Ahmet Hakan: AKP, 12 Eylül'ün ürünü değil!

Ahmet Hakan: AKP, 12 Eylül'ün ürünü değil!

 

Ahmet Hakan

(Hürriyet - 7 Nisan 2012)

 

Mühim soru: AK Parti 12 Eylül’ün ürünü mü?

12 Eylül solun üzerinden bir silindir gibi geçti.  

Radikalinden ılımlısına tüm solu un ufak etti, darmadağın hale getirdi. Solun bütün renkleri ağır bir saldırı altında kaldı. Solcu sendikalar gitti... Solcu her türlü örgütlenme, tarihe gömüldü. * * * 12 Eylül sağı da ezip geçti. Komünistlere karşı devleti koruyup kolladıklarını düşünen sağcı militanlar, Mamak zindanlarında işkencelerden geçirildi. O zamana kadar kendilerini devletin yanında hizalamış ülkücüler, kendilerinin de solcu militanlarla birlikte işkenceden geçirildiklerini görünce acayip şaşırdılar. Cezaevlerinde sorgulama yaptılar. Bazısı dönüştü. * * * 12 Eylül radikal İslamcıları da hoş görmedi. Zaten darbe için gösterilen nedenlerden biri de MSP’nin Konya’da düzenlediği “Kudüs Mitingi” idi... MSP davası, Erbakan’ın yargılanması falan... Ancak radikal İslamcılar, o günlerde henüz güçlü değillerdi. Bugün 12 Eylül’e dair anlatacak fazla “zulüm öyküleri” bulamamaları, biraz da bu nedenledir. * * * Bütün radikal unsurların sindirildiği 12 Eylül ortamında iki ideolojik yaklaşım ön plana çıkarıldı: BİR: Atatürk milliyetçiliği... İKİ: Türk-İslam sentezi ideolojisi... 12 Eylül zihniyetini oluşturanlar, “Kemalizm”in ta o zamanlarda bile toplumu kuşatıcı bir ideoloji olmaktan çıktığını fark etmişlerdi. Bu yüzden de Atatürk milliyetçiliğinin yanı sıra “zararsız” ama “kuşatıcı” olacağını düşündükleri “Türk-İslam sentezi” fikrine alan açtılar. Anarşiye karşı iyi ve sükûnetli bir toplum yaratmak için dört elle sarıldılar “Türk-İslam sentezi” ideolojisine... Bu ideolojinin sol ideolojilere karşı bir kalkan vazifesi göreceğini de düşünüyorlardı. Böylece... “Atatürk milliyetçiliği” ile “Türk-İslam sentezi” buluştu. -  Bakınız: Aydınlar Ocağı ile darbeciler arasındaki sıkı ilişkiler... -  Bakınız: Kenan Evren’in dönemin Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç’ın telkinlerine açık durması... -  Bakınız: Muhafazakâr akademisyenlerin üniversitelerde başat rol oynamaya başlamaları... -  Bakınız: PKK’ya karşı ayet ve hadislerin kullanılması girişimi... -  Bakınız: “Din kültürü ve ahlak felsefesi” okutacağız diye okullara fiilen zorunlu din derslerinin konması... * * * “Türk-İslam sentezi” fikri, muhafazakâr sağ bir ideolojidir. Milli Görüş’le, radikal İslamcılık ile bir ilgisi yoktur. Dolayısıyla... 12 Eylül’ün İslamcıların önünü açtığı iddiası, geçersiz bir iddiadır. 12 Eylül, “Türk-İslam sentezi” fikri ile “zararsız İslam”a ön açmıştır. Fakat İslamcılık, darbecilerin öngördükleri ve çizdikleri sınırlar içinde kalmamıştır. Buradan baktığımızda... “AK Parti” için “12 Eylül’ün ürünü” ya da “12 Eylül’ün çocuğu” diyemeyiz. * * * Fakat şunları söyleyebiliriz: Muhafazakâr sağın bütün unsurlarını kapsayan AK Parti’nin ideolojik çizgisi, giderek “Türk-İslam sentezi” fikrine doğru yaklaşmış durumda. AK Parti’nin özellikle son dönemlerdeki ideolojik duruşu ile 12 Eylül’ün resmi ideolojisi arasında düşünsel bir akrabalık var. -  Bu akrabalığın izlerini Kürt sorununa yaklaşımda bulabiliriz. -  Bu akrabalığın izlerini dinsel söylemin bile önüne geçen milliyetçi söylemde bulabiliriz. -  Bu akrabalığın izlerini sola karşı uygulanan hoyrat politikalarda bulabiliriz. -  Bu akrabalığın izlerini dünün “Türk-İslam sentezcileri”nin, bugün AK Parti çatısı altında rahatlıkla kendilerine yer bulmalarında bulabiliriz. * * * AK Parti, bugün hazır 12 Eylül’le hesaplaşırken... Bugünkü ideolojik tutumu ile 12 Eylül’ün ideolojik tutumu arasındaki düşünsel akrabalıkla da hesaplaşsa hiç fena olmaz.