Ahmet Çakar: Rosetti cin olmadan şeytan çarpıyor; Türk hakemliğindeki en büyük sorun yürektir

Ahmet Çakar: Rosetti cin olmadan şeytan çarpıyor; Türk hakemliğindeki en büyük sorun yürektir

Sabah gazetesi yazarı eski hakem Ahmet Çakar, İtalyan Hakem Roberto Rosetti'nin "Hakemlerin hedeflenen seviyeye gelmesi için 2 yıla ihtiyaç var. Bu zamanı iyi geçirirsek kondisyon ve odaklanma sorununu çözebiliriz" sözlerine ilişkin olarak "Rosetti cin olmadan şeytan çarpıyor" dedi. Çakar, Türk hakemliğindeki en büyük sorunun 'yürek' olduğunu belirterek "Türk hakemliğinin en önemli sorunu yürektir. Yürek, hakemlik için olmazsa olmaz bir şarttır." diye konuştu

Çakar'ın Sabah gazetesinde yayımlanan söyleşisindeki ilgili kısım şöyle:

UEFA hakem eğitimcisi Roberto Rosetti, Milliyet gazetesine verdiği röportajda, "Hakemlerin hedeflenen seviyeye gelmesi için 2 yıla ihtiyaç var. Bu zamanı iyi geçirirsek kondisyon ve odaklanma sorununu çözebiliriz" diyor. Bu görüş için siz ne düşüyorsunuz, 2 yıl uzun bir zaman değil mi? 

Roberto Rosetti, cin olmadan şeytan çarpmaya kalkıyor. 2 yıl gibi bir süre tayin edip aklı sıra Türkiye Futbol Federasyonu'ndan 2 yıl boyunca çatır çatır maaşını almayı garanti ediyor. Türk hakemliğinin sorunu odaklanma ya da kondisyon değildir. Eğitimsizlik de değildir. Zira sokaktaki yüzbinlerce insan bile pozisyonun penaltı olduğunu gördüğü halde hakemin görememesinin ya da görüp de çalamamasının sebebi eğitim ya da konsantrasyon olamaz. Rosetti ucuza kaçmış.

Aklı sıra 2 sene deyip Türk futbol kamuoyunu meşgul edip milyonlarca lira maaşını da garanti altına almak istiyor. Türk hakemliğinin en önemli sorunu yürektir. Yürek, hakemlik için olmazsa olmaz bir şarttır.Ancak Türk hakemlerinin birçoğu ya yüreksiz ya eyyamcı ya da yarınını düşünen hesapçı hakemler konumundadırlar. Bana göre; hakem seminerleri 3-5 gün ya da bir hafta sürmemeli. Türkiye'de hakemlik semineri sadece 1 dakika sürer. Yusuf Namoğlu sahneye çıkacak, kapılar kapanacak ve şu cümleyi kuracak: "Sahada maç yönetirken önce Allah'tan, sonra vicdanınızdan korkacaksınız. Herhangi birinden korktuğunu hissettiğim hakem, gitsin anasının bahçesinde maç yönetsin." Burada mesaj çok açık, hakem maç yönetirken büyük takımdan, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı'ndan, yöneticilerden, basından ya da kulüp başkanlarından çekinmeyecek. Bilecek ki 'ben doğruyu yaparsam kulüpler ne kadar bağırırlarsa bağırsınlar MHK benim hakkımı verecektir.' Aksi bir durumda Türk hakemliğini kurtaramayız.

Rosetti, ilk yarıdaki hakemhataları için de "Herkes şunu kabul etmeli, dünyanın en üst liglerinde de hatalar var. Buhatalar Türkiye'ye özgü değil"dedi. İlk yarıda inanılmaz skandallar yaşandı. Rosetti'nin buhatalara bakış açısı doğru mu?

Rosetti'nin bu açıklamalarına yüzde 100 katılıyorum. Dünyanın her liginde hakem hataları oluyor. Ama maalesef Türkiye'de çok daha fazla ve tek taraflı oluyor. Asıl kaygı verici durum bu. Mesela uzun bir dönem dünyanın bir numarası olan Pierluigi Collina, dünyada çok büyük maçlar yönetirken İtalya'da hedef adamdı. Milano'da olsun, Roma'da olsun, Palermo'da olsun herhangi bir maça çıktığında, daha maç başlamadan spor kamuoyu iğreti olurdu.

Ama bugünlerde Collina İtalya dışında ya Dünya Kupası Finali ya da Şampiyonlar Ligi Finali yönetiyor durumdaydı. Aynı sendromu Cüneyt Çakır yaşıyor. Avrupa ya da dünyadaki en zor maçların ilk 3 isminden biri olan Cüneyt Çakır, Türkiye'de amatör maçta bile tartışılır hale geldi. Ama burada Cüneyt'in de ciddi hataları var. Türkiye'de hiçbir kulübü ya da kulüpçüyü karşısına almamak içinağır eyyamlar yapıyor.