ayak tabanları kağıt gibi…

Bir toplumun ve bir iktidarın üstünde sağlamca durabileceği hiçbir değer, hiçbir müessese kalmadı.

AKP çok yakında çökecek.

Bu açıkça gözüküyor.

Önemli olan Türkiye’yi de kendileriyle birlikte çökertmek isteyen bu gruba engel olmak için, bu ülkenin çökmesini istemeyenlerin hukuk ve demokrasi etrafında toplanıp direnmesi.

Ülkenin bu korkunç çöküşünü durdurması.

Yazının tamamı için tıklayın