Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, gazetenin Ankara Temsilcisi Hande Fırat'ın imzasıyla yayımlanan "Karargâh rahatsız" başlıklı haberinde dayanak olarak gösterilen "askeri kaynaklar" hakkında 'cunta' soruşturması başlatılmasına ilişkin olarak "Konuşsanıza Hulusi Paşa! Neden susuyorsunuz ki?" dedi. Hakan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'a seslendiği yazısında "Desenize: 'Hürriyet’teki haberin arkasında biz varız. O haberle biz, Genelkurmay’a yönelik haksız eleştirilere cevap verdik. Seçilmiş Cumhurbaşkanı’na ve hükümete laf etmek ne haddimize! Biz ki FETÖ’cülerin darbe girişimini püskürtmüş, onların vaatlerini elimizin tersiyle itmiş askerleriz. Bizim üzerimizden Hürriyet’e yüklenmek, Hürriyet’e büyük haksızlıktır' Neden susuyorsunuz" diye yazdı.
Ahmet Hakan'ın Hürriyet gazetesinin bugünkü (28 Şubat 2017) nüshasında yayımlanan 'Konuşsanıza Hulusi Paşa! Neden susuyorsunuz ki?' başlıklı yazısı şöyle:
Hulusi Paşa!
Neden susuyorsunuz?
Konuşsanıza!
*
Desenize:
*
- Hürriyet’teki haberin arkasında biz varız. O haberle biz, Genelkurmay’a yönelik haksız eleştirilere cevap verdik.
- Söylediklerimiz içinde tek bir harfle bile olsa Cumhurbaşkanı'na ya da hükümete yönelik bir sözümüz yok.
- Seçilmiş Cumhurbaşkanı’na ve hükümete laf etmek ne haddimize!
- Biz demokrasiye bağlıyız ve bunu kimseye sorgulatmayız!
- Biz ki FETÖ’cülerin darbe girişimini püskürtmüş, onların vaatlerini elimizin tersiyle itmiş askerleriz.
- Bizim rahatsızlığımız Cumhurbaşkanı’ndan, hükümetten değil, bizim rahatsızlığımız bize yönelik haksız eleştirilerden.
- Biz sadece Genelkurmay’a yönelik haksız eleştirilere cevap verdik.
- Bizim yaptığımız açıklamayı çarpıtmak kimseye bir şey kazandırmaz.
- Bizim üzerimizden Hürriyet’e yüklenmek, Hürriyet’e büyük haksızlıktır.
- Rahatsızlığımızın tek bir adresi var: Bize yönelik haksız eleştiriler yapanlar!
- Bize yapılacak en büyük hakaret bize potansiyel darbeci muamelesi yapmaktır.
*
Hulusi Paşa!
İşin doğrusunun bu olduğunu bildiğiniz halde...
Neden susuyorsunuz?
Konuşsanıza.
Nedir sizi hakkı söylemekten alıkoyan?
Nedir?
7 konu var Genelkurmay’ın değindiği...
Bu 7 konudan 6’sının...
Cumhurbaşkanı’yla, hükümetle, yönetimle falan ilgisi yok.
*
Geriye kalıyor bir tek...
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde başörtüsünün serbest bırakılması...
*
Genelkurmay Başkanlığı bu konuda herhangi bir rahatsızlık bildirmiyor. [Konuşsanıza Hulusi Paşa Neden susuyorsunuz ki]
Sadece diyor ki:
“Başörtüsü düzenlemesinde bizim dahlimiz yok.”
*
Genelkurmay açıklamasının en sorunlu kısmı işte burasıdır.
*
Lafı hiç uzatmadan söyleyeyim:
Bu sorunlu kısımla ilgili olarak...
Yapılacak tek şey var:
Şunları söyleyip konuyu kapatmak:
*
- Senin dahlin olsa ne olur, olmasa ne olur.
- Ayrıca tabii ki senin dahlin olmayacak.
- Söz de yetki de karar da... Seçilmişlerindir.
- Sen işine bak.
*
Mesele bu kadar basittir.
Hürriyet olarak keşke Hulusi Paşa ve karargâhına şöyle deseydik:
*
- Hey Paşalar!
- Eğer bazı kesimlerin sizi haksız yere eleştirdiklerini düşünüyorsanız...
- Bu eleştiriler karşısında rahatsızsanız...
- Bu eleştirilere bir cevap vermek istiyorsanız...
- Ya çıkın adınızla, sanınızla açıklama yapın, “Bu eleştiriler şu şu açılardan yanlıştır” deyin.
- Ya da biz bu işte yokuz.
İkisini de yapamaz.
- İktidara da çakamaz.
- Muhalefete de çakamaz.
Hakkı yoktur.
Haddi de değildir.
*
Ama Genelkurmay Başkanlığı...
Hakkında çıkan yalan yanlış haberlere, gerçekdışı ithamlara, eleştiri adı altında yapılan karalamalara...
Tabii ki cevap verebilir.
*
Yaptığı budur. Bundan ibarettir.
28 Şubat’ta...
“Adını açıklamayan üst düzey bir askeri yetkili”ye dayandırılan haberler yayınlanır ve o haberler aracılığıyla sivil hükümete çakılırdı.
O haberlerin amacı, aba altından sopa göstermekti.
*
“Karargâh rahatsız” haberinin ise...
Karargâh’ın sivil hükümete çakmasıyla alakası yok.
Aba yok, sopa yok, aba altından gösterilen bir sopa da yok.
Peki ne var?
Karargâh’ın kendini savunma gayreti var, o kadar.
*
Yapılan şey, tıpkı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kendisine yönelik eleştirilere cevap vermesi gibi bir şey...
*
Yapılan şey, tıpkı Tapu Kadastro Müdürlüğü’nün kendisine yönelik eleştirilere cevap vermesi gibi bir şey...
- En azılı muhaliflerin bile gözü Genelkurmay’da değil.
*
- En askerci kesimler bile askere yaslanarak hiçbir şey elde edilemeyeceğinin farkında.
*
- En “nasıl olsa ordu var” diyenler bile artık bu avuntularından tamamen vazgeçmiş durumda.
*
Siz bakmayın o devirler geçmemiş gibi davrananlara!
Allah’a çok şükür ki... Çoktaaan geçti o devirler.
Hükümet kalemşorları diyorlar ki:
“Hürriyet darbe çığırtkanlığı yaptı... Darbeci Hürriyet... Darbe... Hürriyet... Darbe... Hürriyet...” falan.
*
Muhalif kalemşorlar da diyorlar ki:
“Hürriyet hükümeti mağdur gibi göstermek için operasyon yaptı... Hükümetçi Hürriyet... Hürriyet... Hükümet...” falan.