Hürriyet yazarı ve CNN Türk'te Tarafsız Bölge programını hazırlayıp sunan Ahmet Hakan, Doğan Holding’in iki yöneticisinin gözaltına alınmasına ilişkin olarak "Yalan, iftira, çarpıtma olur da bu kadar mı olur?" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Hakan, "15 Temmuz’dan sonra FETÖ’cülükten tutuklanan avukatlarla yapılan anlaşmanın tarihi: Temmuz 2012. Doğan Grubu’na kesilen cezayla ilgili Maliye Bakanlığı’yla varılan mutabakat tarihi: Haziran 2011. Yani vergi cezası sonuçlandıktan bir yıl sonra söz konusu avukatlarla anlaşma yapılmış. Bir yıl önce bitmiş bir meselenin bir yıl sonra davası mı olur a be yalancılar?" diye yazdı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin köstekli saat hediyesini kabul etmesinin ardından kendisine yapılan eleştirilere de değinen Hakan, "MHP’nin kuruluşunun 40. yıldönümü nedeniyle yaptırılan saatlerden biridir bana hediye edilen... Maddi değeri yoktur, manevi değeri vardır. Bu saatin bir milyon tanesi bile Zafer Çağlayan’ın o meşhur saatinden bir tanesini bile karşılamaz" dedi.
Ahmet Hakan'ın Hürriyet gazetesinin bugünkü (8 Ocak 2017) nüshasında yayımlanan 'Yalan, iftira, çarpıtma olur da bu kadar mı olur?' başlıklı yazısı şöyle:
Doğan Holding’in iki yöneticisinin gözaltına alınmasının ardından bazı gazeteler ve gazeteciler...
Yalanlar, iftiralar ve çarpıtmalarla dolu bir kampanya yürütüyorlar.
Diyorlar ki bu gazete ve gazeteciler:
“Gözaltına alınan Doğan Holding’in iki yöneticisi Erem Turgut Yücel ile Yahya Üzdiyen, Doğan Grubu’na kesilen vergi cezalarından kurtulmak için FETÖ’cü avukatla anlaşıp FETÖ ile işbirliği yaptı”.
Külliyen yalan bu iddia. Külliyen iftira. Külliyen çarpıtma.
İşin aslı şu:
- 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’cülükten tutuklanan avukatlarla yapılan anlaşmanın tarihi: Temmuz 2012.
- Doğan Grubu’na kesilen cezayla ilgili Maliye Bakanlığı’yla varılan mutabakat tarihi: Haziran 2011.
Yani...
Vergi cezası sonuçlandıktan bir yıl sonra söz konusu avukatlarla anlaşma yapılmış.
Bir yıl önce bitmiş bir meselenin bir yıl sonra davası mı olur a be yalancılar?
İnsan yalan söylerken, iftira atarken, çarpıtma yaparken bile azıcık özenli olur.
Gelelim Doğan Grubu’nun FETÖ’cü denilen avukatlarla anlaşması meselesine...
- Bu anlaşma yapıldığında yıl 2012... Yani FETÖ, henüz FETÖ değil... Yani hükümetle arası henüz bozulmamış ve FETÖ’nün ne tür bir bela olduğu bugünkü netliğe kavuşmamış.
- Doğan Grubu’nun anlaşma yaptığı onlarca avukatlık bürosundan biri de işte bu büro... Kendilerine birkaç önemsiz dava verilmiş... Bu davaların hiçbiri de kazanılmamış.
- Bu avukatlar, 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’den tutuklanmış... Ama unutmayalım: 15 Temmuz’a kadar büroları yasal olarak açık ve tonla müvekkilleri var.
Durum böyle olduğu halde...
Doğan Grubu’na “FETÖ ile pazarlık yaptı” suçlaması yapmak...
Yalandır, iftiradır, çarpıtmadır.
MHP Lideri Devlet Bahçeli bana köstekli bir saat armağan etti ya...
Etik açıdan sorgulanmaya başladım.
Doğan Yayın İlkeleri’nde geçen...
“Yayına konu edilen veya edilmesi düşünülen kişi ve kurumlardan meslek etik ve geleneklerine aykırı hiçbir hediye, maddi çıkar ve ayrıcalık kabul edilemez” cümlesi hatırlatılıp soruluyor:
“Bu ilkeler Ahmet Hakan için geçerli değil mi?”
Tabii ki geçerli...
Nasıl geçerli olmaz!
Fakat Devlet Bahçeli’nin bana gönderdiği saatle ilgili şu üç şeyi hatırlatmak isterim:
- BİR: MHP’nin kuruluşunun 40. yıldönümü nedeniyle yaptırılan saatlerden biridir bana hediye edilen... Maddi değeri yoktur, manevi değeri vardır. Bu saatin bir milyon tanesi bile Zafer Çağlayan’ın o meşhur saatinden bir tanesini bile karşılamaz.
- İKİ: Devlet Bahçeli’yi bu zamana kadar çok eleştirdim. Hem de en sert şekilde... Devlet Bahçeli’nin buna rağmen bana böyle bir jest yapması, eleştiri karşısında sergilediği hoşgörünün bir göstergesinden başka bir şey değildir.
- ÜÇ: Köstekli saati aldık diye bundan böyle Devlet Bahçeli’yi hiç ama hiç eleştirmeyeceğimizi sananların ve düşünenlerin, ya köstekli saat kadar akılları yoktur ya da saat gibi tıkır tıkır işleyen kötü niyetleri vardır.