Ahmet Davutoğlu İsrail'i AB'den vurdu

Ahmet Davutoğlu İsrail'i AB'den vurdu

T24 - Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AB Dışişleri Bakanları Gayrı Resmi Toplantısı'nda İsrail'i hedef aldı. Davutoğlu, "Vatandaşlarımız ilk defa düzenli ordu tarafından katledildi. Bu mesele Türk-İsrail meselesine dönüştü. Bu mesele israil ile uluslararası toplum, uluslararası hukuk, uluslararası vicdan meselesidir. Bu konuda Türkiye'ye genel bir destek var" dedi.

AB ve geleceğine ilişkin konular ile AB'yi yakından ilgilendiren bölgesel ve uluslararası gelişmelerin ele alınacağı "Gymnich" toplantılarının ikinci gününe aday ülkelerin Dışişleri Bakanları da katıldı. Toplantının bugün düzenlenen oturumunda üye ve aday ülkelerin Dışişleri Bakanları bir araya gelerek, AB'nin Güney ve Doğu komşularına yönelik inisiyatiflerini ele aldı.

AB Dönem Başkanı Polonya tarafından düzenlenen "Gymnich" tipi AB Dışişleri Bakanları Gayriresmi Toplantısı'nın ardından değerlendirmelerde bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, uluslararası arenada Türkiye'ye yoğun bir desteğin bulunduğunu açıkladı.

Soruları yanıtladı

AB Dışişleri Bakanları gayri resmi toplartısı için Polonya'da bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu TRT Haber'in sorularını yanıtladı.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu TRT Haber muhabiri Meltem Koç'un sorularını yanıtlarken çarpıcı mesajlar verdi.

İsrail'e Uygulanacak Yaptırımlar

Ahmet Davutoğlu Mavi Marmara saldırısını önümüzdeki hafta Uluslararası Adalet Divanı'na taşıyacaklarını açıkladı. Davutoğlu, açıklanan raporun da bir bağlayıcılığı olmadığını ve Birleşmiş Milletler'in bir raporu olmadığını vurguladı. Davutoğlu, "Eğer İsrail bu tutumunu sürdürürse Arap Baharı güçlü bir İsrail karşıtlığını getirecektir." sözleriyle de İsrail'i uyardı.

Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ortadoğu denklemini anlatırken İsrail'in tutumu ya pozitif ya negatif seyrinde etkili olacak. Eğer şu günkü tutumunu sürdürürse Arap Baharı güçlü bir İsrail karşıtlığını da gündeme getirecek. Bu mesele bir devlet olma, devletin vatandaşlarını hakkını koruma meselesi. İlk kez vatandaşlarımız düzenli ordu tarafından katledildi. Bizim buna sessiz kalmamız ya da öylesine, böylesine bir formülle geçiştirmemiz mümkün değil. İsrail içerde de, dışarıda da bir tercih yapmak zorunda. Bizi üzen bu meselenin Türkiye-İsrail arasında bir meseleye dönüşmüş olması. Bu mesele bizimle İsrail arasında değil, bu mesele İsrail ile uluslararası hukuk, uluslararası toplum ve uluslararası vicdan arasında. Bizim buna sahip çıkmamız uluslararası hukuka, ulusularası vicdana sahip çıkmamızdır. Ama genel bir destek var. Kimse Türkiye bu pozisyonda haksızdır diye bir görüş bildirmedi."

Davutoğlu, Gazze ablukasını ise şu sözlerle değerlendirdi:

"Bugün İsrail hükümeti veya ona yakın kaynaklar, bu rapor üzerinden "meşrulaştırıldı" gibi hava vermeye çalışıyor. Söz konusu değil, çünkü ablukayı meşru kılacaksa bundan önce yayınlanan bir BM İnsan Hakları Komisyonu raporu var.O rapor açık şekilde gayrı meşru diyor. Onların hepsi uluslararası hukukçu, bunlar ise iki tane siyasetçi. Bunun meşrulaştırıcı yönü yok. Bu rapor BM raporu değil, herhangi bir mekanizmadan geçmiş bir rapor da değil. Bu rapor Palmer-Uribe'nin yazdığı ve tamamıyla Genel Sekreter'e sunulan bir şey ve belirleyici hiç bir yönü yoktur, danışma mahiyetindedir. Bağlayıcı olan Uluslararası Adalet Divanı'dır. Biz de şimdi madem böyle düşünüyorsunuz, Uluslararası Adalet Divanı karar versin diyoruz. Önümüzdeki hafta içinde gerekli hukuki prosedürü başlatıyoruz"

Füze Kalkanı Projesi

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, NATO'nun balistik füze tehdidine karşı erken uyarı sistemini Türkiye'ye konuşlandırılması konusuna da açıklık getirdi. "Füze savunma sistemi sadece bir erken uyarı sistemidir" diyen Davutoğlu, Türkiye üzerinde füze savaşı cereyan edecekmiş gibi bir kanaatın doğru olmadığını vurguladı.

Davutoğlu şöyle konuştu:

"Füze savunma sistemi bir entegre sistem ve NATO projesi. Yani bu herhangi bir ülkenin tek başına bir projesi değil, NATO'nun entegre bir projesi.Biz bu entegre projeyi geliştirirken kendi kaygılarımızı tek tek ortaya koyduk ve bu kaygıları gözeten bir Lizbon kararı çıktı. Yani hiçbir ülkenin hedef gösterilmemesi, karar mekanizmasında Türkiye'nin etkin rolünün olması, bütüncül güvenlik sistemi yani Türkiye'nin bu yapı içinde topraklarının sınırlarının korunması gibi bir takım temel ilkeler belirledik. Öyle bir kanaat var ki, sanki Türkiye'ye füzeler yerleştirilecek, Türkiye'ye karşı saldırı olacak. Hayır bu entegre sistemin sadece bir radar unsuru Türkiye'ye yerleşiyor. Erken uyarı radar unsuru. Yani Türkiye'de ne bir füze olacak, ne bu füzeye karşı kendi ulusal gerekliliğimiz gereği kendimiz şey yapabiliriz ama bu sistemin gereği olan bir yapılanma söz konusu değil. Burada her ülkenin yaptığı katkı var bizim katkımız ise bir radar sistemi ile sınırlıdır. Türkiye üzerinde füze savaşı cereyan edecekmiş gibi bir kanaat doğru değil."